Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi Başkanı Mahir Ulutaş, gelişmiş birçok ülkeden daha fazla güneş potansiyeli olan Türkiye'nin bir an önce güneş dönüşümüne hazır olması gerektiğini belirtti. Güneş enerji santrallerinin kurulu gücünün 30 Eylül 2015 tarihi itibariyle 178,6 megavat (MW) olduğunu aktaran Ulutaş, ülkenin toplam kurulu gücü olan 72 bin 156 MW arasında güneş santrallerinin payının yalnızca yüzde 0,2 olduğunu kaydetti.
Evrensel Gazetesi'nden Özer Akdemir'in haberine göre Ulutaş, Türkiye’de 30 Eylül 2015 tarihi itibariyle lisanssız üretim kapsamında toplam 279 güneş santralı bulunduğu bilgisini verirken güneş santrallerinin payının çok küçük olmasına rağmen gelişime ilişkin verilerin ise orta dönem için umut verdiğini belirtti. Ulutaş, “Geçtiğimiz yıl sonu itibariyle güneş santral sayısı 112 iken, kurulu güç seviyesi ise 40,2 MW düzeyindeydi. Geçtiğimiz 9 ay içerisinden santral sayısı yüzde 60 artarken kurulu güç artışı ise yüzde 345 olmuştu. Aynı dönem içersinde toplam kurulu güç ise yüzde 3.8'lik artışla 69 bin 520 MW'dan 72 bin 156 MW'a ulaşmıştır” dedi.
Daha çok yol var
Ulutaş, Dünya Enerji Ajansı ve OECD’nin verilerine göre; Türkiye’nin güneş enerjine dayalı kurulu gücündeki büyümenin sürmesi halinde 2016’da 400 MW’a, 2018'de 900 MW'a, 2020'de ise 1900 MW'a ulaşılmasının beklendiğine işaret etti. Güneş enerjisine ilişkin özel çalışma yapılması halinde 2020 itibariyle Türkiye’nin güneş enerjisine dayalı kurulu gücünün 2 bin 900 MW'a kadar yükselebileceğinin öngörüldüğünü kaydeden Ulutaş, “Güneşlenme süresi ülkemizden daha düşük olan Almanya’nın güneşe dayalı kurulu gücünün 2020 yılında 50 bin 500 MW'a ulaşması beklenirken, İngiltere için ise 9 bin 800 MW’lık bir öngörüde bulunuyor. Bu beklentiler, Türkiye'nin daha yüksek potansiyeline rağmen güneş enerjine ilişkin kat etmesi gerek daha çok yolunun olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
Mühendislik birikimimiz hazır
Alandaki gelişmeyi büyütmek için Türkiye’de yapılması gereken en temel işlerden birisinin yetişmiş teknik eleman sayısının artırılması olduğunu ifade eden Ulutaş, EMO olarak yaptıkları eğitimlerle bu alana hazırlandıklarını belirtti. Güneş enerji santrali panellerinin ve diğer ekipmanların oldukça pahalı olduğunu dile getiren Ulutaş, bunun önüne geçebilmek için Ar-Ge çalışmasına önem verilmesi ve gerekli kaynağın ayrılması gerektiğini söyledi. Ar-Ge'ye ayrılan payın arttırılması bir yana düzenli olarak azaltıldığını ifade ederek, enerjide dışa bağımlılığı yaratan en önemli etkenlerden birisinin de bu olduğunu ileri sürdü. Ulutaş, “Yenilenebilir kaynakların kullanımının önündeki en temel engellerden biri; var olan doğalgaz santralları ile planlanan nükleer santrallar için verilen alım garantileridir. Sosyo-ekonomik maliyeti de dahil olmak üzere ucuz enerji sağlayan yenilenebilir kaynaklardan daha sağlıklı yararlanabilmemiz için alım garantisi verilen Akkuyu ve Sinop'taki nükleer santral çalışmalarını bir an evvel son verilmelidir” dedi.
ÇED kağıt üzerinde kalmamalı
Ulutaş, enerji yatırımları konusunda kağıt üstünde kalan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin sağlıklı hale getirilmesi gerektiğini ve ÇED raporlarının yatırımcı firmalardan iş alan şirketler tarafından değil de bağımsız ve bünyesinde uzmanlar barındıran kurumlar tarafından teknik ve bilimsel gerçeklere uygun olarak düzenlenmesinin sağlanmasının önemine dikkat çekti. Ulutaş, “Çevrenin yanında yatırımların kültürel ve tarihi dokuya da zarar vermesinin önüne geçilmelidir. ÇED süreçleri de dahil olmak üzere teknik uygunluk taşıyan projelerde de yöre halkının onayı mutlaka aranmalıdır" dedi.
Enerjide dışa bağımlılık arttı
Yenilenebilir kaynakların ülkenin enerji alanındaki dışa bağımlılığını azaltma açısından da oldukça önemli olduğunu kaydeden Ulutaş, elektrik üretilen kaynaklardan dışa bağımlılık oranının 2001’deki yüzde 50'lik düzeyinde iken AKP İktidarı döneminde boyunca arttığını, 2014 sonunda ise yüzde 64-65 seviyelerine kadar yükseldiğini ifade etti.
|