Sarıyer kapsamında yaptığımız tüm röportajlarda mahalle derneklerinin süreçte yarattığı etkiyi dinledik. İlçede bulunan gecekondu mahalle derneklerinin birleşmesiyle kurulan platform; yalnızca kentsel dönüşüm meselesinde değil, ihtiyaç duyulan her konuda dayanışarak birlikte hareket etmeye gayret ediyor. Yapılan eylemlerin yanı sıra birçok panelde ve seminerde meramlarını dile getiren Platform üyeleri, yıllarca akademisyen ve hukukçularla yaptıkları çalışmaları konuya tam hakimiyetle aktarıyor.
Riskli alan kararını konuşmak üzere misafir olduğumuz Derbent Mahallesi’nde, platformun işlevini ve mahallelerin taleplerini de dinledik.
“Bizi yıllarca yok saydılar”
Sorularımızı yanıtlayan Dernek Başkanı Rıza Coşkun, riskli alan sürecine gelene kadar mahallede neler olup bittiğini aktararak başlıyor konuşmasına. Coşkun’un anlattığına göre, 1937’de kurulan mahalle 1960-70 yılları arasında mevcut sınırlarına gelmiş ve ilk yerleşenlerin çocukları evlendikçe evlere yeni katlar eklenmiş. Yine aynı yıllarda mahallenin altyapısı da mahallelilerin emeğiyle tamamlanmış. Bu yılları anlatırken “Biz çok şanslıyız” diyor Rıza Coşkun “O zaman İstanbul Gecekondular Derneği kurulmuştu. Bu mahallede de o derneğin genel merkezi vardı. Daha o zaman büyüklerimiz birliğin beraberliğin öneminin farkına varmış. Ama 12 Eylül sonrası bütün sivil toplum örgütleri gibi bizim de derneğimiz kapatıldı. Biz mahallemizin kanaat önderleriyle bugünlere geldik”. O yıllarda 380 dönüm üzerine kurulan mahallenin 90 dönümü yeşil alan olarak ayrılmış. 1985’ten sonra mahalleye gelen emlakçılar bu alanı Atatürk Sınırlı Sorumlu Yapı Sanayi Kooperatifi’ne satmaya başlamışlar. “Burada kurulu bir mahalle olduğunu bile bile bir sürü entrikalarla satın aldılar” diye anlatıyor Rıza Coşkun, “Bir sürü dava oldu. Keşif heyeti ve bilirkişiler geldi mahalleye. Onlara mahallenin donatı alanını yalanla dolanla boş araziymiş gibi gösterdiler. Bu adalet sarayları içerisinde görüldü. Bizi hep yok saydılar. Mesa Konutları’nı yaptılar sonra bu alana”.
Kentsel dönüşüm meselesinin mahallede ne zaman konuşulmaya başlandığını soruyoruz, “Eskiden öyle kentsel dönüşüm denmiyordu” diyor, “Bu söz 2008’den sonra duyulmaya başladı. 2004’te daha bize ‘Buralar değerleniyor, siz buradan gideceksiniz’ demeye başladılar. Biz de o zaman mahalle temsilciliklerimizi oluşturmaya başladık. Baktık böyle gitmiyor, 2005 yılında derneğimizi kurduk. 2009 yılında Oto Sanayi Kooperatifi, Cemre İnşaat diye bir firmayla anlaşarak bize tebligatlar göndermeye başladılar. Tebligatlarla bu işler hızlandı. Biz de birbirimize daha çok kenetlendik. Mesa Evleri zaten konut ihtiyacı için o alanı kullandı. Üyeleri oturuyor şuanda. Ama baktılar buraların değeri yükseliyor, şimdi üçüncü dördüncü daireleri talep etmeye başladılar. Kendi alanları dışında mahallenin tümünü istiyorlar”.
