"Leğen Baret" Kalkıyor
Şantiyeden Sendika Çıktı
Madenci Aileleri için Konut...
İşçinin Kafasında 34 Ülkeden Baret Var
İşte Facia Böyle Gelmiş!
Bilirkişi Raporundaki Çelişki:...
"Taşeronluk Emeğin Sömürüldüğü...
Enerji Bakanı: Siyasal Sorumluluğu...
Yeni Çeltek, Yeni Risk
Madencilere 1993 Yapımı Çin...
Yaşam Odasına Talep Patladı
Soma'da Maden Bir Saat Önce...
Ürkütücü Uyarı: 450 Soma Daha Var!
Hukukçular Uyardı: Önlemin...
Faciadan Sonra İlk İş Günü
Facianın Nedeni Yanlış Gaz Maskesi
‘Soma AİHM’ye Gidebilir’
"Soma'da Ölenlerin Çoğu Tarımdan...
Yeni Çağın Kömür Madenciliğinin...
Soma'dan Sonra Nükleer Korku!
Felakete Davetiye Çıkartan...
Denetim Sadece Dört Gün Sürmüş
Yeteri Kadar Karbonmonoksit...
Soma Holding Patronları Danışma...
3 Yıl Önce Devlet Denetleme...
Üniversitelerde 'Soma' İşgali
Soma'da Ölen İşçilerin Sayısı...
Madenin Sahibi Alp Gürkan'da...
Yaşam Odası Yoktu, Yeni Yapıyoruz
Kuraklık HES’leri Vurunca...
"Bareti Takıp İndim Madene, Ne Eğitimi!"
Maden işçisi Sezai Yıldırım Soma Holding'in başka ocağında çalışıyordu; "Duymayan kalmasın bu kölelik koşullarını" diyor, "Allahın takdiri" diyenlere öfkeli.
Sezai Yıldırım, bağdaş kurduğu yerden fırlayarak karşılıyor bizi ve tüm taziyeye gelenleri. İki kardeşini madende kaybetti. Ama acısını ertelemiş. Çünkü o da maden işçisi ve anlatmak istiyor. Madendeki koşulları herkese duyurmak.
37 yaşında, iki çocuğu var. Derme çatma evinin avlusunda oturuyoruz. Sonsuz yeşil dağlara bakarak "hayatımız bu dağlardan ibaret" diyor. Eşi evde yoktu; o da iki kardeşini kaybetti. Babası hasta içeride yatıyor. Annesi de taziyeye gelenleri karşılıyor. Soma’da madende ölenler hep aynı köylerden. Çünkü şirket maliyetini düşürmek için aynı köylüleri aynı vardiyalarda çalıştırıyor. Yani bazı evlerde ikişer cenaze var; baba oğul, ya da ikişer kardeş. Kınık ilçesinin Alevi köylerinden Elmadere de onlardan biri. Soma'nın tamamı gibi burası da çamların içinde yemyeşil küçük bir köy. Hala taziye telaşı var. Geleni gideni çok, devlet erkanı dışında. 11 kişinin öldüğü köyün her evinde yas var. Yıldırım ailesi de onlardan biri. Sezai Yıldırım, iki kardeşiyle birlikte yedi yakınını kaybetti. Kardeşlerinden biri 29, öbürü 27 yaşındaydı. Sami ve İlkay, büyük olanın iki çocuğu var. Sezai Yıldırım, kardeşlerinin öldüğü Soma Kömür’ün diğer dört ocağından biri olan Atabacalar’da çalışıyor. Dokuz yıl önce en büyük kardeş olduğu için ilk o girmiş madene ardından diğer iki kardeşi. Şimdi, annesi, babası, eşi, iki çocuğu, kardeşinin eşi ve onun iki çocuğu, yani dokuz kişiye bakmak zorunda. Sezai Yıldırım, taziyeye gelenlerin “Allahın takdiri” demesine kızıyor. Bu sırada bir arkadaşı da telefon ediyor. Telaşla maden ne zaman açılacak, ne zaman başlayacağız diye soruyor. Yıldırım da “ben yokum artık” diyor. Kapatırken de sinirli biraz. “İşte işçiler madenin derdinde, bense iki kardeşimin.” Sezai Yıldırım, bianet'ten Nilay Vardar'a çalışma hayatını anlattı. Madenden önce aileniz nasıl geçiniyordu? Tütün. Şu karşıda gördüğün küçük tarlada tütün ekiyorduk. Hükümet önce kota koydu sonra özel şirkete verdi. Hayvancılık