Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Çeşmealtı'nı Kaybetmeyelim

Çeşmealtı’nı büyütürsek Türkiye fotoğrafı çıkar karşımıza. Yerel yöneticilerimizi büyütürseniz, ordusuyla, hükümetiyle devlet çıkar. Varın gerisini siz düşünün. Yıllardır ne yerel yönetimlerden, ne valilikten bu plajların sefaletine son verecek bir girişim var. Birkaç yıldır Büyükşehir’in soruna el atacağını duyuyoruz ama görünürde bir şey yok.

Radikal İKİ
3 Çeşmealtı'nı Kaybetmeyelim

Biyologlar canlıların yapılarını araştırmak için onlardan küçük bir kesit alarak mikroskop altında incelerler. Jeologlar yer katmanlarının fiziksel, kimyasal yapılarını öğrenmek, oluşumlarını günışığına çıkarabilmek için küçük birer örnek (numune) alırlar. Doktorlar hastalıklı dokudan parça alarak tanı koyarlar. Sosyal bilimciler toplumun küçük bir kesiminde araştırma yaparak ülke, hatta dünya toplumuna ilişkin önermeler sunarlar.

Ben de sıradan bir vatandaş olarak ülkemden küçük bir numune alıp gördüklerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Yerimiz yani numunemiz, yurdumuzun en güzel ve en gelişmiş kentlerinden sayılan güzel İzmirimizin tarihi ilçesi Urla’nın bir mahallesi olan Çeşmealtı. Urla’nın merkezine 5 km, İzmir’in merkezine 35 km olsa da, kıyıyı boydan boya dolduran hantal yapılar ve deniz, her şeyi birbirine eklemiş, bütünleştirmiş, yakınlaştırmıştır. Takribi 3 km civarında olan Çeşmealtı plajlarının bir kısmı askeri mıntıka içerisinde kalmış, bir kısmı doldurulup yol yapılmış, bir kısmını lokantalar, gazinolar vb. işgal etmiş. Halkın kullanımına bırakılan 1 km dolayındaki plajlara bir gözatalım isterseniz:

Önce şunu belirtelim ki Çeşmealtı plajları İzmir’e en yakın, en ucuz ve en kısa zamanda gelinebilecek plajlardır. Ülkemizin hemen her yerinde olduğu gibi plajların çevresi konutlarla dolu ama burası bir başka: Konutlar deniz suyundan 10-15 m uzaklıkta. Hadi bunu geçelim, fakat bu konutlar bahçelerini kumsala kadar uzatmışlar. Bu da bir şey değil, kumsala kadar uzatılan bahçelerin duvarlarının çökmemesi için (arazi eğimli), kumsala baştan aşağı beton dökülmüş; öyle ki bu betonlar kimi yerlerde birkaç metre denizin içine kadar girmiş. Çoğu konut sahibi, plajın yani kumsalın tam üstüne “kayıklık” dedikleri ucubeleri yapmış. Kimi evler, bahçe duvarlarını denizin birkaç metre içinden çekmiş, hatta insanlar şortla ya paçalarını sıvayarak oradan geçmesinler diye, duvardan sonrasını dikenli çalılarla doldurmuşlar. Oradan ya yüzerek ya da beline kadar ıslanmayı göze alırsan ancak geçebilirsin. Kısacası kumsal konut sahipleri tarafından kapatılmış. Plaja gelen ailelerin çocuklarının kumdan kaleler yapmaları için 1 kg kum bulmaları mucize. Zavallı çocuklar, ihtiyaçları olan kumu denizden çıkarmaya çalışıyorlar; ama denizin çoğu yeri inşaat arıkları ile doldurulduğu için o da pek mümkün olmuyor.

Kirlilik

Bu bir şey değil daha. Yukarıda değindiğim gibi İzmir’e en yakın plaj olması nedeniyle cumartesi, özellikle pazar günü bu plajlara yüzlerce insan gelir. Kimileri plaj çevresinde gecelerler ama bu plajların çevresinde kamuya açık tek bir tuvalet yoktur. Bu nedenle pazar günleri denizde yüzen bir mayına (!) rastlamak hiç de sürpriz değil. Son zamanlarda bir bakkal, dükkânın köşesine bir tuvalet yerleştirdi, bir vatandaş da küçük bir tuvalet açtı da günübirlikçiler çalı dibi aramaktan biraz kurtuldu. Ama yöneticilerin buralarla ilgilenmek diye bir sorunları yok.

Daha bitmedi. Pazar akşamları veya pazartesi erken saatlerde bu plajlara aç gelmenizi öneririm; aksi halde içinizdekini boşaltırsınız. Plaja gelen yurttaşlar ‘böyle başa böyle tarak...’ dercesine yiyecek, içecek olarak getirdiklerinin artıklarını plajda bırakarak giderler. Plaja küçük bir büfe açan işletmeci olmasa, bir de birkaç duyarlı ev sahibi, hafta arası da buralara girmek yürek isterdi. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir plaja rastlayacağınızı sanmıyorum. İnsan baktıkça ülkesi adına utanç duyuyor.

Ülkeye ve sol siyasete el koyan 12 Eylül cuntasının, İzmir’de Teleferik’teki ormanlarda olduğu gibi, Çeşmealtı’nın kumsalıyla ünlü, karadan küçük bir patika ile geçilebilen Yolluca Adası’na da el koyarak o güzelim adayı lojmanlarla doldurulduğunu belirtmeliyim, lojman yapılacak bir sürü yer varken. Bu çarpıklık ve başıbozukluk İzmirlileri daha uzak plajlara yönlendirdiği gibi, Çeşmealtı esnafı da bu durumdan olumsuz etkileniyor, baba yadigarı tarlalarını satarak yaşamaya çalışıyor.

Çeşmealtı’nı büyütürsek Türkiye fotoğrafı çıkar karşımıza. Yerel yöneticilerimizi büyütürseniz, ordusuyla, hükümetiyle devlet çıkar. Varın gerisini siz düşünün. Yıllardır ne yerel yönetimlerden, ne valilikten bu plajların sefaletine son verecek bir girişim var. Birkaç yıldır Büyükşehir’in soruna el atacağını duyuyoruz ama görünürde bir şey yok.

http://www.yapi.com.tr/haberler/cesmealtini-kaybetmeyelim_70557.html

Read Comment Section
3 Yorum Yorum Yaz
  • Yukardaki yazıya aynen katılıyorum.Lütfen ilgililerin Çeşmeatına el atmasını burayı güzelleştirmesini istiyorum.saygılar. YANITLA
  • Yolluca adasının, Deniz Kuvvetleri tarafından lojman yapılmakla; çevre adına, temizlik ve doğa adına, Çeşmealtının uğradığı felaketten (Mavi plaja 8 katlı apt. yapan, kar hırsıyla dolu, yağmacı anlayıştan)ve yağmalanmaktan korunmuş olduğunu düşünüyorum. Yolluca adası kalsaydı, Narlıdere'nin öngörümlü tepeleri gibi yağmalanırdı. Mevcut görüntüden ne devlet erkanı (Kaymakam, vali v.s.) ne de ordu sorumludur. İmar planlarını yapan ve hertürlü çirkinliğe, yağmaya göz yumanların sadece ve sadece yerel yönetimler olduğunu ve en büyük sorumluların belediyeler ve siyasi iktidarlara mensup nüfuzlu kişiler olduğunu düşünüyorum. YANITLA
  • söylediklerinize tamamen katılıyorum . YANITLA
3 yorumdan 3 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!