Gıdamızın Bozulan Kimyası Karikatür Yarışması
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi tarafından iki yılda bir düzenlenen geleneksel karikatür yarışması bu sene TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları İstanbul Şubeleri’nin ortaklığında düzenlenmektedir. Yarışmaya katılım için son tarih 23 Eylül.
Yarışma Duyuruları
Gıdamızın Bozulan Kimyası Karikatür YarışmasıİLK BAŞVURU TARİHİ | 23 Eylül 2019 |
DÜZENLEYEN | TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları İstanbul Şubeleri |
WEB ADRESİ | http://www.kmo.org.tr/index.php |
+ Ajandama Ekle |
Bu yılki konusu “Gıdamızın Bozulan Kimyası” olan karikatür yarışması TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin 2013 yılında düzenlemeye başladığı karikatür yarışmalarının dördüncüsüdür. Her yarışmada konu ile ilgili emek ve meslek örgütleri ile birlikte düzenlemesi gerçekleştirilmektedir. Bu sene TMMOB’ye bağlı Kimya, Gıda ve Ziraat Mühendisleri odalarının İstanbul şubeleri birlikte karikatür yarışmasını düzenlemektedir. Yarışma duyuru metni "TMMOB’ye bağlı odalar olarak bilimi, mesleğimizi doğanın, halkın yararına kullanıyor, toplumu bilgilendirmek için, doğru bilgiyi ulaştırmak için emek veriyoruz. Meslek alanımız üzerinden güncel problemlere çözümler önerirken, bunu sanatla birleştirmenin etkisinin daha kalıcı olabileceğine inanıyoruz. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin iki yılda bir düzenlemiş olduğu geleneksel karikatür yarışmalarının ilki “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği,” ikincisi “Barış için Kimya”, üçüncüsü “Ekoloji ve Kimya” ve bu sene de “Gıdamızın Bozulan Kimyası” başlığı ile eserleri bekliyor. Her iki yılda bir zaman zaman diğer emek ve meslek örgütleri ile bazen de sadece KMO olarak düzenlenen karikatür yarışmasında bu sene Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları İstanbul Şubeleri olarak düzenliyoruz. Uzun uzun metinler ile meramı anlatmaya çalışırken karikatür sanatının tek bir kare ile vurucu mesajı vermesi yarışma eserlerini oldukça değerli kılıyor. Bu yılki başlığımızı seçerken tabağımıza gelen gıdanın yolcuğunu düşündük ve gıdamızın politikasının ne kadar yaşamsal olduğuna yüzümüzü döndük. “Kaynaklar yetersiz” denerek, tohumun kimyası ile oynamayı gerekçelendiren uluslararası şirketler ve rant odaklı politikalara karşı, biliyoruz ki tüm toplumları doyuramamanın esas gerekçesi “eşitsiz dağılım”. Gıdamız üzerinde hakimiyet kurarak aslında hayatlarımız üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyorlar. Yediğimiz besinler sağlıklı olmaktan son derece uzak hatta sağlıklı besin adeta bir lüks. Obezite gibi hastalıklar daha çok yoksul halklarda gözlenirken, kanser vakalarının gittikçe artmış olması tam da gıdadaki politikaların sonucu. Türkiye’de mevcut iktidarın hüküm sürdüğü yıllar boyunca gıdamız sağlıksızlaştı, pahalılaştı, yanlış tarım politikaları sonucu çiftçi, köylü toprağını ekemez hale geldi. En temel bakliyat ürünlerinde dahi dışa bağımlı hale gelirken, yurtdışına ihraç etmeye çalıştığımız birçok ürünün spesifikasyon limitleri üzerinde kimyasal içermesi sebebi ile iade edildiği ve bunların iç pazara sürüldüğü bilgileri sürekli basına yansıyor. Denetimlerdeki yetersizlik korkutuyor, denetim sonucu gıdadaki tehlikelere dikkat çeken bilim insanları kriminalize ediliyor, kamu çalışanı ise ihraç ediliyor, gözaltı, dava ve cezaevi süreçleri ile karşı karşıya geliyor. Halk ile hakikatleri paylaşmanın bedeli ağırlaşıyor. Özelleştirmeler ile de üretimden uzaklaşan ülkemizde ne yazık ki en son şeker fabrikalarının da özelleştirilmesiyle, birçok sanayi kolunu besleyen, yüzlerce işçiyi istihdam eden üretim yerine, uluslararası gıda tekellerinden halk sağlığı sorununa davetiye çıkaracak NBŞ alımı tercih ediliyor. Hükümetin, şeker fabrikalarını özelleştirmeye karar verirken de bu tekellerin raporlarına dayandığının altını da çizelim. Hükümetin ısrarla kabul etmediği ekonomik kriz derinleşirken, halkın gıdaya erişimi güçleşmekte, toplum yararı gözetilerek değil seçim propagandası olarak kullanılmak üzere tanzim satışları gerçekleştirilmektedir. Odalarımızın Dünya Gıda Günü kapsamında yaptığı açıklamadan alıntılarsak: “Tarımın toplam istihdam içindeki payı 2002 yılında %35 iken bu pay 2016 yılında %20`ye gerilemiştir. Tarımda devletin yatırımları da yıllar içinde azalmıştır. Tarımın toplam yatırımlar içindeki payı, planlı dönemin başında (1960) %13 düzeylerindeyken 2016 yılında %3,4`e düşmüştür”. Gıda son derece politiktir. Yediğimiz yemek, seçimlerimiz politika yapmaktır. Gıdamızın kimyası ile oynanması hem bizleri, hem doğayı yok etmekte, emekçilere, bu dünyayı paylaştığımız tüm canlılara yaşam alanı bırakmamaktadır. Kazanacağımız bir dünya var. Gıdamızda söz hakkı olmak, yaşamlarımızda söz hakkı olmak için hepimize görev düşüyor. Bizler meslek odalarımızdan bu mücadeleyi alanlarımız üzerinden vermeye devam edeceğiz. Bu karikatür yarışmamızın da hem bu soruna dikkat çekmesini hem de çözüm önerileri sunması, hayallerimizi paylaşmasını umut ediyoruz”. Seçici Kurul: Zeynep Özatalay, Memo Tembelçizer, Cansın Çağlar Düzenleme Kurulu: Ödüller Tüm profesyonel ve amatör karikatüristlere açık olan yarışma hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayın. |