Hükümetin ‘yaygara’ olarak nitelendirdiği
‘Hasankeyf yok olmasın’ kampanyası sonuç verdi, Ilısu
Barajı, 55 yıllık tarihinde bir kez daha ‘tıkandı’. Batman’ın tarihi
ilçesi Hasankeyf’in yüzde 80’ini sular altında bırakacak Ilısu
Barajı’na finansal destek sağlayan Almanya,
Avusturya ve İsviçreli kredi kuruluşları
‘kredi koşulları yerine getirilmediği’ gerekçesiyle anlaşmayı feshetti. ‘Biz
değil hükümet lafta kaldı’ diyen çevreciler mutlu, kararın siyasi olduğunu öne
süren Çevre ve Orman Bakanlığı ise 1.2 milyar avro maliyetli
baraj inşasında ısrarlı...
450 milyon avroluk şok
İlk projesi 1954’te hazırlanan ‘Hasankeyf’e baraj’, dün çevrecileri
sevindiren yeni bir dönemece girdi. Avusturya, Almanya ve İsviçre İhracatçı
Kredi Kuruluşları ile DSİ Genel Müdürlüğü (DSİ) arasında 15 Ağustos 2007’de
imzalanan anlaşma, üç kredi kuruluşu tarafından feshedildi.
Alman Euler Hermes Kreditversicherung, Avusturyalı
Kontrollbank ve İsviçreli Exportrisikoversicherung
adlı resmi kredi kuruluşları ile DSİ Genel Müdürlüğü arasında
imzalanan anlaşmada, kredi kuruluşlarının Türkiye’den beklediği şartlar,
kültürel miras, çevre konuları, yeniden yerleşim, mali yapı ve kıyıdaş ülkeler
başlıkları altında sıralanmıştı. Ancak geçen süreçte kredi kuruluşları bu
şartlara uyulmadığını sık sık gündeme getirmişti. Türkiye’ye toplam 450 milyon
avro kredi sağlayacak kuruluşlar en son 23 Aralık 2008’de Türkiye’ye, 89
kriterin yerine getirilmesi için 180 gün süre tanımıştı. Bu süre 6 Temmuz’da
sona erdi. Kredi kuruluşlarının, www.serv-ch.com adlı internet sitesinde dün
yayımlanan açıklamada, ‘sigorta sözleşmesinde çevre, kültür mirasları ve
çevredeki yerleşim birimleri ile ilgili maddelerde şart koşulan iyileştirmelerin
verilen sürede tamamlanmamış olması’ nedeniyle anlaşmanın feshedildiği
duyuruldu.
Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, daha önce
yaptığı açıklamalarda, Hasankeyf’i koruma mücadelesi veren çevreciler için ‘hep
laf laf’, ‘yaygaracılar’ demişti. Avrupalı ülkelerin kredi vermekten
vazgeçmesine çok sevinen çevre kuruluşları, Bakan’ın bu sözlerini hatırlattı.
Doğa Derneği Kampanya Koordinatörü Erkut Ertürk şöyle dedi:
“Ilısu Barajı’nı yapacak konsorsiyumun bir kez daha dağılmış olması, Ilısu
projesinin baştan yanlış tasarlanmış bir fikir olduğunu bir kez daha
kanıtlanıyor. Talebimiz, Türkiye’nin de bir an önce bu projeyi durdurmasıdır ve
Hasankeyf’i UNESCO Dünya Mirası listesine dahil etmesidir. Verilen mücadele
büyük bir kamuoyu baskısı oluşturdu. Bakan Eroğlu’nun söylediği gibi ‘lafta
kalmadı’, krediden vazgeçildi. Asıl hükümet kritereri yerine getirme konusunda
lafta kaldı.”
