‘ATLATMA haber’ bizim mesleğin en keyifli yanıdır.
Bir haberi herkesten önce verme arzusuyla yanar gazeteciler.
Bazen atlatırsınız bazen de atlatılır...
Tatlı bir telaştır, kimi zaman üzer kimi zaman sevindirir.
Dün ‘atlatıldığım’ halde hiç ‘üzülmediğim’ hatta ‘sevinç’ duyduğum bir habere
imza attı Milliyet’ten Aslı Aydıntaşbaş.
Neden mi gelin anlatayım...
* * *
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ortak dostlarımız
aracılığıyla her fırsatta kendisini ‘Suna Kıraç Sanat Merkezi
projesini engelleyen isim’ olarak lanse ettiğimi düşünerek sitem iletiyor.
En son cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le Hindistan yolunda bir arkadaşıma sitem
etmiş ve Aslı Aydıntaşbaş’a 2005 yılından bu yana İnan Kıraç tarafından
Tepebaşı'na yapılması düşünülen sanat merkezinde ‘pürüz çözülüyor’ mesajı
vermiş.
* * *
Bakın ne diyor Aslı...
‘Bazen kavgadan hayır doğar. Eyüp Can, Tepebaşı için tasarlanan ancak
2005’ten beri buzdolabında olan Suna Kıraç Kültür Merkezi konusunda arsa sahibi
TRT’yi eleştirmemiş, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de zehir zemberek bir cevap
yayımlamış olmasa, belki İstanbul uzunca bir süre bu şahane projeden mahrum
kalacaktı.’
Devam ediyor...
‘Arsa fiyatının yüksek çıkması, projenin neredeyse buzdolabına kaldırılmasına
neden oluyor. Kıraç ailesi köşesine çekiliyor; Frank Gehry 81 yaşına giriyor,
TRT Genel Müdürü, “Hukuken ortaya çıkan bedelin altına devredemem” diyor ve
proje arsa meselesine kilitleniyor. İşte Eyüp Can’ın yazıları tam o sırada
herkesi biraz silkeliyor.
Ve final...
‘Sonunda pürüzü gideren, iki hafta önce İbrahim Şahin, İnan Kıraç ve Kadir
Topbaş arasındaki toplantı oluyor. TRT’den gelen takas formülü üzerine
anlaşılıyor.’
Siz söyleyin böyle bir atlatma habere ben sevinmeyeyim de kim sevinsin...
* * *
Şaka bir yana bu konuyla ilgili üç yazı yazdım hepsinde de maksadım
İstanbul’un Frank Gehry imzalı çağdaş bir sanat merkezine bir an önce
kavuşmasıydı.
İbrahim Şahin’in kişisel olarak bu projeye karşı olduğunu hiçbir zaman
söylemedim.
Hatta ‘benim tanıdığım vizyoner Şahin bu işi çoktan bitirirdi’ dedim.
Ama maalesef bürokrasi kazanı Şahin’den çok önce kaynamaya başladı ve sonunda
Kıraç ailesi haklı olarak ‘pes etti.’
* * *
Ben İnan Kıraç’ı o yazılardan sonra tanıdım.
Şahsen tanıyınca karısına ve bu projeye duyduğu tutkuyu daha iyi anladım.
Aslına bakarsanız o günden sonra birçok gelişme oldu.
Mesela projeye başından beri destek veren Tepebaşı’ndaki arazinin yüzde
80’ine sahip İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kıraç’ı Florya
tesislerinde öğle yemeğine davet etti.
Nereden mi biliyorum, konuyu yakından takip ettiğim için ‘o aşamada
yazılmamak kaydıyla’ yemeğe ben de davetliydim.
Şubat başında Frank Gehry 12 öğrencisiyle birlikte
İstanbul’a geldi.
Sonra benzer bir yemek İbrahim Şahin’in katılımıyla gerçekleşti.
Ve o yemekte taraflar prensipte anlaştı.
Madem Şahin Aydıntaşbaş’a ‘pürüz çözülüyor’ dedi gelin nasıl çözülecek onu da
meslektaşlarımı atlatıp ben anlatayım.