da bitti. Eskiden çok paramız yoktu ama huzurumuz vardı. Ama işte tütün bitince, borç harç derken. Sigorta da olmayınca madene girdik. İlk ben, ardımdan kardeşlerim. Hiç eğitim verdiler mi? Ne eğitimi? Aldılar bizi sabah; elimize baret ve çizmeyi verip yerin altına soktular. O zaman tam taşeron sistem vardı. Şimdi başçavuş sistemi var. Üç dört yıl önce Celal Bayar Üniversitesi’nde kurs vereceğiz dediler. Karşımıza biri çıktı, öyle bir şeyler anlatıyor muhabbet tadında. Ben zaten ondan daha iyi biliyorum madeni. Eğitimi aldım diye imza atın dediler. Üç günlük kurstu, bir günde yaptılar. İlk başladığınızda şirket kimindi? Balcıydı adı Ciner grubu yönetiyordu. Saha daralınca çok can yanar demiş. Kapandı. Sonra Soma geldi. Ne kadar kazanıyorsunuz? 30 gün gidersem 1500 alıyorum. İzin alırsan 80 lira kesiyor. İzinsiz pazar yövmiyesni de kesiyor 150 lira oluyor yani. Ne iş yapıyorsunuz? Ustayım. Hava söküm deniyor. Arkadan kömür çekmek yani klasik ayakta çalışıyorum. Bir ayakta 50-60 bazen 100 kişi çalışırız. Kaç saat çalışıyorsunuz? Serseri vardiyasındayım. Gece 12 sabah 8 arası. Buradan köyden 10’da çıkıyorum. 11’de madene varıyorum. Girerken saati soran yok, nasıl girersen gir. Ama çıkarken çok büyük baskı var. Beş dakika önce çıkarsan bir yevmiyen gider. Ama mesela çıkışta yorgun argın, yaya 50 dakikayı buluyor yukarı çıkman. Yani 16.15’te de çıktığımız oluyor. Ama şirket servisi sonuna kadar bekletir. Yeter ki sen çalış. Bazen banyo yapmaya vaktimiz olmuyor. Ona da banyo denirse tabii. Yani ben sekiz saat değil yolla birlikte 12 saat çalışıyorum. Öğle yemeği? Kendimiz götürüyoruz. Peynir domates ne olursa. Yemek saati 40 dakika gözüküyor ama 15 dakika. İşini yapmazsan hiç yemek yedirmezler. Yemediğimiz oldu. Beş kasa yapacaksın diyor. Dört yaparsan yemek yok bitireceksin diyor. Amir çavuşa çavuş da işçiye. İşçi yapamazsa amir yemeğini kaldırıyor. Başka da dinlenme arası yok. Ne kadar tatil var? Ayda dört gün tatil. 15 günde bir vardiya değişimi nedeniyle mesai zorunlu. Yani mesela ben gece 2’de geliyorum, sabahki vardiya için yine 6’da kalkıp gidiyorum. Hiç dinlenemiyorsun yani. Bu zorunlu sadece 20 lira veriyorlar mesai olarak. Yani ayda iki kere böyle hiç dinlenmeden. Çalışma koşulları cinayetin olduğu madenle aynı mı? Daha da berbat. Omuzlarımdaki yaralar sadece yolda yürürken. Hiç sistem yok, düzenleme yok. Ya denetim? Önceden haber geliyor, size mühendis yollayacağım. Bize de söylüyorlar. Belli kısımları temizliyorlar. Müfettiş gelecek. Biz görmeden denetim yapıyorlar, bu nasıl oluyor anlamadım. Biz de konuşalım, yok. Sadece göz boyamak için. Mesela maskeniz var mı? Gaz maskemiz var; hepsi küflü. Düşünsenize zaten dokuz yıl önce gaz maskesi hiç yoktu. Beş yıl önce verdiler. Hiç alıp da bakan yok. Hiç açmadım. Kuran üzerine yemin ederim. Yanlışlıkla açarsan 150 lira cezası var. Sadece belimde gösteri amaçlı duruyor. Vardiya değişiminde neden aynı anda orada oluyorsunuz? Ayaklarda birbirimiz karşılıyoruz. Ayak boş kalmayacak, üretim aksamayacak. Arkadaş ayaktan çıktığı an hemen ben alacağım. Beş dakikanın hesabını