Kılıçdaroğlu'nun İstanbul Projeleri
Topbaş'la İlgili Dosyaları...
CHP'nin İstanbul Adayı Kılıçdaroğlu
CHP'de 40 İlin Adayı Tamam
150 Milyar Dolar Nereye Gitti?
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak yeni dosyalarla geliyor Kemal Kılıçdaroğlu. Hamasetle her projeyi kötülemeden, tek tek hesap sormaya hazır. Bu kez hedefi, AKP’nin İstanbul Belediyesi’ndeki icraatları... Sorduğu soru ise çok net: "Erdoğan’ın belediye başkanlığından bu yana 15 yıl geçti. Bu sürede tam 150 milyar dolar
/FONT> Sizce hepsini kent için harcamamışlar mıdır? Hayır, tamamını harcadılar. Ama birileri köşeyi döndü, birileri varlıklı oldu... Bunlar mı var yeni dosyada? Bunların hepsi sorulacak. Yani sonuçta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi meydanda. Bütçeyi alt alta topladığınızda bu rakam çıkıyor zaten. Bizim de dönüp Sayın Başkan’a sormamız lazım; "Hangi sorun çözüldü İstanbul’da? Kim zengin edildi, kim varsıl kılındı bu süreç içinde?" İyi ama doğru işler yapıldığını düşünen İstanbullu da çok... Bakın, duran saat bile 24 saatte iki kez doğruyu gösterir. Ben yapılan herşeyin yanlış olduğunu söylemiyorum. Yapılan iyi şeyler yok mu, var tabii. Ama yapılan şeylerin maliyetini de bilmek zorundayım. Kimlere para kazandırıldığını bilmek zorundayım. Eğer ben bir yere taksiyle gideceksem, taksimetre çalışıyorsa ve taksimetrenin bedelini ödüyorsam hiçbir sorun yok. Ama taksimetre çalıştığı halde onun beş katı para ödüyorsam o zaman orada bir sorun var demektir. Bizim üzerinde durduğumuz nokta bu. Yani ben taksiye taksimetrenin yazdığı kadar para ödemek isterim, beş katı değil... Bakın, 15 yıl geçmiş aradan kentin hâlâ 100 binlik imar planı yok. Siz kenti imarsız yönetiyorsunuz. Yani dilediğiniz gibi yönetiyorsunuz. Böyle bir şey olmaz! O yüzden İstanbul betona teslim oldu. Biz söz veriyoruz, en geç bir yıl içinde İstanbul’un imar planını yapacağız. Onbeş yılda çözülemeyeni bir yılda çözmeyi taahhüt ediyoruz. Çünkü biz İstanbullu’ya yasalara uygun hizmet vereceğiz. İstanbul’un kaynaklarını İstanbullu için harcayacağız. Bunun için de asla ve asla rantiyenin peşinde koşan bir belediyecilik anlayışı olmayacak. Bir yerde gelir varsa, o geliri belediye alıyorsa, o gelir İstanbullular için harcanacak. Ben Kadir Topbaş için şunu söylemiştim; dünyanın hiçbir beldesinde 48 saat içinde gözü doymamış bir işadamına 11 trilyonluk bir rant sağlanamaz. Sağlanırsa o belediye başkanının o koltukta oturmaması lazım. Şaban Dişli’yi mi kastediyorsunuz? Evet. Şaban Dişli olayı için, "Her şey yasalara uygun" diyor Kadir Topbaş. Hayır, hiçbir şey yasalara uygun değil! Her şeyden önce kamu vicdanına aykırı. Hangi kamu vicdanı 11 trilyonluk rantın bir işadamına verilmesini kabul eder? Şaban Dişli, "Bu hesabı Alman usulü herkes ödeyecek" demişti ama kimse ödemedi galiba? Evet, kimse ödemedi. Olan bir kişiye oldu. Sayın Kadir Topbaş koltuğunda oturuyor. Halbuki o koltuğu bırakması lazım. Şaban Dişli için bürokratları uyarıyorlar Topbaş’ı, "Bu yanlıştır" diye... Buna rağmen yapıyor. Sayın Topbaş diyor ki, "Belediye Meclis kararı böyle çıktı... Bürokratların kararı önemli değil, Meclis’in