br />
Rahmi Koç, cami yaptırma derneğinin üyesiydi
Adnan Menderes, Ankara'ya yakışır bir cami yapmak için kolları sıvar. 1956'da
arsanın yeri belirlenir ve bir dernek kurulur. Rahmi Koç'un da aralarında
bulunduğu dernek üyeleri, inşaatı bir an önce bitirmek için çalışmalara başlar.
Yıllar ilerledikçe devrin siyasi atmosferi, ülkeyi dönüşü olmayan bir yöne doğru
sürükler. Takvimler 27 Mayıs 1960'ı gösterdiğinde artık çok geçtir. Menderes,
not defterindeki onlarca projeyle birlikte idam edilir. Kocatepe Camii de bu
hüzün dolu hikâyeden nasibini alır. 1967'de tekrar harekete geçilir. Yarışmalar
sonrasında mimarlar belirlenir. Cami derneği, Ziya Payzın'ın tecrübelerinden de
faydalanmak ister. Payzın, Menderes'e vefa borcunu ödemek için teklifi kabul
eder. Dönemin üst düzey rütbeli askerleri de inşaatla yakından ilgilenir.
Askerlerin cami inşaatıyla bu kadar yakından ilgilenmesini 'samimiyetsizlik'
olarak değerlendiren Ziya Payzın, "Darbeyi yapanlar, 'biz de Müslüman'ız' mesajı
vermeye çalışıyordu. Adnan Menderes, caminin tamamlanmasını her şeyden çok
arzuluyordu. Cuntacılar, Menderes'in bu isteğini yerine getirerek bir anlamda
diyet ödediler." diyor.
***
"Menderes, bir telefonla Türkiye'nin itibarını kurtardı"
1957'de Ankara'da düzenlenecek Bağdat Paktı toplantısı, devlet yetkililerini
telaşlandırır. Birkaç ay sonra dünyanın farklı ülkelerinden gelecek önemli
isimler için bir toplantı salonu bulunamamıştır. Eski Meclis binası yetersizdir,
Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin salonu incelenir. Buradan da umduğunu bulamayan
toplantı komitesi, çaresizce inşaatı süren bugünkü Meclis binasının yolunu
tutar. Bina, bitmek üzeredir ama kazanlar takılmadığı için ısınma sorunu vardır.
İsviçre, Türkiye'ye güvenmediği için kazanları yollamaz. 300 bin doları peşin
ister. Merkez Bankası da tatildedir. Ziya Payzın, kendisini ziyarete gelen
yetkililere, "31 Ağustos akşamına kadar kazanların parasını İsviçre'ye transfer
ederseniz bütün sorumluluk bana ait. Toplantı gününe kadar salonu hazırlarım ama
para bir gün geciktirilirse hiçbir şeye karışmam." der. Bakanlık yetkilileri,
sinirlenerek, "Salon yetişmezse devlet ne hale düşer, bakanlığımız ne olur, ya
sen ne olursun hiç düşündün mü?" şeklinde tavırlarını ortaya koyar. Mesele,
Adnan Menderes'in kulağına gider. Başbakan hemen telefonuna sarılır ve tatilde
olan Merkez Bankası'nı açtırır. Para, aynı gün İsviçreli firmanın hesabına
yatırılır. Kalorifer kazanı haftalar sonra Ankara'ya ulaşır ve binaya
yerleştirilir. Toplantıya saatler kala ilk ısıtma denemeleri başarıyla
yapılır.
|