‘Avrupa sesimizi duydu’
Doğa Derneği Başkanı Güven Eken de, “Avrupa, Tarkan, Orhan
Gencebay, Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Sezen Aksu gibi fikir önderlerinin ve 100
bine yakın insanın sesini duymuştur” dedi. Eken, kampanyalarının, Ilısu’dan
vazgeçilene kadar süreceğini söyledi. Hasankeyfi Yaşatma Girişimi de sonucu
‘haklı mücadelenin büyük zaferi’ olarak yorumladı ve “Türkiye hükümeti Ilısu
Barajı’nı, Avrupa ülkeleri geri çekilse dahi, yapacağını iddia ediyor. Ülkenin
teknik kapasitesi ve mali donanım bunun gerçekleşemeyeceğini açıkça ortaya
koymaktadır. Hükümeti bu projeden vazgeçtiğini açıklayarak, Hasankeyf ve Dicle
havzasını koruyacak kalıcı proje hazırlamaya davet ediyoruz” dedi.
Bakanlık: 47 kriter tamamdı
Kredi kuruluşlarının projeden çekilmesi haberinin ardından Çevre ve
Orman Bakanlığı da bir açıklama yaptı. “Tamamlandığında gövde hacmi
bakımından ülkemizin ikinci, kurulu güç ve yıllık enerji üretim kapasitesi
bakımından da dördüncü büyük barajı olma özelliğini kazanacak Ilısu Barajı ve
Hidroelektriksantralı’nın (HES) inşasında yeni bir sayfa açılıyor” diye başlayan
bakanlık açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“DSİ gerek askıya alınma tarihi öncesinde ve gerekse askı süresince yoğun
faaliyetlerde bulunmuştur. Bugüne kadar 89 adet görev tanımının 47’si
tamamlanmıştır. İnşaata başlanması gereken tüm görev tanımları başarıyla yerine
getirilmiştir. Uzmanlar Komitesi (UK) bu faaliyetlerin başarıyla tamamlandığını
belirtmişlerdir. Ancak kredi kuruluşları UK’nın vermiş oldukları raporların
aksine görev tanımı faaliyetlerinin başarıyla tamamlanmadığını ileri sürerek
sözleşmeyi fesih ettiklerini belirtmişlerdir. Bu UK’nın raporlarına uyum
göstermemekle beraber siyasi bir karar olarak görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti
olarak Güneydoğu Anadolu Projesi’nin kilit bir halkası olan gerek enerji gerekse
sosyal kalkınmanın bir ateşleyici gücü olarak gördüğümüz Ilısu Barajı ve
hidroelektrik santral projesinin yapımı kararlığımızın devam ettiğini önemle
vurgulamak isteriz.”
Kuruluşlar neler istiyor?
Kredi kuruluşları ile Türkiye arasında 2006 tarihli Nihai Değerlendirme
Toplantısı Mutabakat Zaptı’nda 89’u DSİ’nin kapsamına giren 153 maddelik kriter
belirlendi. 175 sayfalık mutabakattaki şartların bazıları:
* Kültürel Varlıklar Komitesi, Hasankeyf’teki tarihi yapıların başka yere
taşınması ve Dicle havzasında arkeolojik çalışma yapmaktan sorumlu olucak. *
Kültürel Varlıklar alt komitesinde, iki yabancı bağımsız bilirkişi, iki bağımsız
milli bilirkişi, bir Kültür ve Müzeler Genel Müdürlüğü Temsilcisi, Kültür ve
Müzeler Genel Müdürlüğü uzmanları ile çağdaş tarih, tarih öncesi, yontma taş
devri arkeolojisinde master yapmış bilirkişiler, bir makine mühendisi, bir
mimar-tarihçi yer alacak. * İhtiyaç duyulan işçilerin asgari yüzde 50’si
projeden etkilenen insanlardan oluşturulacak. * Sular altında kalacak
köylerde yaşayanların geçmişlerinin unutulmaması için fotoğraflar
çekilip bilgiler hazırlanacak. * Bölgede arazi mülkiyeti adaletsizlikleri
giderilecek. Arazisi olmayanlara hükümet destek verecek. * Kredi şartları
arasında, Türk hükümetinden üst düzey bir yetkilinin kıyıdaş ülke olan ve su
hakları bulunan Irak ve Suriye’ye projeyi daha iyi anlayabilmeleri için Ilısu
projesine ilişkin bilgi verecek.
|