Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “çılgın
proje” olarak açıkladığı kanalın küçük ölçekli bir benzeri, Çeşme’nin
Alaçatı Beldesi’nde gerçekleştirilirken, yargı, anılan işlemde
kamu yararı bulunmadığına dikkat çekmişti.
Alaçatı’da “kanal evler” olarak adlandırılan ve adına
“Port Alaçatı” denilen proje uyarınca, denizden gemiyle tarama
işlemi gerçekleştirilerek, kanal yaratıldı. Buradaki girişim meslek odaları
tarafından Kıyı Koruma Yasası’na aykırı olduğu gerekçesiyle
dava konusu yapıldı. Mahkeme, söz konusu projenin kamu yararıyla çelişir
olduğunu vurguladı ve değişecek sosyal yapıya dikkat çekti.
Port Alaçatı Projesi’nin tanıtımı “Alaçatı sörfün yanında, kanal kent olarak
da adını duyuracak” denilerek şu biçimde yapıldı:
“Kentin içinde denize bağlantılı kanalların açılacağı Alaçatı modelinin
temelini oluşturan ve tamamlandığında konut, butik otel, kafe ve restoran gibi
yaşam ünitelerinin yer alacağı Port Alaçatı Projesi, 500 milyon avroya mal
olacak.”
Projenin yüklenicileri tanıtım yaptıkları her platformda, Port Alaçatı’nın
236 hektar alan üzerine kurulacağını, denizle bağlantısı sağlanmış ve toplam
uzunluğu 2 kilometreyi aşan 30 metre genişliğinde bir kanal açılacağını
anlattılar.
Mimarlar Odası, Port Alaçatı Projesi’nin Kıyı Koruma
Yasası’na aykırı yapıldığını savundu. Odaların projenin iptali istemiyle açtığı
davada Danıştay, 3 yıl önce verdiği kararında, anılan yerde çok
büyük arazilerin özel girişimcilere tahsis edilerek, “Kapalı toplumlar”
yaratabileceği endişesini dile getirdi. Mahkeme, İzmir Çeşme Alaçatı Paşalimanı
Kültür Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi üzerine hazırlanan Çevre Düzeni
Planı’nın yürütmesini durdurmuştu. Port Alaçatı üzerine verilen bu kararın
üzerinden 3 yıl geçti ve kararın esastan görüşülmesi süreci devam ediyor.
Çevreciler, iptal kararının esastan onanması konusunda ısrarcı. Aradan geçen
süre içerisinde Port Alaçatı Projesi kapsamında çok sayıda villa tarzı ev
yapıldı ve sahiplerine yaşam alanı oldu.
“Kanal İstanbul”un gündeme gelmesi ardından “Port Alaçatı”nın yapımını
üstlenen Ant Yapı Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Okay, basına
yaptığı açıklamada, “Biz bir benzerini Port Alaçatı’da yaptık. Öncelikle zemin
etütleri yapılması lazım. Denizin yükselmesi, alçalması, deprem koşulları göz
önüne alınarak zeminin iyileştirilmesi gerekir. Deniz seviyesine gidilmesi
lazım. Bunun için dağların, tepelerin indirilmesi lazım. Biz Alaçatı’da denizden
gemiyle tarayarak açtık kanalı, ama İstanbul’da kanalın hafredilerek açılması
gerekiyor” görüşlerine yer verdi.
Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan Topal, Port
Alaçatı’yla ilgili açılan davanın özünün Kıyı Koruma Yasası’nı ihlal etmek
olduğunu söyledi. Topal, “Orada zaman zaman gelgite göre değişkenlik gösteren
bir azmak var. Alaçatı’daki azmağa ciddi bir müdahale yapılmıştır. Kimileri
azmağa yapılan müdahaleyi, kanal açmak olarak değerlendiriyor. Biz Port
Alaçatı’da, Kıyı Koruma Yasası’nın yok sayıldığını ve kıyı kenar çizgisinin
denizin içinde tespit edildiğini savunuyoruz” dedi.
|