Aynı yıllarda mahalleli taleplerini Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a da iletmiş; “Aynı size anlattığımız gibi geçmişimizden bugüne kadar anlattık durumu. Başkan da bürokratlarına dönerek ‘Siz bana farklı anlatıyorsunuz, vatandaş farklı anlatıyor’ dedi. Biz Kadir Bey’e derneğimizin olduğunu, bu görüşmelere hazır olduğumuzu ve bir de kooperatif kuracağımızı söyledik. Kendisi bu taleplerimizi gayet makul karşıladı. Bu işi birlikte çözeceğimizi söyledi. Ama bizim görüşmemizden sonra muhtar ve insanlar farklı farklı çalışmalar yaptılar. Bize sormadan yapılmış bir proje geziyor ortalıkta bir yıldır”.
“Derbent’e daha dün geldim diyenin, 30 yıllık mazisi var”
Rıza Coşkun projenin sıkıntılarını şöyle özetliyor; “Bizim mahallemizde 2300’e yakın daire var, aile sayısı var. Bize bin tane daire veriyorlar. Geriye kalanların ne olacağı belirsiz… Bizi sıkıştırıyorlar mahallenin bir kısmına; donatısı yok, pazarı yok, yaşam yok… Ortada herhangi bir protokol da yok. Bizim bu mahallede 1937’den beri bir geçmişimiz var. ‘Ben Derbent’e dün geldim’ diyenin 30 yıllık mazisi var. Zaten buraların altyapısını yaparak, buraları birinden satın alarak defalarca bedel ödedik. Artık bedelsiz ve insanca yaşanabilir bir proje talep ediyoruz. Biz bunun peşindeyiz, başka bir talebimiz yok”.
“Tapu değil hukuki güvence”
Sarıyer Mahalle Dernekleri Platformu, bütün bu süreçler yaşanırken, akademisyenlerle, plancılarla ve hukukçularla çalışmaya devam etmiş. Mahalleliler için birlikte geliştirdikleri çözümleri “Burada Yaşayan Var” ve “Çözüm Bizde” isimleriyle düzenledikleri gecelerde kamuoyuyla paylaşmışlar. Tüm bu çalışmaların nihayetinde, Derbent ve diğer mahallelerde kurulan kooperatifin Türkiye’de yaşanan kooperatif deneyiminden farklı olduğunu söylüyor Rıza Coşkun, “2 yıldan fazla görüştük Şehircilik İl Müdürlüğü’yle. Kooperatif tüzüğümüzü burada oturanların dışında kimsenin üye olamayacağı şekilde düzenledik. Sokak temsilcilerinden ve büyük apartmanlarda apartman temsilcilerinden oluşan bir karar meclisi bulunuyor”. Düzenledikleri gecelerde ısrarla üzerinde durdukları “hukuki güvence” talebini de açıklıyor sonra, “Tapu da çözüm değil. Bir bölge riskli alan ilan edildiğinde tapun olmuş, binan olmuş bu çok bir şey ifade etmiyor. Biz buralarda gerçekten hukuki güvence istiyoruz. Buraların toptan bize devrini istiyoruz. Biz birlik beraberlik içerisinde bu dönüşümleri de yaparız. Biz burada birlikte yaşamak için ranta kapalı hukuki güvence istiyoruz”.
Bu süreçte mahallede dönüşüm isteyenlerin de boş durmadığını ekliyor; “Müteahhitler hangi mahalleye giderlerse gitsinler kendilerine bir yandaş buluyorlar. Eğer yerel yönetimlerin içinde müteahhitlere yakın kişiler varsa çok kolay yandaş bulup üst mercilere olayları başka türlü anlatıyorlar. Bu da mahallemizde huzursuzluklar yaratıyor. İstanbul Gecekondu Mesken Müdürlüğü, bizden evrak istedi. Sayımıza ulaşmak istediklerini söylediler. İnsanlarımızın da bazıları gayet iyi niyetli, ‘Nasılsa devlet istiyor bunu’ diyerek evraklarını teslim etti. Hemen ardından Büyükşehir Belediyesi görevlileri bunu ‘Vatandaş kendi eliyle evrakını teslim ediyor, değişime razı' şeklinde kamuoyuna yansıttı. İnsanların iyi niyetini suiistimal ettiler. Çünkü zaten devletin bütün kayıtlarında var bu sayılar. Eğer niyeti gerçekten iyi olsa; gelir vatandaşın genelini muhatap alır, seçtiği sivil toplum kuruluşlarını muhatap alır”.
