|
strong>Bu noktada, büyük altyapı projeleri için 'sürdürülebilirlik' ne anlama geliyor?
Gezegenimizin belli bir bio kapasitesi var ve doğal kaynakların kullanımını da bu kapasite çerçevesinde düşünmek gerek. Bugüne kadar kaynaklarımızı çok cömert kullandık; ama kapasitemizi uzun süre bu şekilde kullanmaya devam edemeyiz. Bizim sunduğumuz araçlar, kaynakların tüketimini azaltmak ve kaynak çeşitliliğini artırmak konularında destek veriyor. Elbette Bentley bu sorunları kendi çözmüyor; mühendislere, bu sorunları çözebilecekleri araçlar sunuyor. Amacımız, mühendislerin tasarım, analiz ve inşaat aşamalarında doğru araçları kullanmalarını sağlamak. Belki biz bütün bu sorunları çözecek kadar akıllı olmayabiliriz; ama akıllı insanlara doğu araçları sunmak konusunda iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyoruz.
Amacımız, yatırım için ayrılan her bir doların uzun vadede akıllıca kullanılmasını sağlamak. Altyapıların, olabildiğince uzun bir zaman diliminde maksimum performansla kullanılabiliyor olması, artık en büyük hedeflerden biri haline geldi. Dolayısıyla bir diğer önceliğimiz de, bu yapıların, yaşam döngüleri içinde ihtiyaçlar doğrultusunda değişik durumlara adapte edilebilir olması oldu. Ben, ABD’de 50 yıl önce ulaşım altyapısı için yaptığımız büyük yatırımların artık yetersiz kaldığını görüyorum. Örneğin köprüler çok kötü durumda, ama böyle bir senaryo düşünülmediği için yerlerine yenilerinin yapılması çok daha maliyetli. Bu nedenle artık altyapıların sürdürülebilir olması, doğru inşa edilmesi ve farklı ihtiyaçlara adapte edilebilir olması, bizim için çok önemli. Evet sürdürülebilirliğin pek çok yönü var; ama bizim için bir altyapı projesi yapılırken doğal kaynakların doğru biçimde, az enerji harcanacak şekilde kullanılması anlamına geliyor.
 Kullanıcılarınızı ziyaret etmeyi ve onlardan aldığınız geri bildirimleri çok önemsediğinizi söylediniz. Gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlar arasında nasıl bir fark görüyorsunuz?
Gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ekonomiler arasındaki temel fark, bilgi modelleme ve 3D uygulamalarının kullanımının adaptasyonu, bunların uyarlanması konusu. Gelişmekte olan coğrafyalarda hala 2D uygulamalar kullanılıyor; ancak oralarda da bilgi modelleme ve 3D uygulamalara olan ilgi artıyor diyebilirim. BIM, 3D gibi uygulamalar, gelişmiş ülkelerde artık bir standart haline gelmiş durumda. IT’de her şey çok hızlı değişiyor; artık ofislerimizde masa üstü bilgisayarlarımıza bağlı olduğumuz dönem geçti. Bulut sistem ile nerede olursanız olun, istenen zamanda tamamen mobil cihazlarla istediğiniz her şeye erişebileceksiniz. Ipad’inizi ya da akıllı telefonunuzu kullanarak yüksek hızda işlem yapabileceksiniz.
Gelişmiş ülkeler, sürdürülebilirlik standartlarına adapte olmak konusunda da çok daha iyi bir yerdeler. ABD’de LEED, Avrupa’da LEED ve BREAAM gibi standartlar uygulanıyor ve hükümetler gibi şirketler de yeni projelerinde bu standartlara uyuyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde ise çok hızlı bir kalkınma süreci işliyor. 20 yıldır Çin’i ziyaret ediyorum, bu 20 yılda devasa altyapı projeleri gerçekleştirildi; ancak çevre kirliliği problemi de devasa boyutlara ulaştı. Çin daha yakın zamanlarda bunu bir sorun olarak görmeye ve çözüm için adımlar atmaya başladı.
|
