İNŞAAT MALZEMELERİ SANAYİSİ › Demir-Çelik
|
163
Sektörün Gelişimi, Rekabet Gücü ve Piyasadaki
konumu
Türk çelik sektörü, dünyadaki en dinamik ve rekabetçi sek-
törler arasında yer almaktadır. Devletten hiçbir destek alma-
dan yatırımlarını sürdürebilmesi ve her yıl dünyanın 180 ülkesi-
ne ihracat yapabiliyor olması, sektörün rekabetçi yapısını ortaya
koymaktadır. Ancak son yıllarda, özellikle dünya genelinde ar-
tan kapasite fazlalığı, başta Çin olmak üzere, dampingli ve dev-
let destekli çelik ürünleri ihracatındaki artış, hem Türkiye pazarını
hem de Türkiye’nin ihraç pazarlarını tahrip ederek, çelik sektörü-
nü olumsuz yönde etkilemiştir. Devletten yardım almayan çelik
sektörü, iç piyasa ve ihraç pazarlarında, devlet destekli ve dam-
pingli çelik ürünleri ile rekabet etmek durumunda kalmıştır. Bu
da son 3 yıldan bu yana sektörün üretim ve ihracatının gerileme-
si sonucunu doğurmuştur. Çelik ithalatının hızla artış göstermesi
nedeniyle kapasitesinin yaklaşık 19 milyon ton civarındaki kısmı-
nı kullanamayan Türkiye, çelik ürünlerinde net ithalatçı pozisyo-
nuna geçmiştir. 2016 yılında yaklaşık 18 milyon ton çelik ithal et-
mesi beklenen Türkiye’nin 19 milyon ton civarındaki kapasitesi de
atıl durumda bulunmaktadır. Türk çelik sektörü, dünyanın en faz-
la çelik ithal eden bölgelerine yakınlığından, yüksek üretim tek-
nolojisinden, bilgi ve tecrübe birikiminden, kaliteli üretiminden
kaynaklanan avantajlarına rağmen, dünya genelinde artan dam-
pingli ihracat karşısında zorlanmaktadır.
Çelik sektörü, her yıl yaklaşık 180 ülkeye gerçekleştirdiği, kat-
ma değeri giderek artan ihracatı ile dünya piyasalarında önemli
oyuncu konumunu sürdürmektedir. Dünya çelik üretiminin yakla-
şık %1,9 oranındaki bölümünü gerçekleştiren Türkiye, Ortadoğu
ve Körfez ülkelerinin, çelik ürünlerinde en büyük çelik tedarikçi-
lerinden birisi konumunda bulunmaktadır. Ancak son 3 yıl içeri-
sinde Türkiye’nin bu konumu Çin ve BDT ülkelerinin dampingli ve
teşvikli ihracatı ile sarsılmaya başlamıştır.
Dünya Çelik Derneği (Worldsteel) verilerine göre, 2015 yılı
itibarıyla Türkiye;
• Dünyanın en büyük 9. çelik üreticisi
• Dünyanın en büyük 8. çelik tüketicisi
• Dünyanın en büyük 9. çelik ihracatçısı
• Dünyanın en büyük 5. çelik ithalatçısı
• Dünyanın en büyük 14. net çelik ithalatçısı
konumunda bulunmaktadır. Söz konusu sıralama, sektörün dün-
ya çelik sektöründe ve piyasalarında yıllarca süren gayretlerle
elde ettiği konumunu kaybetmeye başladığını göstermektedir.
Yıllardır dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı ve Çin’den
sonra dünyanın ikinci en büyük uzun ürün ihracatçısı olması ile
övünülen çelik sektörü, haksız rekabet koşullarının yarattığı
olumsuzluklar nedeniyle 3 yıldan bu yana üretim ve ihracatında
kayıplar yaşamaktadır.