“İnsanların çok da iyi niyetli olmadıklarını gördük”
“Derbent çok acı çekti” diyor Rıza Coşkun, “Hoş görünen insanların çok da iyi niyetli olmadıklarını gördük. Cemre İnşaat bundan iki yıl önce burada 40 tane komşumuzu ‘Size ev veriyoruz’ deyip Kağıthane’deki afet konutlarına götürdü. Şimdi oradaki komşularımız da sürekli bizimle görüşüp geri gelmeye çalışıyorlar. Çünkü insanlar orada mutsuz. Bizim burada yaşamımız çok uzun yıllara dayandığı için herkes birbiriyle akraba. Burada Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Laz, Çerkez birbiriyle akraba oldu. Kız aldı verdi. Farklı komşuluk ilişkileri var. Burada çok sağlıklı yürüyen bir sosyal yaşam tarzı var. Sadece evlerini değil bu yaşam tarzını da kaybetmek istemiyor insanlar. Bir düğünümüz bir cenazemiz olduğunda burada 5 bin kişiden aşağı insan topluluğu olmuyor. Mesela ben Mesa Evleri’nin karşısında oturuyorum. Bir cenazeleri olduğunda bizden insan çağırıyorlar cenazelerini almak için. Bizim yaşamımız bu kadar zor olmamalı. Birlik beraberliğimiz bozulmadan bir arada yaşamak istiyoruz.”
“Bu iş tek mahalle işi değil”
25 Şubat Cumartesi günü Başbakan’ın Sümer Mahallesi’nde bizzat katıldığı ve birçok mahallede aynı anda gerçekleşen toplu yıkıma geliyor konu. Derbent’te yıkımın gerçekleşmediğini söylüyor Rıza Coşkun, “Yıkım haberi bize gece birde geldi. Gecenin o saati yaşlısı genci binlerce insan sokaklara çıktı mahallede. O gece aslında Derbent halkı uyumadı. Oldubittiye gelsin istemedik. O yüzden tepkimiz büyük oldu”.
Konuşmanın sonuna yaklaşırken, Başbakan’ın Derbent’le ilgili yaptığı açıklamaları izliyoruz birlikte, mahallelilerin söylemlere kırgın olduğunu anlatıyor Rıza Coşkun; “Burada isim hiç önemli değil. Kişilere takılmadan olayın özüne bakmak birilerinin işine gelmiyor. Kişileri ön plana çıkararak biri A partili birisi B partili diyerek buraları elimizden almak istiyorlar. Bizi yönetenlerin halkın hakkını koruyarak, halkı mutlu edecek bir plan yapacaklarına inanmıyoruz. Bu da bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Ötekileştirerek beraberliğimizi bozmak istiyorlar. Şuanda Sarıyer’de yaptığımız tüm çalışmalara rağmen 18 tane inşaat firması faaliyet yürütüyor. Çantacılarını salmışlar mahallelerimize insanların kafasını bulandırarak birliğimizi bozmaya çalışıyorlar. Bizi en çok üzen gerçekten bizi yöneten insanların, Başkanımızın bile mahallemizi marjinal göstererek, a ya da b partisi mensubu diyerek ötekileştirmesi... Bizim partimiz yok, bizim partimiz evimiz. Şuanda biz birlik beraberliğe de katkı sunuyoruz ama ülkeyi yönetenler bunun farkında değil. Sivil toplum örgütleri, yerel ve merkezi yönetimlerin de işini kolaylaştırıyor çünkü karşısında bir muhatap buluyorlar. Bir karmaşayı ortadan kaldırıyoruz. Devlet gerçekten gözünü açıp bize baksa, bizleri marjinal olarak değil de halkın temsilcileri olarak görür”.
Derbent’le aynı süreçleri yaşayan mahalleleri anarak noktalıyoruz sohbetimizi, “İnsanlar bir araya gelsinler” diyor Rıza Coşkun, “Bu iş tek mahalle işi değil…”
|