4 HES Yaraladı, Sonuncusu Öldürecek!

Sol.org.tr'den Yusuf Yavuz'un haberine göre, Antalya'nın Kumluca ilçesi Alakır Vadisi'nde yapımı planlanan 'Alakır I' ve 'Alakır II' HES projeleri için ÇED yönetmeliği gereğince 'halkın katılımı' toplantısı yapılacak. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce yapılan duyuruda, toplantının 22 Ağustos Perşembe günü Büyükalan köyünde gerçekleştirileceği belirtilirken, vadide yapımı tamamlanan dört HES'in yarattığı yıkıma dikkat çeken Alakır Nehri Kardeşliği, iki yeni projenin de yapılması durumunda Alakır'ın baştan aşağı kuruyacağını ileri sürdü.

ADO Madencilik Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan her iki HES projesi için yapılacağı duyurulan halkın katılımı toplantısının başlama saati ise 14:00 olarak açıklandı.

Dört HES yaraladı, sonuncular öldürecek!

Toplam 8 HES projesinin bulunduğu vadide, bu projelerden dördünün yapımı tamamlandı. Bakanlığın duyurusunun ardından Alakır Nehri Kardeşliği (ANK) tarafından yapılan yazılı açıklamada, yapımı tamamlanan dört HES'in yarattığı yıkımın ortada olduğuna dikkat çekilerek iki yeni HES yapılmak istenmesinin vadinin tamamen yokolması anlamına geldiği ileri sürüldü.

'Canlı yaşamı kalmayacak'

Söz konusu iki HES projesinin biyolojik çeşitliliğin en yoğun olduğu, vadinin el değmemiş temiz su kaynaklarının bulunduğu en üst kotlarda yapılmak istendiğine işaret edilen açıklamada, "bu HES'lerin de yapılması durumunda senelerdir uğruna mücadele verdiğimiz hiçbir doğa parçası, canlı yaşamı kalmayacaktır. Alakır Vadisi baştan aşağıya kuruyacaktır" görüşüne yer verildi.

Kamuoyunu Alakır'daki tüm canlılara destek vermeye çağıran açıklamada ayrıca 'soykırım planları' olarak nitelenen HES'lerin durdurulması istendi.

'Halkın yaşama hakkını yok saymak mümkün değildir'

Bir bölümünde sulu tarım ve meyve üretimi de yapılan Alakır Vadisi'ndeki HES projelerine ilişkin bir rapor yayınlayan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı'ndan Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı, kitap olarak da yayınlanan kapsamlı raporunda, HES girişimlerinde kullanılan planlama ve uygulamaların, bir su kaynağının devamlılığını sağlayıcı ve koruyucu olmadığını belirterek, "o su ekosisteminde yaşayan canlılar ile suyu kullanan insanlarımızı yok edici nitelikte bir soykırımdır. Burada doğal ekosistemleri korunması, ormanların tahribi ve dere yatağının yok edilmesi gibi telâfisi mümkün olmayan zararların yanında, oradaki halkın varlığının devam ettirilmesi açısından da 'üstün kamu yararı' söz konusu olur. Bütün bu zarar verici girişimleri kanunlar ile yönetmelikler çerçevesinde değerlendirip, halkı ve halkın yaşama hakkını yok saymak mümkün değildir" ifadelerine yer vermişti.