Dört Cephenin Dört Mimarı YEM'de Buluştu

Çuhadaroğlu Metal Sanayi ve Pazarlama Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Çuhadaroğlu, Türkiye’de ilk alüminyum uygulama fabrikasını kuran şirketlerinin 59 yıldır faaliyet gösterdiğini ifade etti. Yaptıkları işi kişiye özel elbise dikilmesine benzeten Çuhadaroğlu, “Terzi için kumaşın kalitesi, dikişin özeni oldukça önemli. Doğru elbise sahibinin üzerinde göz kamaştırır. Biz bu işi yapılar için gerçekleştirip, binalara hem şık ve hem de uzun ömürlü elbiseler hazırlıyoruz” dedi.

Çuhadaroğlu’nun istek ve beklentilere göre özel çözümler yarattığını belirten Nejat Çuhadaroğlu, üretim yaparken ısı, ses, su ve yangın yalıtımı konularına hassasiyetle yaklaştıklarını dile getirdi.

"Avrupa ile yarışan tesislerimiz var"

Yakında 60. yılını kutlayacak olan Çuhadaroğlu’nu sektörün okulu olarak tanımlayan Nejat Çuhadaroğlu, “Biz projelerin büyüklüklerine değil hayal edilenden de özel olmasına önem veriyoruz” dedi. Çağın gereklerine göre üretim yaptıklarını söyleyen Çuhadaroğlu, “Alanımızdaki tüm gelişmeleri takip edip bu bağlamda yatırım yapıyoruz. Artık Avrupa ile yarışan, hatta onları hayran bırakan tesisleriz var” diye konuştu.

Yaratıcı cephe çözümlerinin örnekler üzerinden tartışıldığı toplantıda, Zorlu Tower (Tabanlıoğlu Mimarlık), Hachette Livre (JFA), Demirci Plaza (Uras Dilekçi Mimarlık) ve Centre Municipal de Santé Gennevilliers (BVFG Architects) projeleri değerlendirildi.

Yurtiçi ve yurtdışında hayata geçirdikleri projelerin cepheleri hakkında bilgi veren Tabanlıoğlu Mimarlık Kurucu Ortağı Murat Tabanlıoğlu, cepheleri binaların derileri olarak gördüğünü söyledi. Tabanlıoğlu, yurtdışında tasarladıkları binaların dış cephelerinde kullanılan alüminyumun Türkiye’den getirildiğine dikkat çekti.

Bir blok 5 parçada ele alındı

Zorlu Tower projesini hayata geçirirken projeyi 5 parça olarak ele aldıklarını belirten Tabanlıoğlu, “Böylece 5 farklı markanın aynı çatı altında ama birbirinden bağımsız faaliyet göstermesi mümkün olacak” dedi. Projeyi tasarlarken hayata geçtiği bölgedeki komşu projelerle ilişkisi hakkında çalışmalar yaptıklarını söyleyen Tabanlıoğlu, “Bu bina ayna gibi duran diğer yapılardan nasıl farklı olur? Bu yapının bir rengi olabilir mi? sorularına cevap aradık” diye konuştu. Tabanlıoğlu ayrıca binanın yüksekliği nedeniyle rüzgar tüneli testi yapıldığını sözlerine ekledi.

Konferansın ikinci sunumunu, Jacques Ferrier Architectures (JFA)'dan Stéphane Vigoureux yaptı. Toplantıya katılması beklenen ofis kurucusu Jacques Ferrier'nin yerine Hachette Livre projesini aktaran ofis yöneticisi Vigoureux, Paris kent merkezinin dışında, Vanves'da hayata geçirilen projeye ilişkin ayrıntıları paylaştı. Başarılı mimarlarla YEM'de bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vigoureux, mimarlığın, karşılaşmalara dayalı bir hikaye olduğunu belirtti.

Dünyanın en büyük yayınevlerinden Hachette Livre'e proje üretmenin politik bir yanı olduğuna dikkat çeken Stéphane Vigoureux, Vanves'daki yeni Hachette binasının, Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin inisiyatifiyle hayata geçirilen Grand Paris (Büyük Paris) projesi dikkate alınarak kurgulandığını ekledi. 