Ne de olsa bizim meslekte bazen atlatırsın bazen de atlatılır...
İnan Kıraç Tepebaşı’ndaki TRT arazisini satın alıyor
Bir düzeltmeyle başlayayım.
TRT Tepebaşındaki binasını ve yüzde 20’lik arsa payını takas usulüyle
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devretmiyor.
Bu İbrahim Şahin tarafından ‘kamudan kamuya devir daha kolay olacağı’ için
bir öneri olarak gündeme geldi.
Kadir Topbaş’ta ‘bu şekilde daha kolay çözülebilir’ diyerek destek oldu.
Fakat İnan Kıraç ‘kesinlikle kabul etmem ben bedeli üzerinden burayı satın
almak isterim’ dedi.
Yani birilerinin yazdığı gibi İnan Kıraç hiçbir zaman TRT binasının yer
aldığı araziyi ‘beleşe getirmeye’ çalışmadı. Bunun bizzat tanığıyım.
* * *
Bu konu yeniden ısınınca İbrahim Şahin Başbakan Tayyip Erdoğan’la tekrar
konuşmuş. Erdoğan ‘bu proje çok önemli değeri neyse tespit edin ve destek olun’
demiş.
Şahin 6 ay önce yapılan üç ayrı değer tespit çalışmasını Kıraç’la paylaştı.
Rakam 20-25 milyon TL arasında.
İnan Kıraç, ‘Ekspertiz değeri neyse ödemeye hazırım yeter ki siz binayı 2010
içinde boşaltın’ talebini iletti. Çünkü Kıraç’ın bütün derdi ‘projeyi 2010
İstanbul Kültür Başkenti’ne yetiştiremedik hiç değilse kazmayı 2010’da
vuralım.’
Şahin de haklı olarak TRT binasının taşınabilmesi için Kadir Topbaş’tan yer
istiyor.
Topbaş hazırlıklı, belediyeye ait bir kapalı spor salonunu TRT’ye tahsis
edecek.
Hatta Şahin’in haklı talebi üzerine salona özel kablolu hat bile çekiliyor.
* * *
Şu anda avukatlar satış işlemlerini başlatmak için devrede.
Şahin ‘satıştan sonra 3-4 ay içinde binayı boşaltabiliriz’ diyor.
Kıraç iki konuda daha adım atmak istiyor.
Bir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 80’lik pay için ihaleye
çıkması. Bu konuda Topbaş gerekli talimatı verdi.
İki, Frank Gehry ile projeye tekrar başlamak.
* * *
Bu noktada da hoş bir sürpriz yaşandı.
Geçen yıl kızını kaybettiği için hayata küsen dünyaca ünlü mimar Gehry Şubat
başında 12 öğrencisiyle Kıraç’ın davetlisi olarak İstanbul’a geldi.
İstanbul aşığı Gehry’e gelişmeleri duyunca çok sevinmiş. 81 yaşına basmasına
rağmen heyecanla ‘ben varım’ demiş.
Kıraç Gehry’e ‘sadece projeyi hazırlaman yetmez, senden ricam İstanbul’a
gelip Anıtlar Kurulu ve Mimarlar Odası’na yaptığımız eseri anlatman’ demiş.
Gehry ona da ‘tamam’ demiş.
Kıraç, Gehry’nin hazırlayacağı içinde çok modern bir konser
salonu ve Dram Tiyatrosu’nun yer alacağı bu esere tüm
İstanbulluların sahip çıkmasını istiyor.
Her ne kadar karısı Suna Kıraç’ın adını yaşatmak için gözünü kırpmadan
300 milyon dolar harcasa da o aslında gelecek nesillere
İstanbul’a yakışır bir sanat eseri bırakmak istiyor.
* * *
Dün arayıp ‘İnan Bey galiba bu iş bu kez olacak’ dedim.
Yatağa bağlı yaşayan Suna Kıraç’a gözleriyle iletişim kurarak tüm gelişmeleri
anlatıyormuş.
‘Kesin konuşmak için erken ama haklısın galiba olma yoluna girdi’
diyebildi...
|