br />
AR-GE bütçemiz yok, ne gerekiyorsa harcanır
"Vestel'de üretimi pazarlama yönetir. Ayrıca CEO'muzun da söylediği gibi
bizde Ar-Ge bütçesi yoktur. Ne gerekiyorsa o harcanır. 2008 yılında 85 milyon
dolarlık Ar-Ge harcaması yaptık. Bugün 500 mühendis Ar-Ge'de yeni ürün oluşturma
ve var olanı geliştirmek için çaba gösteriyor. Böyle bakınca da ben bu
yaklaşımla yapılan geliştirme işine Üretim Geliştirme / Ür-Ge adını veriyorum.
Bizim patentini kullandığımız teknoloji için ödediğimiz giderlerimiz var ancak
bunun karşılığında biz de patentini aldığımız ürünlerle bu gideri azaltmak
istiyoruz. Gelen sinyali görüntüye çeviren Pixcellence teknolojimizi bugün dünya
devi olan kurum kendi çiplerine gömüp dünyaya satmak istiyor. Buna pazarlama
olarak, küçük olsun bizim olsun diyerek karşı çıkacağımız düşünülmüş ama ben
bugün dünyada satılan 150 milyon LCD plazma televizyonda Vestel teknolojisinin
olmasına olumlu bakıyorum. Bu önemli bir patent girdisi demektir. Ben bu girdi
ile bir sonraki araştırmam için kaynak sağlamış oluyorum. Bugün Pixcellence'de
20'ye yakın patentimiz mevcut." diyen Hatay, pazarlamaya Vestel'in kurulduğu
yıldan bu yana özerklik verildiğini ve grubun şirketlerinde pazarda ne
isteniyorsa onun yapıldığını söylüyor. Yönetim yaklaşımının da pazarlamadan
üretime doğru olduğunu ifade ederek, "Bu yaklaşım kalite anlayışımızda da
geçerlidir. İhraç ettiğimiz 124 ülkeden hiçbir şikâyet gelmezken iki Türk
tüketicisi üründen mutsuzsa bunu mutlaka dikkate alırız. Alınca en büyüğünü, en
iyisini alma yaklaşımına sahip olan Türk tüketicisinin malı kıymetli ve bu
nedenle de haklı olarak tam randımanlı çalışmasını istiyor. Müşteriye dokunuşun
önemine inanan bir kuruluş olarak çağrı merkezlerimizle servislerimize oldukça
önem veriyoruz." diyerek de müşterinin önemine vurgu yapıyor.
Teknosa hem rakibim, hem müşterim
"Yaptığı işe inanmayanlar başarılı olamaz. 5 yıl önce büyük teknoloji
marketleri ülkemize geldiğinde bayilik sisteminin biteceği düşünülüyordu. Oysaki
buna inandığınızda yaptığınız işe daha defansif yaklaşıyorsunuz. Pazarlamada
kesin kes bir kural yoktur; ya sadece alışveriş merkezlerinde (AVM) ya sadece
bayilerde ya da büyük teknoloji marketlerinde satılmak gibi kesin bir ayrım
yapmak doğru olmaz. Biz etik kurallardaki katılığımızı sürdürüyoruz ancak
pazarlamanın gereklerini de göz ardı etmiyoruz. Çağın gereklerine hemen
herkesten önce ayak uyduruyor ve koşullara adapte oluyoruz. Örneğin; Vestel'i
Vestel mağazalarında satarken, savaşçı markamız Regal'i distribütörlerle
toptancılara satıyoruz. Ayrıca Techwood ile SEG'i zincir mağazalarda, Firstline
ve Alaska'yı da Carrefour ve Metro'da satıyoruz. Ayrıca Teknosa hem rakibimiz
hem de müşterimiz olabiliyor. Tefal, Mulinex ve Philips'i de bayilerimize
sokarak çoklu marka yönetimi yapıyoruz. Bütün bunları bizimle çalışan bayileri
değişen pazar dinamiklerinde ciro kaybından korumak için oluşturduk. Şimdilerde
mağazamızda Whirlpool, JVC, Rowenta, Digiturk, HP, Nokia ve Motorola gibi
markalar da satılmakta. Böyle bakınca çoklu marka stratejisi ile yapımızı
esnettik. Ben kişilik olarak da uçlarda değilim ve pazarlamanın da uçlarda
olmadığına inanıyorum." diyen Hatay, ÖTV indirimiyle satışlarda yüzde 20'lik bir
artış yakalandığını, bunun da beyaz eşya üreticileri açısından motive edici
olduğunu söylüyor.
