BR>
Ekolojik
kumaşların çok çeşitli olduğunu ifade eden Cengiz, tasarımlarına ‘Bambu’ ile
devam etme kararı aldıklarını, en son koleksiyonlarının söz konusu materyalden
üretildiğini anlattı. Süreç içerisinde üretim kadar tüketimin ve ‘geri
dönüşüm’ün de önemini kavradıklarını söyleyen Cengiz, bu kapsamda ‘Boa Recycled’
kavramını yaratarak, Boa’nın kumaşlarını atmayıp, üzerinde çalışarak yeniden
kullandıklarını dile getirdi.
Günümüzde hemen hemen bütün dergilerin
eko-moda’ya ayırdığı kısımlar olduğunu söyleyen Cengiz, yapılan işin
tanıtımının, doğru bir şekilde anlatımının çok önemli olduğunu aktardı. Farklı
bir şeyler yapmak istediklerini söyleyen Cengiz, “İnsanlarda ekolojik tasarım
eğlenceli değildir algısı vardı, biz bunu değiştirmeye çalıştık”
dedi.
Yurt dışına da adım attıklarını ifade eden Cengiz, dünyada
Eko-moda’nın çok renkli bir noktaya geldiğini söyleyerek, farklı alanlara
entegre olmanın önemine vurgu yaptı. Son olarak bu kapsamda sunumun,
yaratıcılığın, çeşitliliğin ve tanıtımın önemli olduğunu anlatarak, cesaretle
büyüyen tasarımın gücü ortaya çıkartılmalı dedi.
“Hiç kimse tek
başına sürdürülebilir olamaz”
Seray Cengiz’den sonra söz alan
Pınar Öncel, konuşmasına sürdürülebilirlik kavramının temel çatkısını
oluşturarak başladı. Sürdürülebilirliğin çok geniş çerçevede ele alındığını
ifade eden Öncel, dünyada artan ve azalan kaynaklar ekseninde bir darboğazın
oluştuğuna dikkat çekti.
Toplum ve organizasyonlarımızı bu bağlamda
manevra kabiliyeti düşük bir gemiye benzettiğimiz takdirde söz konusu dar
boğazdan geçebilmek için bir an önce harekete geçmemiz gerektiğini aktaran
Öncel, elimizde pek çok araç, kavram, rapor olduğunu önemli olanın ise bunları
nasıl kullanacağımız olduğunu söyledi.
Brundtland Komisyonu’nun Ortak
Geleceğimiz adlı raporunda yer alan ‘Sürdürülebilirlik’ kavramını
somutlaştırmaya yönelik adım atan Karl-Henrik Robert’in girişiminden bahseden
Öncel, Robert’in ‘Sürdürülebilirlik İlkeleri’ni 200 bilim adamı ile birlikte
uzun soluklu bir çalışmanın ardından sistematik bir hale getirdiğini anlattı.
1989’da başlayan bu sürecin günümüzde hala devam ettiğini dile getiren Öncel,
pek çok kurum ve kuruluşun bu ilkeleri kullanmaya başladığını belirterek
‘Interface’ firmasının bu anlamdaki çalışmalarını ve hedeflerini
aktardı.
|