LAN'ın önemli projelerinden biri olan ve 2008’de yapılan bir yarışmayla uygulamaya geçen proje, kent çapındaki keskin bir ekonomik dönüşümün ürünü. Boulogne Billancourt’da, daha önce Renault fabrikalarının bulunduğu alandaki proje, Île-de-France’ın önemli bir merkezi olarak gelişen, Île Seguin-Rives de Seine’in bir bölümü olan Trapèze Ouest’de bulunuyor.
Trapèze Ouest, sürdürülebilirlik ölçütlerine göre yapılaşmış yeni bir karma kullanım komşuluk birimini içeriyor. Trapèze’deki her bir blok özgün bir mimari tasarım konusu. Serbest piyasa, sosyal konut, bürolar, yeşil alanlar, ticari kaygılar, kamusal hizmetler arasında bir uyum sağlamak ve bölgenin kültürel zenginliği, Paris’in batısındaki bu özgün yaşam alanını yaratmada temel girdiler olmuş. Proje, kamu ve özel girişimin ortak bir ürünü olarak ortaya çıkmış.
Çalışmanın ilk aşaması, zorlu proje koşullarına karşın temel bir soru üzerinde durmak olmuş: “Mimarın yetilerini sınırlayan bir çerçevede, istikrarsız ekonomi koşullarında, kriz durumuna direnecek bir mimari nasıl olmalı? Belirsizlik durumlarında güvence verebilir mi? Krizle yüzleşebilir mi? Kendine yetebilen bir mimarlık nasıl olabilir? Müdahalemizin temel unsurları ne olmalı?” Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda proje bir takım ilkeler çevresinde biçimlenmiş. Basitleştirme, azaltma ve zamansız değerler, 70º Sud projesini biçimlendirecek üç temel ilke olarak işverenin pazarlama ekibi tarafından belirlenmiş.
Basitleştirme, teknik açıdan bakıldığında maliyetin düşürülmesi anlamına geliyor. Pencere-koridor-korkuluk kurgusu, tek bir detay olarak projenin bütünlüğünü sağlamış. Bu kurgu sayesinde güneş ışığından korunma ve açıklıklar da elde edilmiş. Azaltma ise bir bakıma yapının sadeleştirilmesi anlamına geliyor. Cephe ve çıplak betondan meydana gelen bir yapı, gereksiz malzeme ve süslemeden kaçınılarak bu ilke izlenmiş.
Zamansız değerler; yapıyı çekici kılmak için ışık, yönelim, manzara ve organizasyon gibi tartışmasız niteliklere ağırlık verilmiş. Bunlara ek olarak proje, basit ve okunur bir biçime sahip. Güney ve doğu cephesi, konutların içinden dış koridorlara dönüşen çok sayıda açıklık ile delinmiş. Dışarıya çıkmayan teraslar boyunca yer yer daha geniş balkonlar bulunuyor. Noktasal ve doğrusal öğelerin cephedeki dizilimi, Yves Kermen ve Emile Zola sokaklarına bakan yapının daha hafif ve ince görünmesini sağlıyor.
Yapı bir köşe öğesi olarak rolünü tam olarak yerine getiriyor ve yanındaki yapılardan net bir biçimde ayrılıyor. Çizgilerin basitliği, malzemenin zenginliği ile tamamlanmış. Net, pürüzsüz fakat ışığı yansıtacak ve çevredeki renklerle ilişki kurabilecek bir dış cephe malzemesi seçilmiş.
Bu haber, Konut Konferansı Gazetesi 2012'den alınmıştır.
|