Bilimsel, takipçi ve gerektiği kadar ayrıntıcı
Vestel hızlı ve akıllı bir şirket. Elbette bunda üst yönetimin iş yapış
biçimi var. İşi yapmanın cesaret gerektirdiği ancak sürdürmek için de
yöneticilerle konsensüs sağlamak gerektiğine inanıyor Levent Hatay. Kendisinin
de astlarından onay alarak yürüdüğünü, öğrettiğini ve verilen sözlerin yerine
getirilmesi konusunda hassasiyeti olduğunu söylüyor. Birden fazla aynı hatayı
yapanı uyardığını ve problemi çok net ifade ettiğini dile getiriyor. Hata
sonrası gelen iyileşme ile eksilerin pozitife döndüğünü de kaydeden Hatay,
bilimsel çalışanların kendisiyle rahat çalışacağına inanıyor. Hatay, ayrıntıları
önemsediğini ama ayrıntılarla boğulmadığını ifade ediyor. Eğer bir kriz varsa o
zaman ayrıntılar önem kazanır diyen icra kurulu üyesi, her toplantı sonrasında
notlar aldığını ve notların gereklerini takip ettiğini söylüyor.
Dünya teknolojide nereye gidiyor?
"Dünyanın oluşumundan 2008'in başına kadar üretilen bilgiden çok daha fazlası
2008'de bir yıl içinde üretildi. Dolayısıyla bilgi her yerde. Bu nedenle bilgiye
sahip olan değil de karar verebilen yönetici önemli olacak." diyen Levent Hatay,
gelecekte IP TV'nin alışılagelmiş tüm sistemlerin dışında bilgiyi kullanıma daha
da fazla sokacağını söylüyor. Bir örnek olarak da seyrettiği filmdeki bazı
ayrıntıların bilgi etiketleriyle zenginleştirildiğini, bunun da içeriği
anlamakta çok katkı sağladığını belirtiyor.
Tüm cihazların birbiriyle etkileşerek konuştuğu, televizyonun internet görevi
gördüğü ve artık istemediğiniz içeriği izlemek durumunda kalmayacağımız bir
dünyaya doğru gittiğimizi de söyleyen Hatay, dünyadaki her eve IP denilen o
kablonun geleceğini, şimdi USP ile taşınan içeriğin artık bu kabloyla kolaylıkla
ulaşacağını vurguluyor. Vestel'in dijital yakınsama adı verilen gelecek
dünyasında önemli bir oyuncu olacağına inandığını da anlatan Hatay, "Ar-Ge'miz
gelecekte kullanılacak pek çok yenilik için hazırlık yapıyor. Biz geleceğe
hazırız." diyor.
Müşteriyle vakit geçirmeyi seviyoruz
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu'dan başlayarak
müşteriyle vakit geçirmeyi seven bir kültürleri olduğunu söyleyen Vestel İcra
Kurulu Üyesi Hatay, "Bu da bizi pazarda güçlü kılıyor." diyor ve şirket olarak
güçlendirilmeye açık alanlarını sıralıyor: "Aslında sorunumuz Türkiye'nin sorunu
ile aynı. Üniversite?sanayi işbirliği istenildiği kadar güçlü değil. Çok büyük
olmamıza rağmen devlet desteği alamamış ve LCD'de panel cam üretimi
yapamamıştık. Büyük bir fırsatı kaçırdık. Bunun üstesinden de Ar-Ge'deki
üstünlüklerimizle gelmeye çalışıyoruz."
|