yapıyor. Zaten erken çıkarsan kapı orada, burası özel şirket diyor. İş güvencemiz yok. Ne gibi araçlar kullanıyorsunuz? Toz maskesi, bir parça bez ya. Vermiyor. Talep fişi alman lazım amirden yalvar yakar. Yoksa vermiyor. Oysa her sabah yenisi verilmeli. Eldiveni 15 günde bir veriyor. Eldiven düşünsene bir kazma atsan parçalanıyor. Mecburen eldiveni parayla alıyorum. Tanesi 2 liradan bir sürü para. İnanmazsan git bak eve orada toplu eldivenler. Altı ayda bir çizme veriyor. Bu çizmeler hiçbir şey yapmasan sadece yürüsen bile zaten mahvoluyor. Tatbikat oldu mu hiç? Hayır. Koyunu alıp suya atarsın koşarlar ya öyleydik işte. Yaşam odası yok, şirketin kendisi de söylüyor zaten. Ben hiç görmedim. Yangın çıksa nereden gideceğiniz falan konuşuluyor mu hiç? Asla görmedik.Kömür ateş gibi oluyor bazen. Soğutuyoruz. Kara tulumba sizde de var mı? Evet. Her yerde yasak sadece Soma’nın madenlerinde var. Kara tumbalada arkan açık önün kapalı. Önünü kapaya kapaya arkaya gidiyorsun. Kömür çökebilir arkamız kapanabilir. Başka yer yok. Mesela havada sökümde de çok eksik oluyor. Kömür nasıl çıkarsa çıksın diyorlar. Sarma çekilmeden kömür çıkarılıyor. Normalde çam ağaçları koyarsın emniyetli olsun diye buna sarma denir. Tek dertleri kömür, kömür, kömür. Önce emniyet yazıyor ya yalan. Dertleri kömür insan sağlığı değil. Ama bak bu Suriyeli meselesi Allah için yalan konuşmam ben görmedim. 18 yaş altında çalışan da görmedim. Taşeron sistemi nasıl? Ben patronum, bana işçi lazım diyor. Taşeron köylerden 150 tane adam topluyor. Yeraltına girmiyorlar bile. Her gün görüyoruz. Bazen 1 saat yerin altına iniyor. Çavuşa diyor şu şu işi yaptır. Hem şirketten hem de bizden kelle başı para alıyor. Bu kişilerin hesaplarına bir de bizimkilerine baksınlar. Madencilikle kazanabilirler mi? Bir daha inecek misiniz? İki kardeşimi vermişim nasıl inerim. Bu şartlarda devam ederlerse insanlar ölmeye devam edecek. Sizce adalet nasıl gelir? Cezasını alsın bunlar. Bu millet gelsin görsün. Şirketin hepsi sorumlu. Sendika da şirket için çalışan bir yalaka. Şirketin üzerinde de AKP hükümeti var. Bir milletvekili gelmiş AKP’ye oy vereceksiniz diyor. AKP mitingi meselesi? İşçi işe gidiyim diye gidiyor. Tertemiz baret, çizme veriyorlar. Ekmek içinde de zeytin domates, cebine 40 lira para. Gitmezsem arabada ismini alıyor, işten atıyor. Benim başıma gelmedi Allaha şükür. Ya sendika? Dört beş yıl önce işveren istedi sendikayı. Şirket kendi istediği için kimse bilmeden oy kullanarak sendikalı olduk. Kimse hakkımızı savunmadı. Mart ayında seçim oldu gene sendikada. Biz bu sefer oy atmadık bilerek. Bir arkadaşım sendikaya muhalif olmak istediği için bir gecede çıkışını verdiler. Sendika için maaşımızdan her ay 40 lira para kesiliyor. Hesap edin 15 bin madenciden. Parayı alıyorlar ama neredeler şimdi? İki kardeşim öldü kimse ne aradı, ne sordu. Şikayetçi olacak mısınız? Olacağım. Duruşmalara gideceğim sonuna kadar. İki kardeş, iki bacanak, bir kayınço, iki amcamın oğlunu kaybettim. İsterse burası altın olsa o canlar gelmez. Ailesi yaşar belki bu parayla ama bu kalp ömür boyu böyle kalır. |