b>Ağustos 2005'te, Kültür ve Turizm Bakanının "Yıkıp yenisini yapacağız" diyerek kent gündemine taşıdığı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) 1999 yılında 1 no'lu Koruma Kurulu tarafından tescil edilmişti. Kısa bir süre önce Bakanlık, AKM'nin depreme dayanaklı olmaması, zaten eski olan yapıda tamir ve tadilat masraflarıyla başa çıkmanın zorluğu ve hatta yapının mimari açıdan tescil niteliği taşımaması gibi gerekçelerle Koruma Kurulu'ndan tescilinin kaldırmasını talep etti ve yıkım için somut bir adım atmış oldu. Koruma Kurulu'ndan gelen açıklamalar da bu talebi karşılamaya yeşil ışık yakar bir havada olunca AKM yeniden tartışılmaya başladı. Müsaadenizle ben de bu tartışmayı bir ucundan tutuvereyim.
2010 Avrupa Kültür Başkenti olma yolundaki İstanbul'da önemli bir kültür varlığının yıkılması ihtimali bana biraz komik geliyor. AKM binasının mimari özellikleri, estetik değerleri ve Taksim Meydanı'yla kurduğu ilişki sık sık tartışılsa da, yapının kent kimliğinin bir parçası olduğunu ve fonksiyonuyla değerlendirildiğinde başka bir alternatifinin olmadığını unutmamak gerek.
AKM yıkıldığı takdirde İstanbul önemli bir simgesini kaybedecek, bununla birlikte kent kültürü de yaralanacaktır. AKM'de hayat bulan tüm sanatsal faaliyetlerin sekteye uğramadan devam edebileceği ikinci bir AKM İstanbul'da var mı? Doğrusu, yenisini yapma fikri ortaya atılırken, yıkımın hangi değerleri, hangi kişileri, neden ve nasıl etkileyeceğinin yine düşünülmediği hissine kapılıyorum.
İstanbul'da, özellikle son yıllarda olup bitenleri düşününce, kent yöneticilerine neden güvenemediğimin cevabını bulabiliyorum: Küçük kentsel sorunların çözümü adına oluşturulan büyük sorunlar, kentli yerine sermayeye hizmet eden projeler, dönüşüm-değişim gibi yakışıklı isimlerin arkasında işlenen kent suçları, başlayınca bitmek bilmeyen cadde, meydan, ulaşım düzenlemeleri...
Hepsinin sonucu olarak kafamda gelişen "şüphe" refleksiyle AKM'ye bakınca aklıma bin türlü senaryo geliyor açıkçası. Yapılan her yeni binanın İstanbul'daki sermaye egemenliğine hizmet etme eğilimi ortadayken, yeniden yapılacak bir AKM'nin bundan nasibini almayacak olması mümkün olabilir mi? Her ne kadar kültür merkezi olarak inşa edileceği söylense de, getirilmesi muhtemel bazı fonksiyonlarla yeni bir "kültür anlayışı" oluşturulabilir mi? İçinde kongre salonu, restaurant, otel vb. bulunduran bir kompleks, içinde tiyatro ve konser salonu da bulundurursa, adı yine kültür merkezi olabilir mi? Peki birileri bana bunun böyle olmayacağı garantisini verebilir mi?
Merkezi yönetim ne zaman kentlere elini atsa, altından başka şeyler çıkar oldu. Umarım bu sefer şüpheci tarafım yanılır. Ancak, açıldığı günden beri kent kültürüne hizmet eden ve fonksiyon olarak benzeri bulunmayan bir yapının henüz 40 yaşına girmeden "eski" olarak nitelendirilip gözden çıkarılması ne kadar saçmaysa, 8 yıl önce alınan "tescil" kararının kaldırılabiliyor olması da bir o kadar saçmadır.
İstanbul'un kalbi Taksim Meydanı'na Kültür Merkezi yakışır, Kongre Merkezi değil!
|