Serginin ismi ‘Lütfen Arkaya Doğru İlerleyiniz’. İstanbul daha ne kadar arkaya ilerleyebilir?
Vallahi buna benim aklım dimağım yetmez.
Bir yandan da ilkokulda resim öğretmenliği yapıyorsunuz. Çocuk kafasına yakın durmanın bir sanatçıya faideleri neler?
Ne şahane insanlar onlar... Geçenlerde biri “E, artık saçlarınızı boyasanıza örtmenim. Çok beyaz, yaşlandınız” dedi. Ne dobralar! Aklımız varsa tazeliği, saflığı, masumiyeti hatırlamak için, insanlık için çocukların yanından fazla uzaklaşmamalıyız.
‘İlk kez mücadele veren mahalleli gördüm’
‘Kentsel dönüşüm’ meselesinin politik işler yapan sanatçıların dahi pek yanaşmadıkları bir konu olmasını neye bağlıyorsunuz? Fazla gündelik mi geliyor? O kadar havalı mı değil? Ne?
Başka sanatçıların yanaşamadıkları demeyelim. Belki bu meseleler onlara henüz dokunmamış, değmemiştir. Benim bu mevzulara bakmamı sağlayan Sulukule deneyimi olmuştur. Sulukule Platformu’ndan Aslı Kıyak, bir gün Hafriyat Karaköy’e geldi ve Sulukule’nin yıkılacağını anlattı. ‘Sulukule yıkılmasın ıstanbul’un neşesi kaçmasın’ festivaline gittik. ılk kez Sulukule’ye gitmiş oldum. Bu platform yıkıma karşı mahallede bir mücadele veriyordu. 2008-2009 yılları… Yıkımlar başladı, mahalle derneğinde çocuklarla resim ve karikatür atölyesi yapmaya başladım. Özellikle çocukların durumu feciydi. Mahalleye yerli yabancı sanatçılar, akademisyenler gelmişti. Üzerine yazılmış tezler, belgeseller, alternatif projeler, videolar, fotoğraflar… Mesela Su Yücel sadece kadınlarla bir proje yapmıştı. Hafriyat Karaköy’de ‘Sulukule’yi Aldılar Darbukamı Çaldılar’ sergisiyle bütün bu işleri sergilemeye çalıştık. Hem hukuki süreci hem Sulukule Platformu’nun mahalledeki mücadelesini anlatan dokümantasyon bir sergiydi. Gülsuyu- Gülensu mahallelerinde çalışan arkadaşlarım sayesinde oralara gittim. ılk kez mücadele veren mahalleli görmüş oldum. Sulukule halkından farklıydı buranın halkı. Mahallelere bakmaya böyle başladım. Bu sergi de çeşitli mahalle gezilerinde çekilen fotoğraflardan, gördüğüm manzaralardan ortaya çıktı. Santralistanbul’da ‘ıstanbul 1910-2010 Kent, Yapılı Çevre ve Mimarlık Kültürü Sergisi’ çok kafa açıcıydı. Bence bu sergi hiç kapanmamalıydı.
|