Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Nesrin Algan: “Temel Hedef Sürdürülebilir Büyüme, Çevre ise Bir Altyapı Sorunu Olarak Görülüyor”

AKP’nin 12 Haziran seçimlerinin ardından kurduğu 61. hükümette yeni bakanlıklar oluşturulurken en yaratıcı(!) değişiklikler Çevre Bakanlığı çevresinde yapılmış gibi görünüyor.

yapi.com.tr
Nesrin Algan: “Temel Hedef Sürdürülebilir Büyüme, Çevre ise Bir Altyapı Sorunu Olarak Görülüyor”

strong>Mevcut hükümette Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kurulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Şehircilik politikaları genellikle İstanbul’un kuzeyinde yeni kentler kurma kararında olduğu gibi çevre koruma anlayışıyla çelişiyor. Bu karar Çevre Bakanlığı’nın işlevini tamamen ortadan kaldırmak olarak görülebilir mi?

Çevre ve Orman Bakanlığının aynı siyasi irade tarafından sadece bir ay içerisinde önce Çevre Orman ve Şehircilik Bakanlığı olarak değiştirilmesi, sonra da “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı” ile “Orman ve Su İşleri Bakanlığı” olarak parçalanması, üzerinde dikkatle durulması gereken bir husus. Esasında 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planı’na bakıldığında, bu yeni yapılanmanın beklenen bir durum olduğu söylenebilir. 9.Plan stratejisi, 5 temel eksen üzerine kurulmuş olup, çevre, Rekabet Gücünün Artırılması başlığı altında ve “çevrenin korunması ve kentsel altyapının geliştirilmesi” olarak yer almaktadır. 9. Plan temel hedef olarak, “sürdürülebilir büyüme”yi amaçlıyor. Çevrenin korunmasını ise, “uzun vadede rekabet gücünü artırıcı” bir araç olarak görüyor. Bu alanda da çevresel önceliklerini, altyapı yatırımlarının tamamlanması, biyolojik çeşitliliğe ve genetik kaynaklara ekonomik değer kazandırılması olarak belirlemiş durumda.

Öte yandan Türkiye’de kentler, finansallaşma, rant ve spekülasyon alanı olarak hızlı biçimde dönüştürülüyor. Ülkede ekonomik büyümenin merkezinde üretim değil, tüketim ve kentsel yatırım yer aldığı için, (üstelik bütün bu yatırımlar borçlanarak gerçekleştirilmektedir), çevreyi bir altyapı sorunu olarak görmek ve bu dönüşümün bir aracı haline getirmek bu politikalar bakımından “normal”! Dolayısıyla çevre şimdi de borçlanarak gerçekleştirilecek yeni kentsel mekânlar ve altyapı için kullanılacak. Yani bu bakış açısıyla çevre koruma anlayışı, kentsel altyapı faaliyetleri ile atık su, kanalizasyon, çöp sorunlarının noktasal olarak çözümüne indirgenmiş oldu.

Bilimsel gerçeklere uygun olarak çevrenin ekosistemlerin bütünlüğünü gözeten, doğal ve yapay tüm ekolojik, kültürel ve tarihi değerlerin tamamı olarak ele alınması halinde, mevcut kurumsal yapılanma ve politikalar ile bu değerleri korumak elbette mümkün olamaz. Suyu topraktan, ormanı iklimden, biyolojik çeşitliği çevresel etki değerlendirmesinden ayırıp, farklı kurumların sorumluluğuna vermek, ülkede çevre konusunda kurumlar arasında var olan yetki karmaşasını daha da artırır. Ancak vurgulamaya çalıştığım gibi bu yaklaşım, benimsenen ekonomi politikaları bakımından yadırganacak bir durum da değil. Örneğin, ilgili siyasi otoritelerin belirttiğine göre, artık “su akıp Türk bakmayacak”!

Yani, su kaynakları altyapı yatırım hedeflerinden olan enerji arzı için en uygun mallar olarak piyasada işlem görecek. Eğer suyu bizatihi bir çevresel değeri olan, insan dahil tüm canlılar ve cansızlar için vazgeçilmez yaşamsal bir varlık olarak kabul eden politika anlayışı ile hareket edilirse, elbette suyun piyasalaştırılmasına yol açacak işlemlerin benimsenmesi mümkün değil. Ancak, su gibi tüm çevresel varlıklar, sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına yarayan mallar olarak görüldüğü müddetçe, adı ve statüsü ne olursa olsun, oluşturulacak kurumlar bu malın piyasaya kazandırılması işlevine hizmet eder.

Meclis’teki Çevre Komisyonu’nun çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bakanlıkla karşılaştırıldığında daha fazla denetim işlevi görmesi gereken bu komisyon işlevini yerine getirebiliyor mu?

TBMM Çevre Komisyonu’nun denetimden daha çok yasama faaliyetine ağırlık verdiği düşüncesindeyim. Bu çalışmalarda Bakanlık ile kıyaslandığında Komisyon’un katılımcılığa görece daha fazla önem verdiğini izliyorum. Ancak Komisyonun, ÇED, madencilik, 2B benzeri birçok konuda yapılan yasal değişikliklerle çevresel tahribata yol açılmasını önlemede çok etkisiz kaldığı görüşündeyim.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4  |   5
http://www.yapi.com.tr/haberler/nesrin-algan-temel-hedef-surdurulebilir-buyume-cevre-ise-bir-altyapi-sorunu-olarak-goruluyor_88348.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!