2016 Yılı Gelişmeleri
2016 yılında Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatı miktar olarak
% 0,8 artarak 16,9 milyon ton olarak gerçekleşmiş, değer açısın-
dan fiyatlar genel seviyesindeki gerileme nedeniyle 11,7 milyar
USD'den 10,8 milyar USD'ye % 8 oranında düşmüştür. 2012-2016
döneminde %16,6 oranında gerileyen Türkiye’nin çelik ürünleri ih-
racatının, 2017 yılından itibaren yeniden yükselme eğilimine gire-
ceği değerlendirilmektedir.
İhracattaki azalmanın durmuş ve ithalatın gerilemeye başla-
mış olması nedeniyle son 3 yıldan bu yana düşüş gösteren çelik
ürünleri ihracatının ithalatı karşılama oranı, 2016 yılında % 95’ten
% 99’a yükselmiştir. 2017 yılında, sektörün ihracatının yeniden ar-
tış eğilimine gireceği, çelik ürünleri ithalatının ve iç tüketimde it-
hal ürünlerin payının azalacağı tahmin edilmektedir.
Özellikle yassı çelik ürünlerinde, tamamen özel sektör tara-
fından ve hiçbir devlet yardımından yararlanılmadan yapılan ya-
tırımlarla, kapasite son 10 yılda 3 milyon tondan 19 milyon tona
yükselmiştir. Ancak sektörün yassı çelik üretim kapasitesinin yur-
tiçi ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek seviyelere ulaşmış olma-
sına rağmen, 2016 yılında kapasite kullanım oranı % 54 seviye-
sinde kalmış, 8 milyon ton civarında kapasite kullanılamamıştır.
Ağırlık Çin, Rusya ve Ukrayna’dan yapılan ithalata ait olmak üze-
re, 9 milyon ton civarında rekor seviyelerde ithalat yapılmıştır.
Artan dampingli ve devlet destekli çelik ithalatı, Türk çelik sek-
törünün üretim ve ihracatını baskı altında tutmuş ve karşı karşı-
ya kaldığı haksız rekabetten zarar görmesine neden olmuştur.
Türkiye’nin piyasasını korumakta geç kalması, dünyada ken-
dine pazar bulmakta zorlanan dampingli ürünlerin, korunmasız
kalan en büyük pazarlardan birisi olan Türkiye piyasasına yönel-
mesi sonucunu doğurmaktadır. 2016 yılında rekor seviyelere ula-
şan yassı ürün ithalatındaki artışın, 8 milyon tona yaklaşan atıl
kapasiteye rağmen devam etmesi bu durumu teyit etmektedir.
Dampingli ve devlet destekli çelik ithalatına kapatılan her pa-
zar, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ithalat tehdidinin boyutunun
büyümesine neden olmaktadır. Özellikle iç piyasalarındaki tüke-
tim düşüşü nedeniyle çok yönlü devlet desteklerinden yararla-
nan Çinli ve Rus üreticiler, maliyet kaygısı gözetmeksizin, büyük
zararlar pahasına, son derece düşük fiyatlarla ihraç piyasaların-
daki faaliyetlerini arttırmaktadır. Dünya çelik üretiminin yarısını
gerçekleştiren ve dünyaya Türkiye’nin toplam çelik üretiminin
4 misli civarında çelik ihraç eden Çin’in, maliyetlerin altında sey-
reden satış politikaları, dünya genelinde fiyat seviyelerini aşağı
çekmekte ve devlet yardımından yararlanamayan Türkiye gibi pa-
zarlardaki üreticileri tahrip etmektedir.
Büyük bir çelik üreticisi ve ithalatçısı olan ABD’nin söz konu-
su dampingli ve teşvikli çelik ürünleri ithalatına karşı % 520’lere
varan ilave vergiler uygulamaya başlaması, Kanada, AB, Meksi-
ka, Brezilya, Hindistan, Vietnam, Pakistan ve Mısır gibi çelik it-
hal eden çok sayıda ülkenin kendi sanayilerini korumak amacıyla
hızla önlem almaları, buna karşılık Türkiye’nin bu konuda yavaş