br />
Sarayın odaları seramik ve metal kaplarla dolu
Prof. Dr. Nejat Bilgen, höyükteki 5 kültür katmanının sonuncusu olan Erken
Tunç Çağı dönemine ait bölümün 8 metrelik bir kalınlığa sahip olduğunu
aktararak, gelecek yıl bu katmanı kazmaya devam edeceklerini anlattı.
Bu yıl yaptıkları kazıda 4300 yıl öncesine ait bir sarayın kalıntılarını gün
ışığına çıkarttıklarını vurgulayan Prof. Dr. Bilgen, sözlerine şöyle devam etti:
''Bu yıl Erken Tunç Çağı dışındaki katmanları sıyırmaya başladık. Orta Tunç
Çağı'nın mimarisi çok büyük ölçüde tamamlandı. MÖ 2000'li yılların başına ait
çok hoş bir kent ortaya çıktı. Burasının Erken Tunç Çağı'nda seramik üretim
merkezi olduğunu, kalıpla seramik üretimi yapıldığını saptadık. Höyüğün son
katmanının topografyasını anlamaya çalışırken önemli bir bulguyla karşılaştık.
Öncelikle bir mimari bulgu. İçinden çıkan buluntular ve mimari özelliklerin
detayına bakıldığında burasının bir saray olduğunu kesinlikle düşündüren ip
uçları çıktı. Höyüğün en yüksek orta kısmında olması hemen yanında geçen sene
ortaya çıkardığımız megaron denilen tapınak bulunması ve mimari biçimiyle burada
ancak bir yöneticinin oturduğunu tespit ettik. Çok odalı bu mekandaki tek bir
odada bile 135 adet seramik kap bulduk. Bir başka odanın hemen köşesinde metal
ve seramik bulgular, fayanstan üretilmiş takıları gün ışığına çıkarttık.''
Akad döneminden kalma 10 mühür bulundu
Saray yapısında Mezopotamya bölgesinin Akad dönemine ait fayanstan yapılmış
10 adet mühür bulduklarını da bildiren Prof. Dr. Bilgen, Akadlıların buraya
savaş niyetiyle değil, ticaret için geldiklerini düşündüklerini aktararak,
şunları söyledi:
''Sarayda, Akad medeniyetinden kalma fayanstan yapılmış 10 adet mühür bulduk.
Bunlar bilim dünyası için çok değerli. Fayans geleneği buraya Mezopotamya ve
Mısır'dan gelen özelliklerden biri. Batı Anadolu'da şu ana kadar bulunmuş en
önemli mühür koleksiyonu denebilir. Çünkü ön incelemelerimize göre bunlar MÖ
2300 civarlarında yapılmış ve Mezopotamya'nın Akad medeniyeti özelliklerini
taşıyan mühürler. Batı Anadolu'da böyle bir mühür koleksiyonu, böyle bir grup
bulunmadığını düşünüyoruz. Bir iki bulgu vardı ama 10 tanesi bir arada ve hepsi
de iyi kalitede, çok iyi korunmuş ve döneminin kültürünü tamamen yansıtan
mühürler.''
Buldukları eserlerin bölgenin seramik üretim potansiyeli ve teknolojik
başarısının yanı sıra uluslararası denilebilecek özellikte olduğunu anlatan
Bilgen, saray yapısının duvarlarında 10'ar santimetre kalınlıkta sıvalar
bulunmasının önemine işaret ederek, gelecek yıllarda yazılı eserler bulmayı ümit
ettiklerini sözlerine ekledi.
|