"Hachette Livre, karmaşık ve konuşkan bir yapı"

Demiryolu, yüksek yoğunluklu yapılar, stüdyolar gibi karma bir çevreye sahip proje alanı için tam anlamıyla bir ekip çalışması yürütüldüğüne değinen Vigoureux; "Bağlamı zenginleştirebilmek için işe, atölyeler ve tartışma seanslarıyla başladık. Herkes projeye ilişkin fikirlerini tek tek ortaya koydu." dedi. Projeye dokunabilmenin önemini vurgulayan mimar, bu doğrultuda farklı ölçekte maketler hazırladıklarını ve bir pafta duvarı oluşturduklarını söyledi.

Hachette Livre binasının, sıradan bir hizmet ofisi olmanın ötesinde, bir yaşam ortamı sunmasını hedeflediklerini ifade eden Stéphane Vigoureux; "büyük kütüphanesi, giriş katındaki mutfağı ve 2000 metrekarelik bahçesi ile 'karmaşık ve konuşkan' bir yapı tasarladık" dedi.

'Israr ve tekrar' kavramlarının projenin önemli bir unsuru olduğuna dikkat çeken Vigoureux, 1/100 maketler üzerinden performansı sınanan perfore güneş kırıcılar ile basit ama hayati çözümler elde ettiklerini ekledi.

Konuşmasında Fransa'daki projelendirme sürecine dair bilgiler de paylaşan Vigoureux, "Bizde öncelikle projenin genel hatları belirlenir, ardından montaja yönelik ilkeler oluşturularak, prototipler hazırlanır ve izlemesi yapılır. Hachette Livre'i tasarlarken de camların, panellere dokunmadan kolaylıkla demonte edilebileceği bir sistem geliştirdik." dedi.

Çuhadaroğlu ve M&N Aluminium ile birlikte, 9 Mart 2013 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirdikleri mock-up'ı paylaşan Vigoureux, "İki sene sonra, projemiz tamamlandığında, güzel bir sonuçla yeniden karşınızda olmayı ümit ediyorum." diyerek konuşmasını sonlandırdı. "Pasif, ama daha kabiliyetli cephe çözümleri öne çıkıyor"

Yapı malzemeleri üretimi açısından geçtiğimiz yüzyılı seri üretim, içinde bulunduğumuz zamanı ise bu üretimin talebe göre özelleştirileceği yüzyıl olarak tanımlayan ve pasif ama daha kabiliyetli cephe çözümlerinin öne çıktığını söyleyen Uras+Dilekçi Mimarlık'tan Salih Küçüktuna da, Bakü / Azerbaycan'daki Demirci Plaza ve İstanbul Marriot Otel projeleri üzerinden cepheleri zaten 'tasarlanmış' yapılarda neler yapılabileceğinin örneklerini verdi. Yapıların daha tasarım aşamasında programlarının ve fonksiyonların değişebildiğine, projenin başka bir işverene ya da tasarımcıya geçebildiğine dikkat çeken Küçüktuna, bu durumun mimarların da daha esnek çözümler geliştirmelerini gerektirdiğini ifade etti.

Bazı projelerde önceliğin kreatif çözümlerde olmadığına işaret eden Küçüktuna, Demirci Plaza ve İstanbul Marriot Otel projelerini de bir çözüm ortağı gibi ele aldıklarını; cepheleri yeniden organize ederken en efektif çözümü bulmayı hedeflediklerini kaydetti. Küçüktuna, örneğin Demirci Plaza'da cephenin tasarlanmış, kullanılacak malzemelere kadar herşeyin kendilerine hazır olarak geldiğini; İstanbul Marriot Otel projesinde de benzer bir durumla karşılaştıklarını anlattı. Demirci Plaza'da yaptıkları küçük düzenlemelerle, gri bir şehir olarak betimlediği Bakü'de oldukça yapı yoğun bir bölgede yer alan projeyi biraz renklendirdiklerini ifade eden Küçüktuna; İstanbul Marriot Otel de ise cephe formunda yaptıkları değişiklikle önemli bir tasarruf sağladıklarını bildirdi.

"Cephe, yapının kimliğidir"

Cepheyi, bir yapının kimliği olarak nitelendiren BVFG Architects'ten Frédéric Gadan ise, Fransa'da çeşitli zamanlarda gerçekleştirdikleri ve farklı fonksiyonlara sahip projelerden örnekler verdi. Sunumuna, sonrasında gerçekleştirdikleri tasarımların dna'sını oluşturduğunu söylediği ve bir belediye sarayı olarak projelendirilen Maire deHarnes ile başlayan Gadan, cephe tasarımında netliğin, akışkanlık ve saydamlığın, renk kullanımının kendileri için önemine işaret etti.