AKM’deki pek çok eşyanın arka cephedeki camlardan aşağıya atılarak kamyonlarla seyyar toplayıcılara verildiği iddia edildi. Öte yandan, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın AKM için ayırdığı 75 milyonluk bütçenin akıbeti de bilinmiyor. Cumahuriyet Gazetesi'nden Ceren Çıplak'a konuşan Sanatçılar Girişimi sözcüsü, tiyatro sanatçısı Orhan Aydın; AKM’nin kendi içinde bir zenginlik taşıdığını, sahnesindeki inen çıkan, dönen asansörleriyle, kostüm dekor ve aksesuvar depolarıyla bu ülkede hiçbir kültür merkezinde olmayan teknik donanıma sahip olduğunu belirtti.
Aydın, AKM’nin ülkemizin yüz akı bir sanat fabrikası olduğunu da vurguladı:
“AKM’nin polis karargâhına dönüştürüldüğü dönemde bir yandan da içinin boşaltıldığını; kamyonların binanın arkasına yanaştığını ve binanın bütün aksamının söküldüğünü öğrendik. Bu kamyonların AKM’nin yüreğini boşalttığını daha sonra algılayabildik. Nasıl oldu bu? Birdenbire piyasada, AKM kurulduğunda devlet tarafından oraya alınan spotları görmeye başladık. Ses, ışık masalarının satıldığını görmeye başladık. AKM içindeki sahne aksamı, perdeler... Bunlar ikinci elcilerde, hurdacılarda satılmaya başladı”.
Polis işgalinde içi boşaltıldı
Aydın, AKM’nin içinin boşaltılma süreciyle ilgili olarak da, “AKM’nin içi en çok polis işgali sırasında boşaltıldı, çünkü o zamanlar yaklaşmamıza bile izin verilmedi. Polis barikatı kuruldu ve AKM polis tarafından neredeyse bir tuvalet olarak kullanılmaya başladı. O süreçte perde gerisinde hükümetçe, AKM Müdürlüğü’nün bile haberi olmadan içi boşaltıldı” dedi.
AKM talanının küçük çaplı bir talan olmadığını savunan Aydın, şunları söyledi:
“Bu talanı kimin yaptığı, kimlerin eliyle yapıldığı da belli değil. Kültür Bakanlığı direktifi olmadan kamyonun yanaşması ve içinden bir şeyler boşaltması mümkün değil. Bu başlı başına ülkemizde kültür sanat alanındaki düşmanlığın dışavurumudur. Çağdaş ve demokratik ülkelerde bu tür malzemeler, o binanın yüreği olan malzemeler toplanır elden geçirilir, sergilenir. Ayrıca ihaleye çıkmadan nasıl veriyorlar?”
Aydın, AKM’nin bugün bu durumda olmasının sorumlularıyla igili olarak da, “AKM’nin atıl kalmasının nedeni ve sorumlusu dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, hükümet ve onun sürekli yalan söyleyen bakanlarıdır. Dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ‘Yapıyoruz, yapacağız, yaptık’ diye konuştu hep. Hiçbir zaman gerçek durumu kamuoyuyla paylaşmadılar” dedi.
Koltuklar Samsun DOB’da
Kendisini 'AKM ihanetini didikleyenlerden' biri olarak niteleyen Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı Üstün Akmen ise AKM’nin koltuklarının bir kısmının Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin (DOB) salonuna monte edildiğini, ses mikserleri, kolonları ve mikrofonların da aynı salonda kullanılmakta olduğunu söyledi. Akmen, Sanat Galerisi’nin tüm armatürleri ve kornişlerinin ise İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde olduğunu, sökülen radyatör, kazan ve benzeri hurdaların, hatta artık kalorifer yakıtının da kurulan komisyonlar nezaretinde kamyonlarla Milli Emlak’a devredildiğini belirtti.
75 milyonluk bütçe ne oldu?
Akmen, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın AKM için ayrılan 75 milyon TL’lik bütçeyi bakanlığa hangi gerekçeyle aktarmadığını da sordu ve bunun soruşturulması gerektiğini vurguladı:
“Koruma Kurulu’nun 31 Aralık 2009 tarihinde AKM’nin mevcut haliyle onarımı yolunda aldığı karara ajans tarafından neden uyulmadığı gerçeğinin altındaki nedeni kazımalı. AKM’nin onarımı için çeşitli bakanlıklar, kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü ve benzin gelirlerinden elde edilen maddi kaynakların bugüne kadar nerelere sarf edildiğini araştırmalı, bize de açıklamalı.
Kültür Bakanı dediğin kültürü, sanatı savunur! Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 65 (a) maddesi kültür ve tabiat varlıklarını tahrip edenlerle ilgili 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanmasına amir olduğuna göre, AKM’nin bu halde bırakılmasının bal gibi kültür varlığının tahrip olması anlamına geldiğini anlayıp savcılık makamına suç duyurusunda bulunmalı”.
AKM’nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu, aynı zamanda AKM için hazırlanan son tartışmalı yenileme projesinin sahibi Murat Tabanlıoğlu’nun sahibi olduğu Tabanlıoğlu Mimarlık’tan ise konuyla ilgili olarak “Tabanlıoğlu Mimarlık olarak bilgimiz yok, ama içerinin tamamen söküldüğünü duyduk” açıklaması yapıldı.
|