Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

En Temel Sıkıntılardan Biri 'Mülkiyet'




TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Sekreteri Akif Burak Atlar ile İstanbul özelinde enformel yerleşimler ve kentsel dönüşüm süreci üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

Özellikle İstanbul’daki kentsel dönüşüm örnekleri ele alındığında en temel sıkıntının 'mülkiyet' olduğunu belirten Atlar, halihazırda 'kentsel dönüşüm' adı altında yapılan uygulamaların sorunlu, dönüşüme ihtiyaç duyan doku üzerinde yaşayanları kapsamamasının en büyük problemlerden biri olduğunu ifade ediyor. "Alınan kararlara ve uygulamalara baktığımız zaman söz konusu alanlarda sosyal dokunun çok da önemsenmediğini görüyoruz" diyen Atlar, bu uygulamaların beraberinde mağduriyeti de getirdiğini aktarıyor.

"Kentsel Dönüşüm sürecine 'kiracıların' dahil edilememesi, söz konusu kesimin yaşamakta olduğu mekandan taşınmak durumunda kalmasıyla, yani yer değiştirme baskısı oluşumuyla sonlanıyor" diyor Atlar ve şimdiye kadar gerçekleştirilen dönüşüm ve yenileme projelerinin çok büyük sıkıntılar yarattığını ifade ediyor. Bu bağlamda Küçükçekmece ve Sulukule örneklerine değinen Atlar, Tarlabaşı'nda da benzer sıkıntıların yaşanmakta olduğunu ve ilerleyen süreçte yaşanacağını anlatıyor.

Atlar, söz konusu alanlardan farklı olarak, mülkiyet dokusa bağlı olarak daha farklı bir dönüşüm modeli uygulanan 'Fikirtepe' örneğine de değiniyor. Fikirtepe'de plan notları ile uygulamaya geçecek bir dönüşüm modelinin benimsendiğini ifade eden Atlar, plan notlarında yer alan emsal kararları ile bölgenin nüfusunun 4-5 katına çıkabileceğini ifade ediyor ve Fikirtepe’de uygulanacak olan modelin bir emlak fırsatı şeklinde lanse edilerek Fikirtepelilerin ikna edildiğini, ancak süreç içinde çok sayıda mağduriyetin yaşanabileceğini belirtiyor. Fikirtepe'nin daha sağlıklı bir yapılanmaya ihtiyacı olduğunu ancak uygulamanın bu şekilde yapılmasının sorun teşkil edeceğini anlatan Atlar, "Fikirtepe’deki dönüşüm modelinin benimsenmesi ve önümüzdeki süreçte diğer dönüşüm alanlarına uygulanması kentsel problemleri de beraberinde getirebilir" diyor. İstanbul’da dönüşüm bekleyen birçok alanının mevcut olduğunu ifade eden Atlar, benzer dönüşüm modellerinin yakın dönemde uygulanmaya başlayabileceğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

"Bir yaşam alanının ihtiyaç duyduğu ulaşım çözümleri, eğitim, sağlık ve yeşil alan gibi sosyal donatı alanlarının plana yansımadan alandaki yoğunluğu 4-5 katına çıkaracak dönüşüm uygulamaları sağlıksız çevrelerin, yaşam alanlarının ortaya çıkmasına neden olacaktır".

Gecekondu bölgesi olarak ilan edilen alanlarda gerçekleştirilen TOKİ uygulamalarına da değinen Atlar, TOKİ'nin daha çok bir müteahhit firma gibi çalışmakta olduğunu ve TOKİ'nin daha çok ev sahibi olma üzerinden politika geliştirdiğini anlatıyor. Avrupa’daki sosyal konut örneklerinde ise kiracılık sisteminin de mevcut olduğunu belirtiyor. Atlar, şöyle devam ediyor:

"Avrupa'da sosyal konut uygulaması kapsamında; sosyal konutta yaşayan birey, yaşamakta olduğu birimin sahibi olmak zorunda değildir. TOKİ de bu tip bir prensip ile çalışabilir. Uygun fiyata bir kira bedeli belirleyip gerçekten ihtiyacı olan kişilere kiralayabilir ancak TOKİ daha çok 'ev sahibi olmak' üzerinden bir politika geliştirdiği için uzun vadeli bir ödeme planıyla insanlara ev vaat ediyor. Burada yaşanan sorun; mevcut yerleşim yerlerinden kopan kişilerin kendi ekonomik döngülerini de kaybediyor olmaları… Böyle bir durumda söz konusu kişiler uzun vadedeki meblağları ödeme konusunda sıkıntı yaşayabiliyorlar. TOKİ'nin uygulamakta olduğu modelin biraz daha sosyo-ekonomik açıdan yeniden ele alınması gerekiyor".

Söyleşinin ilerleyen kısmında İstanbul özelinde birçok defa uygulanan imar aflarına değinen Atlar, Türkiye'de daha önce imar afları aracılığıyla enformel durumun resmileşmesi ve mülkiyet sorununun çözülmesi yoluna gidildiğini ancak özellikle seçim dönemlerinde alınan söz konusu kararların bu denli sağlıksız bir büyümeye neden olduğunu aktarıyor. İmar aflarıyla birlikte enformel alanların yasallaşması sürecini zaten tecrübe edilmiş olduğunu söyleyen Atlar, "ama belli bir vizyon dahilinde ve bir planlama yaklaşımıyla yapılmadı" diyor.

Bir de son dönemde kent merkezinin değer kazanmasına bağlı olarak gelişen kentsel dönüşüm ve yenileme projelerine yer veriyor: Tarlabaşı, Fener-Balat örneklerinde olduğu gibi. "(Beyoğlu bölgesini ele alacak olursak) özellikle 1980'lerde bakımsızlığa terk edilmiş bir alandı, ancak 1990’larda söz konusu alanların kullanıcı profili değişmeye başladı ve zaman içerisinde bu alanlar değer kazandı. Tarlabaşı bunlardan biri. Bir de böyle bir baskı oluşuyor. Tarlabaşı'nda da mülkiyet problemleri mevcut, orada da dışlanacak, 'yerinden edilecek' olan semt sakinleri var ve aslında bir yandan da bu insanlar oradaki ekonomik döngünün parçaları" diyen Atlar, bu tip bir modeller herhangi bir problemin çözülmediğini, mekanı kullanıcısından arındırıp yeni bir kullanıcı profiline hazırlamanın ve bunu yaparken de 'dönüşüm'ü bir araç olarak kullanmanın doğru olmadığını vurgulayarak sözlerini tamamlıyor.


http://www.yapi.com.tr/haberler/en-temel-sikintilardan-biri-mulkiyet_96708.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!