Tarih Betonun Altında
İzmir’in eski fotoğraflarında kalan Alsancak’taki sakız tipi evleri, Karşıyaka’daki büyük bahçeler içindeki konakları, İzmir’in çok kültürlülüğünü yansıtan mahalleleri, yaşam tarzını gösteren yapıları ara ki bulasın...
Yabancı bir ülkede bir kente gittiğinizde bazı yapıların çok uzun süredir
orada olduğunu gösteren fotoğraflarını görürsünüz. Bir cafenin yüz yıl önceki
fotoğrafı asılıdır mesela duvarında; o dönemin giysileriyle insanlarını, kadınlı
erkekli orada otururken gösterir. Bir yapının yüz yıldır hem de aynı isimde bir
cafe olarak orada durmasına şaşar kalırsınız. Benim Avrupa kentlerinin en çok
gıpta ettiğim yanlarından biridir bu, diğer özelliklerinin yanı sıra. Bütün
kıtayı yerle bir eden 2. Dünya Savaşı’nın ardından yıkıntı halindeki Avrupa
kentleri tekrar hem de aynı yapıları aynı halleriyle ayağa diken genel bir
restorasyonla tıpkı eskiden oldukları gibi dururlar. |
-
Asuman hanım tebrik ederim.Gerçekten çok güzel ifade etmişsiniz.Yaşam mekanlarının değeri o yerlerde daha önce yaşamış olanlara gösterilen saygıyla doğru orantılı olarak artar ya da azalır.Çokkültürlülük bu toprakların yakın tarihinin en temel özelliği idi.İzmir de bu kozmopolit yapının şehircilik ve insan bileşimi açısından en güzel örneklerini içinde barındıran yerlerdendi.Sonra ne oldu da ''beş bin yıllık tarihi ile övündüğümüz İzmir'' bu günkü pasif ve kişiliksiz şekline büründü? Bunun temelinde ''bizden olmayana'' duyulan ilkel, saygısız,özünde ırkçılıktan beslenen bir kültürel mantalite vardır.Osmanlı geçmiş uygarlıkları hemen hemen hiç dikkate almadı desek yanlış olmaz. Cumhuriyet dönemi ise başlangıçta gerçekçi olan kaygıların zamanla egemenlerin iktidar mücadelesinin en önemli aracı haline getirilmesi ile ırkçılığını anlayamayacak kadar içselleştirmiş bir toplum yarattı.Bu paranoyak yapı çeşitli tabularla sağcı-solcu,inanan-inanmayan demeden herkesi sardı.Böylelikle bizden farklı olana saygı duymamıza gerek kalmadı. Aksine nefret etmemiz beklendi.O halde eski kültürlerin kalıntıları bizim için turiste parayla gösterilecek bir taş parçasından öte ne anlama gelirdi ki.İşte kültürel yozlaşma böyle bir şeydir.Bunun peşinden gelecek olan ve hatta çoktan gelip yerleşmiş olan da doğallıkla parası olanın haklı olacağı; daha fenası bunun da toplum tarafından kabul göreceği bir yapıdır. YANITLA
-
Resimdeki üç yapıdan en soldaki Yaşar ailesinin. Şimdi müze olarak Holdingin korumasında. Ortadaki eski dilsiz okulu idi. Yıkıldı yerine Karşıyakanın siluetini bozan apartman kulesi dikildi. Sağdakine gelince, Yunan işgalinde Kral Konstantin birinci balkonlu katta oturmuş. Fare ısırdığı için başka yere taşınmış. Alt kata gelince, İşgalin ertesinde Atatürk İzmire gelince ikamet için götürdükleri ve merdivenlerine Yunan bayrağı serdikleri ve "düşman da olsa bir ulusun bayrağı çiğnenmez" diyerek kaldırttığı ev. Sonra ısrar üzerine Uşaklıgil ailesinin evine konuk gidiyor. Biz 1942-46 arasında Konstantinin kaldığı balkonlu katta oturduk. Alt katta levanten Galiçi ailesi oturuyordu. Savaş süresince bizim balkonda Yaşarlar, Bezmenler daha başka tanıdıklar mum ışığında rakı içer, yemek yer önce Alman sonra da Müttefik uçaklarını ışıldaklarla izlenmelerine bakardık. Bizim binayı da yıkarak enine uzayan çirkin bir apartman yaptılar. Bir Allahın kulu çıkıp "bu binanın tarihi değeri var" demedi. Bunu yapanlar Karadenizli yap-satçılar değil, bizzat İzmirlilerdi. Şimdi İzmirliler yakınmasın. Bu vefasızlığı İzmirliler de yaptıktan sonra söylenecek başka söz kalmıyor. Aytaç Manço Y.Mimar GSA YANITLA
-
Yazınız, çok vurgulayıcı ve anlamlı ifadeler içeriyor. Çok etkilendim. Tebrik ederim. YANITLA
-
beş bin yıllık tarihi özümseyememiş,o tarihin reddedilmesi devlet politikası olarak benimsetilmiş bir toplum için ne söylemek gerekir?bilemiyorum.. YANITLA
-
TEK KELİMEYLE ŞAHANE, İÇİMDEN GEÇENLERİN AYNISINI YAZMIŞSINIZ YANITLA