kararı önemli." O zaman bürokrasiyi tamamen tasfiye edin, gitsin. Olur mu? Sayın Kadir Topbaş, belediyeyi yönetmeyi bilmiyor. Çıkar çevrelerinin tutsağı olmuş, kendi yandaşlarına rant sağlıyor. İstanbul halkına hizmet vermiyor, onlara hizmet veriyor. Bunun belgelerini koyacağız ortaya. Topbaş dün demiş ki, "Elinde belgeler varsa gidip savcıya versin." Önce sen hesabını ver! Savcı harekete geçer, geçmez o ayrı bir şey. Ben sokaktaki sade yurttaş adına hesap soracağım Kadir Topbaş’tan. Ben İstanbul’un simitçisi, çaycısı, sanayicisi, ev kadını için hesap soracağım. Bu insanlar İstanbul’da yaşıyorlar ve hiçbiri köşeyi dönemedi. Başka Şaban Dişli’ler var mıdır? Bunlar üzerinde çalışıyor musunuz? Var tabii, çok! Bütün sorun olayları belgelemekte. "Belgelenmeden asla" diyorsunuz yani? Belgelemeden açıklamayacağız, evet. Ama belgeledikleriniz var sanırım, metrobüs gibi... Evet. İlk kez sizin aracılığınızla sordum, bakalım Kadir Topbaş nasıl yanıt verecek. Bir de biliyorsunuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi verdiği öğrenci burslarını iptal etti. Anayasa Mahkemesi’nin, "Belediyeler burs veremez" kararına dayanarak. Ama bu kararın gerekçesi Resmi Gazete’de yayınlanmadı. Bu karar yayınlanmadığı sürece yürürlüğe konulamaz. Ama kendisi öğrencilerin bursunu kesti, karar çıktı diye. CHP’li Belediyeler burs vermeye devam ediyor. Niçin öğrencilerin bursunu kesti? Bunu da çıkıp anlatması lazım. Niye kesmiş olabilir? Belediyenin açıklarını öğrencilerin bursunu keserek kapatmak istiyor da ondan. Kaç öğrenci vardır böyle? Binlerce öğrenci var. Yazık günah değil mi o öğrencilere! Siz öğrencilerin bursunu kesiyorsunuz, ama CHP’li belediyeler kesmiyor. Tekrarlıyorum, çünkü açıkları var. Bir avuç kişinin çıkarlarını korudukları için açıkları var. Maalesef bu böyle. Bana bir İstanbullu çıksın, "İstanbul’un rantından ben şu geliri elde ettim" desin ya da "İstanbul’un rantı benim şu sorunumu çözdü" desin. Yok öyle bir şey. Aslında İstanbullular şunu unutmasınlar; kendilerine dağıtılan kömür ve yiyecek zaten onlardan alınan vergilerle dağıtılıyor. Onlara kömür–erzak dağıtıyorlar, kendileri han-hamam sahibi oluyor. Zaten üzerinde durduğumuz nokta o. Yaratılan gelir eşit bölüşülmüyor; kardeşçe bölüşülmüyor bu ülkede. Bana bir kilo makarna düşüyor, ona bir han düşüyor. Neden böyle olsun? Bana gelince, din-iman-müslümanlık, kendisine gelince han-hamam-köprü. Olmaz böyle! Buna isyan ediyorum ben. Topbaş’a da düello teklif etmeyi düşünüyor musunuz? Ben hiç kimseye düello teklif etmedim. Onlar tartışmaya beni zorla davet ettiler, "Gel, gel!" diye. Hatta işte Melih Gökçek, "Billboard’lar hazırlayacağım. Kılıçdaroğlu kaçıyor diyeceğim" dedi. Ben de o zaman "Madem öyle, oturalım, tartışalım" dedim. Sayın Kadir Topbaş da isterse, gelsin istediği yerde tartışalım. Peki, Erdoğan, "Üç yıl üst üste belediye başkanlığı yapılsın istemiyoruz" dedi, ama sonra Melih Gökçek’i yine aday gösterdi. Sizce niye? Onun yanıtını Sayın Erdoğan verecek. Hangi gerekçelerle Melih Gökçek’i tekrar aday yaptığını o açıklayacak tabii. Belki Gökçek’in elinde de dosyalar vardır, AKP’ye karşı! Kimbilir... |