ABD Müşterek Kuvvetler Komutanlığı’nın jeopolitik ve
teknolojik değişimlerin önümüzdeki 25 yıl içinde askerlik sanatını nasıl
etkileyebileceğiyle ilgili raporunda, temiz su kaynaklarındaki kıtlığın “ırk,
kabile ve siyasi grup savaşlarına yol açabileceği” değerlendirmesine yer
veriliyor.
“Müşterek Faaliyet Ortamı 2010” başlıklı raporda, “Amerikan
silahlı kuvvetlerinin düşmanlarının yaratıcılık ve yeteneği karşısında
şaşırabileceği” ifade edilerek şöyle deniliyor: “Hedefimiz bu şaşkınlığı saf
dışı etmek değildir; bu olanaksızdır. Hedefimiz, geleceğin dikkatli bir
değerlendirmesi üzerinden, bu şaşkınlık kaçınılmaz hale geldiğinde asgari
zorlukla kendisini uyarlayabilecek bir müşterek kuvvetin özniteliklerini
belirlemektir.”
Raporda, mali darboğaz nedeniyle ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un federal
bütçeden aldığı payın yüzde 10’un altına düşebileceğine ve bunun kuvvetlerin
mevzilenişini etkileyeceğine dikkat çekiliyor. Nüfusun yaşlanması ve kültürel
ayrılıklar nedeniyle Çin’in istikrarsızlaşmasından küresel ısınmaya; Türkiye,
Mısır, Brezilya ve Vietnam gibi ülkelerin bölgesel güçlerinin yükselişinden
uzayda güç mücadelesine kadar birçok konuda öngörülerin aktarıldığı raporda,
Türkiye’nin adı, temiz su kaynağı kıtlığının artmasıyla ilgili olarak da
geçiyor. Raporda yer alan tahmine göre, kirlenme ve nüfus artışıyla birlikte,
2030 yılına yaklaşılırken dünya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturacak 3 milyar kişi
temiz su kaynağına muhtaç hale gelecek. Su tüketiminin yüzde 70’i tarımda, yüzde
20’si sanayide, yüzde 10’u ise evlerde gerçekleşirken, özellikle Yakındoğu ve
Kuzey Afrika’daki gelişmekte olan ülkelerin tarımsal üretim için harcadıkları su
miktarı bu oranın üzerinde seyredecek.
Yağışların ihtiyaca karşılık vermemesi çiftçileri yeraltı sularını kullanmaya
itecek, tükenen yeraltı sularının yenilenmesi ise yüzyıllar alacak. Eriyen
buzullardan beslenen Asya’daki büyük nehirler üzerine yapılan dev barajlar
Hindistan, Pakistan, Çin, Nepal, Tayland gibi ülkelerde tarımla geçinen yaklaşık
1 milyarlık nüfusu kıtlığa ve göçe sürüklerken, sınır çatışmalarını gündeme
getirebilecek.
Benzer bir durumun Ortadoğu’da da söz konusu olduğuna değinilen raporda şu
ifadeler yer alıyor:
“Su üzerinden savaş olasılığı önemsiz görülmemelidir. 1967’de Ürdün ve
Suriye’nin Ürdün Nehri’ne set çekme çabaları İsrail ve komşuları arasındaki 6
Gün Savaşı’nda pay sahibi olan bir nedendir. Bugün, Mezopotamya havzasının su
kaynağı olan Yukarı Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki Türk barajları Suriye ve
Irak için benzer sorunlar yaratmaktadır. Türkiye’nin doğusundaki dağlık vadileri
sulamak için suyun yönünün değiştirilmesi akan su miktarını azaltmaktadır. Yerel
bile olsalar, su kıtlığının ateşlediği anlaşmazlıklar kolayca bütün bölgeleri
istikrarsızlaştırabilir.”
Raporda, ABD su kıtlığından doğrudan etkilenmese bile, salgın hastalıkların,
silahlı grupların su kaynaklarına el koyması ile yaşanacak toplumsal kaosların,
ABD’nin gelecekteki komutanlarının göz önünde bulundurması gereken sorunlar
olabileceğinin altı çiziliyor.
|