Tarihi Narmanlı Han’da Tabela Tepkisi
Topkapı Sarayı'nda Heyecan...
Sinan Genim’e Beyoğlu Nişanı...
‘Yeni Narmanlı’nın Mimarı Konuştu
Narmanlı Han Betona Gömüldü
İşte Narmanlı Han'ın Son Hali
Narmanlı Han'da Yıkım Başladı
Narmanlı Han'da Neler Oluyor?
"Narmanlı Hanı Üzerine Yanlışlar...
Narmanlı Han'da İnşaat Tartışmalarla...
Narmanlı Han Ne Olacak?
Koruma Kurulu'ndan Narmanlı...
Narmanlı Han'ın Akıbetini...
Narmanlı Rezidansa Direnecek
Fransa’dan Mail Attı, Narmanlı...
Ahunbay: "Narmanlı Han Başka Bir Yapıya Dönüşmüş"
Beyoğlu’nun önemli simgelerinden, tescilli Narmanlı Han’ın yeni görüntüsü herkesi şaşırttı. Konunun tarafları, yapılan 'restorasyon' konusunda hemfikir değil.
Narmanlı Han’ın son hâliyle ilgili fotoğraflar sosyal medyada günlerce konuşuldu. Mimar Sinan Genim tarafından çizilen ve Koruma Kurulu tarafından onaylanan projede gelinen nokta, konunun tarafları arasında yeni bir tartışmaya neden oldu. Peki Narmanlı Han hakkında taraflar ne diyor? Gazeteci Rıfat Doğan'ın haberine göre, Projeyi çizen Genim, yaptığı projenin arkasında ve uluslararası standartta bir iş olduğunu savunurken, yapılanın restorasyon olmadığını savunan taraf ise, özgün yapının bozulduğunu ileri sürüyor.
‘Uluslararası standartta bir iş’ “Bütün dünya bunu yapıyor, beni eleştirenler azıcık dünyada neler yapıldığına baksa yapılan işin uluslararası standartta bir iş olduğunu görülecektir.” diyerek projenin arkasında olduğunu belirten Mimar Sinan Genim şunları söyledi: “Karşı olmak için karşı olmanın herhangi bir manası yok. Benim yaptığım doğru, başka birinin yaptığı yanlış diye düşünüldüğünde problem teşkil ediyordur. Ne yapacağız olduğu gibi tutacak mıyız? Bina çökmüş içine girilemiyor. Can ve mal güvenliği açısından tehlike arz ediyordu. Ne yapacaktık bu binayı?” Narmanlı Han projesini yapmaktaki amacını, “Önemli olan bu yapının tekrar hayata kazandırılması ve tekrar kullanılır hâle getirilip insanları mutlu etmesidir. Bütün bunlar insan varsa, insana hizmet ediyorsa vardır” sözleriyle dile getiren Genim, “İnsanların içinde ısınacağı, kliması, tuvaleti de, yangın emniyeti ve sığınağı da olacak. Biz herhangi bir restorasyon yapmıyoruz. İçinde insan yaşayacak. Benim için önemli olan bu. Onların daha iyi mekanlarda yaşaması. Gerisi benim için hikâye. İnsan yoksa ne Dolmabahçe’nin ne Topkapı Sarayı’nın benim için bir önemi yok. İnsanlar gezip dolaşıyorsa, mutlu oluyorsa restorasyon ve inşaat yapılır” dedi. Kendisini eleştirenlere de “Üç beş kişinin şahsi düşünceleri, fikirleri beni ilgilendirmez. Üstelik bu yapının yeniden değerlendirilmesi de benim için bir şey ifade etmiyor” sözleriyle karşılık veren Genim şunları söyledi: “Bundan 50 veya 100 yıl sonra ‘bu yapıyı ne güzel yapmışlar, günümüze kadar getirmişler’ deniyorsa ben mutlu olurum. Pera Müzesi’ni yaptım, Maksim Müzesi, Araştırma Enstitüsü var, Galatasaray Eğitim ve Kültür Merkezi var. Bundan sonra kötü bir şey yapacak hâlim yok. Bu söylediğim insanlar modern mimariyle ilgisi olmayan, ustadan biraz onarım fikri edinen bütün bunların da projeyle yapılabileceğini sanan, insanlarla diyalogları minimum düzeyde insanlar.” Genim ayrıca, “Ben doğru yaptığıma inanıyorum. Bu konuda konuşanlar varsa