Türkiye'nin önde gelen demir-çelik üreticisi 5 firmanın bir araya gelerek
kurduğu Marmara Çinko (Marzinc) şirketinin Mustafakemalpaşa ilçesinde yapacağı
yatırım bölgede tartışma yaratırken organize sanayi bölgesi (OSB) yönetimi daha
önce yer tahsis ettiği tesise izin vermeme kararı aldı. İlçe halkı, 120 milyon
dolar tutarındaki yatırıma, doğaya zarar vereceği gerekçesiyle karşı çıkarken
şirket yetkilileri iddiaların asılsız olduğunu savundu.
Türkiye'de, demir-çelik üretiminin yarısını gerçekleştiren ve yılda 5 milyar
dolarlık ihracat yapan Çolakoğlu, Diler, İçdaş, Kaptan ve Kroman şirketlerinin
ortaklığıyla iki yıl önce Marzinc Marmara Geri Kazanım San. Tic. AŞ kuruldu.
Tamamı yerli sermayeden oluşan şirket, demir-çelik üretiminde çıkan atık ve yan
ürünlerini değerlendirmek amacıyla Mustafakemalpaşa OSB'de baca tozu ve tufal
geri kazanım tesisi inşa etmek için yer aldı. "Çevre Etki Değerlendirme" (ÇED)
raporunun yanı sıra İtalya'da bulunan bir geri kazanım tesisine 1 milyon 900 bin
euro ödeyerek mühendislik hizmeti de satın alan şirket, yılda 200 bin ton baca
tozu ve 120 bin ton tufal işleme kapasitesine sahip olacak tesis için inşaat
çalışmalarına başlamaya hazırlanırken ilçedeki siyasi parti temsilcileri ve
sivil toplum örgütlerinin tepkisiyle karşı karşıya kaldı.
Sivil toplum kuruluşları temsilcileri, oda başkanları, siyasi parti
temsilcileri ve muhtarlardan oluşan ilçedeki Sivil Toplum Platformu, ÇED
kararının iptal edilmesi için Bursa Çevre ve Orman İl Müdürlüğü'ne başvurdu.
Grup, bir süre önce de Bursa Valisi'ni ziyaret ederek tesisin engellenmesini
istedi. Platform üyeleri ayrıca, 14 Kasım'da "Marzinc tesisine hayır" yürüyüşü
yapmak için hazırlıklara başladı. Önceki akşam toplanan Mustafakemalpaşa OSB
yönetimi ise kamuoyunda uzun süren tartışmaları bir kez daha değerlendirerek,
şirketin faaliyetine izin vermeme kararı aldı.
Referans'ın sorularını yanıtlayan Mustafakemalpaşa OSB Yönetim Kurulu Başkanı
Erhan Onar, şirketin kendilerine yaptığı yer başvurusunda, demir-çelik ve
metalik çinko üretileceği beyanında bulunduğunu öne sürerek baca tozu geri
kazanım tesisine izin vermeyeceklerini söyledi. Onar, "Tahsis edilen yerin geri
alınması söz konusu değil. Ancak faaliyetine izin vermeyeceğiz. Şirket yargıya
başvurabilir. Bu, doğal bir haktır" dedi. Başkasının
atığını temizlemeyiz
Tesise karşı çıkan platformun başkanı Seyit Ali Geçici, tesisin ilçedeki
domates yetiştiriciliği ve hayvancılığa darbe vuracağını savunarak ÇED sürecinde
yeterli bilgilendirmenin yapılmadığını, her şeyin oldubittiye getirildiğini öne
sürdü. Üretimler sırasında kurulacak tesisin çevreye zarar vereceği görüşünde
STK'ların birleştiğini kaydeden Geçici, bölgedeki meslek odaları ve sivil toplum
kuruluşları ile birlikte Marzinc'in ÇED kararının iptal edilmesi için Bursa
Çevre ve Orman İl Müdürlüğü'ne başvurduklarını vurguladı. Tesisin,
Güllüce-Döllük Sulama Projesi'ne zarar vereceğini ileri süren Geçici, OSB'lerle
ilgili düzenlemelerde, kirletici vasfı yüksek kuruluşlara izin verilmeyeceği ve
baca gazı atığı oluşturacak tesislerin kurulamayacağının belirtildiğini
savundu.
İlçede demir-çelik fabrikası olmamasına karşın, tesisinin yörede kurulmak
istenmesine karşı çıktıklarını anlatan Geçici, şöyle devam etti: "Başkasının
atığını biz temizleyeceğiz. Kyoto Protokolü'nde bile, tüm tehlikeli atıkların
çıktığı mahallinde bertaraf edilmesi gerektiği yazıyor. Neden bizim ilçemizde
bunlar bertaraf ediliyor. Tesisin dünyaca ünlü domates üretimimize zarar
vereceği kesindir. Bundan hayvancılık da olumsuz etkilenecektir. Her ne kadar,
‘Çevreye duyarlı teknoloji kullanılacak. Kirletici miktarı yasal limitlerin çok
altında olacak' şeklinde açıklama yapılsa da buna güvenmemiz mümkün değil. Bu
nedenle ilçemizdeki herkes girişimi engellemek için mücadeleye başladı. Tesisin,
domates yetiştiriciliği açısından son derece verimli topraklarda kurulması
planlanıyor. Dünyaca ünlü Mustafakemalpaşa tatlılarının atölyelerine çok yakın.
Hayvancılık olumsuz yönde etkilenecek" dedi. AB ülkelerine
ihraç edilecek
Marzinc Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Utkanlar ise tesisin doğaya ve insan
hayatına hiçbir zararı bulunmadığını belirterek hedeflerinin sıfır atıkla çelik
üretmek olduğunu söyledi. Demir-çelik imalatında oluşan tufal ve baca tozunun,
yıllardır kara yollarında ve birçok yerde dolgu malzemesi olarak kullanıldığına
dikkat çeken Utkanlar, Çevre Bakanlığı'nın 2005 yılında bu atıklara geri kazanım
mecburiyeti getirdiğini vurguladı. Beş rakip firmanın, devletin verdiği bu görev
gereği bir araya geldiğini anlatan Utkanlar, Mustafakemalpaşa'nın bu tesisin
kurulması için devlet tarafından gösterilen en uygun yer olduğunu ileri sürdü.
Utkanlar, şöyle devam etti:
"Çevre Bakanlığı'nın kurulmasını zorunlu kıldığı bu tesislerin, çevreye zarar
vermesi mümkün müdür? Tesisin radyoaktif madde üreteceği, en ufak sızıntıda
çevre ve Mustafakemalpaşa halkının etkileneceği dedikoduları yayılıyor. Oysa
gerçekler tam aksi. Burada atık yakılmayacak, gömülmeyecek. Tamamen yurtiçindeki
fabrikalardan gelecek baca tozundan, toz halinde çinkooksit üretilerek
yurtdışına ihraç edilecek. Ürettiğimiz madde böylesi tehlikeli bir atık olsa
hangi ülke kapısından sokar? O ülkelerin AB ülkeleri olduğunu da söylersek,
çevre bilinci bizden daha ileri olan bu ülkelerde çevrecilerin tepkisi ne olur?
30 yıldır İtalya, Almanya, Fransa ve İspanya'da aynı tesisler kent içinde, nehir
kenarında üretim yapıyor. Bizde daha ilk olacak."
|