yaptıklarıyla konuşsunlar” dedi. ‘Han’ın eski hâline döndürülmesi artık mümkün değil’ Bu konuda yıllardır çalışan uzman isimlerden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, ortaya çıkan yeni görüntüye bakıldığında yapılanın restorasyon olmadığını belirtti. Ahunbay, yapılanın restorasyon olması için aslına sadık kalınarak onarımının yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Narmanlı Han başka bir yapıya dönüşmüş durumda. Bu saatten sonra Han’ın eski hâline döndürülmesi mümkün değil” dedi. Beyoğlu’nda bulunan semt dernekleri adına, projeye onay veren Koruma Kurulu kararına karşı dava açan Avukat Pervin Çelik de Ahunbay ile benzer bir fikre sahip. O da yapılanın restorasyon olmadığını belirterek, “Bu yapılan işlem yıkıp yeniden yapma projesi olduğu için aslında rekonstrüksiyon” dedi. Binanın duvarlarının içinin tamamen boşaltıldığına ve yeni bir yapının yaratıldığına işaret eden Çelik, restorasyonun böyle olamayacağını, restorasyonun mevcudu onarmak, güçlendirmek ve yenilemek olduğunu kaydetti. ‘Han’ın formu ve özgün dokusu bozuldu’ Çelik, Narmanlı Han’ın içinde yeni ekler olduğuna, tavan yüksekliği 4 metreyi bulan sığınak yapıldığına ve formun değiştirildiğine, yapının özgün dokusunun bozulduğuna vurgu yaptı. Asıl sıkıntının restorasyon ve rekonstrüksiyon konusunda kesin kuralların olmamasından kaynaklandığını belirten Çelik, restorasyon ve rekonstrüksiyon projelerinin 660 sayılı ilke kararına dayanılarak yapıldığını ve bu kararların da Koruma Kurullarından geçtiğini belirtti. Mimar projesinden çok, buna izin veren Koruma Kurulu kararının eleştirilmesi gerektiğini ifade eden Çelik, Kurul’un bu projeyi restorasyon projesi olarak onaylamaması gerektiğini dile getirdi. ‘Narmanlı projesi öncesi araştırma yapılmadı’ Beyoğlu Kent Savunması’ndan Deniz Özgür de Narmanlı Han’a nasıl bakılması gerektiği konusunda şunları söyledi: “Miras dediğimiz şey sadece Narmanlı Han’ın benzersiz fil ayakları veya avlusundaki mor salkımlar değil, aynı zamanda içinde yaşanmış hayat. O hayatın, hayatların, bizim bugünkü hayatlarımıza kattıkları. Asıl korumamız gereken miras bu tarihsel, mimari, kültürel, bireysel ve toplumsal değerlerin bir araya gelmesiyle oluşan bütün.” Özgür, restorasyon projesi öncesinde bu mirasın araştırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Narmanlı Han gibi tarihi bir mekan restore edilecekse, oradaki yaşanmışlıklar, belirli dönemlerde Han’da yaşayan insanlar hakkında belki aylar süren araştırmalar, çalışmalar yapmak gerekir. Örneğin en baştan Tanpınar Merkezi ile iletişime geçip bilgileri toparlaması lazım” diyerek itirazlarını dile getirdi. Özgür, kendi taleplerine ilişkin düşüncelerini de şöyle sıraladı: “Esas olarak, bu yapının Beyoğlu Belediyesi veya İBB tarafından kamulaştırılmasını talep ettik. Çünkü İstanbul’da bu kadar tarihsel, kültürel ve toplumsal değer barındıran az bina var. Ardından ticari fonksiyonu çok sınırlı olacak şekilde içerideki küçük odaların ressamlara atölye, prova mekanı bulunmayan tiyatro gruplarına yer sağlanabilirdi. Ayrıca sahaf geleneğinin sürebileceği bir mekan burası. Bu anlamda, küçük sanat gruplarına yer ve imkân sağlayan bir kültür-sanat adası hâline gelebilirdi.” |