Ateco Zemin’den Etkili Bir...
Freedom Headrest Ofis Koltukları...
Ateco Zemin Koleksiyonuna...
Sentio Alüminyum Süpürgelik...
Farklı Desen Seçenekleriyle...
Ateco Zemin, Koleksiyon İstinye...
Balance Echo Karo Halı Ofislere...
Ateco İle Genel Mekanlara...
Zemin Sistemlerinin Özel Terzisi; Ateco
Projeye ve kişiye özel geliştirdiği ürünlerle zemin sistemleri konusunda "özel terzilik" hizmeti sunan Ateco Zemin'in hikayesini, kurucusu Zafer Işık'tan dinledik.
Alamet-i farikası olan alüminyum paspasların ardından, karo halı, süpürgelik, yükseltilmiş döşeme, LVT ürün gamı ile zemin sistemleri konusunda entegre çözümler sunan Ateco Zemin; projeye özel geliştirdiği ürünlerle "özel terzilik" hizmetleri sunuyor. Onuncu yılını kutladığı 2018 itibariyle, Koleksiyon Ofis Mobilyaları'nın bayiliğini üstlenerek sunduğu hizmetleri daha da çeşitlendiren firmanın hikayesini, kurucusu Zafer Işık'tan dinledik.
Mali müşavir olarak çalışırken, 2008 yılında alüminyum paspas üretimi yapan Ateco Yapı firmasının satıldığını duyunca ticarete atılmaya karar verdim. Alüminyum paspas o yıllarda bugünkü kadar yaygın değildi. Farklı bir ürün olduğu için ilgimi çekti. Böylece know-how’ı ve makine parkuru ile birlikte Ateco Yapı’yı satın aldık. Buna zemin sistemlerinin hepsini kapsayacak yeni bir isim verelim, temiz bir sayfayla yolumuza devam edelim diyerek, 2008’in Mart ayında Ateco Zemin’i kurduk. Öncesinde zemin sektörüne ilişkin bir deneyiminiz var mıydı? Evet, Anıl Zemin’in eski ortağı ve mali müşaviri olmam sebebiyle sektöre çok uzak değildim. Bir yandan şirket ortaklığım vardı, bir yandan müşavirlik yapıyordum, bir yandan da siyasetle uğraşıyordum. Siyaseti bırakıp ticarete yöneleyim dediğimde, bildiğim bir alan olduğu için zemin sistemlerini seçip, Anıl Zemin’de olmayan bir ürünle yola çıktım. Ateco Yapı’nın üretmekte olduğu alüminyum paspasları devam ettiriyorsunuz. Firma Ateco Zemin’e dönüştükten sonra üretimde bir değişiklik oldu mu? Ürün gamınızla ilgili bilgi alabilir miyiz? Alüminyum paspaslarda bizim kendi alüminyum profil kalıplarımız var. Her firmanın kalıpları kendine özgüdür. Bize özgü kalıpları tasarlattıktan sonra, alüminyum ekstrüzyon çeken firmalarda bu kalıpları yaptırıp, ona göre profilleri çektiriyoruz. Profillerin üst yüzeylerine ihtiyaca göre değişik malzemeler sunuyoruz. Bazı ürünleri Türkiye’den temin ediyoruz bazılarını ithal ediyoruz. Örneğin yuvarlak fırça diye tabir ettiğimiz diş fırçasını andıran fırçaları, profil kalıplarımızın ölçülerine özel ürettirip, ara girdilerini Hollanda’dan temin ediyoruz. Onun dışında makine parkuru olarak bildiğimiz kesme delme kısımları var. Türkiye’deki en uzun profillere aynı anda 12 delik delebilen bir makineyle bu işlemi yapıyoruz. Piyasada tekli, ikili, üçlü, dörtlü, hatta beşli delik delen makineler var ama on iki deliği aynı anda delebilen bu makineyi ihtiyaçlarımıza göre özel olarak yaptırdık. Üretim tesisiniz nerede? Reşitpaşa’da 600 m2’lik kapalı alana sahip bir üretim tesisimiz var. Şartnamelerde aranan paspas markalarından Artlines, Slimlines, Brushlines ve Ecolines bizim tescilli markalarımızdır. Alüminyum paspasta, farklı ihtiyaçlara göre ürün çeşitleri sunuyoruz. Müşterinin istediği ebat ve şekillerde paspaslar yapabiliyoruz. İstenilmesi durumunda logolu paspaslar da üretiyoruz. Bu logolar boyama ile değil, el emeğine dayalı oyma yöntemiyle oluşturuluyor. Markanız ya da sloganınız dijital baskı ile branda üzerine çıktı alındıktan sonra paspasın üzerine yerleştiriliyor. Şablondaki yerlere denk gelen kısımlar kesilip, başka renkte bir halı çıkarılan parçaya uygun kesim yapılarak oraya yapıştırılıyor. Böylece yazı sudan ve çamurdan etkilenmiyor, çabuk çıkmıyor. Ateco markasının ardında nasıl bir yapılanma var? Uygulama ve tasarım ekiplerinizden bahsedebilir misiniz? İş sağlığı ve güvenliği sertifikasına haiz ekiplerimiz var. Yeri geldiğinde şantiyelerde projeye özel çalışmalar yapıyorlar. İstenilmesi durumunda döner kapı içlerine ya da farklı şekillerde paspaslar üretiyorlar. Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların tamamına yakını müşteri portföyümüz içerisinde. Hem genel merkezlerinde hem şubelerinde bizim paspaslarımızı kullanıyorlar. Bu konuda tedarikçileri konumundayız. “Müşteri kitlemizin önemli bir parçası mimarlar” Bu da üretim konusundaki esneklik avantajınızdan kaynaklanıyor sanırım. Kesinlikle. Çok kısa sürede üretim yapabilen, çok kısa teslim süreleri olan, tamamen yerli üretim yapan, sahada çalışabilen ve projeye özel çözümler üreten bir firmayız. Yani standart ürünlerimizle birlikte, ‘özel terzilik’ de yapıyoruz. Müşterinin ihtiyacı neyse ona göre proje üretiyoruz. Bazen profil rengi görmek istemeyen ya da antrasit, altın gibi farklı renklerde profiller isteyen müşterilerimiz oluyor. O zaman profillerin kaplamalarını renkli eloksal ya da statik toz boya yaptırarak bu isteklerine de cevap verebiliyoruz. Bu detaylar mimarlar için de çok önemli... Zaten müşteri kitlemizin en önemli parçası mimarlar. Projelerini okuyabilen, bunlara uygun çözümler üreten ve destek veren bir firma olduğumuz için tercih ettikleri firmalar arasında yer alıyoruz. Az önce referans olarak bahsettiğim bankaların yanında, Türkiye’nin birçok üniversitesini, önemli hastanelerini (Acıbadem Hastaneleri, Amerikan Hastanesi, Florence Nightingale Hastanesi) ve AVM’lerini sayabilirim. İstanbul’daki Akbatı, Marmara Park, Brandium ve Buyaka kuruldukları günden beri bizim yapmış olduğumuz paspasları kullanıyor. Ankara’daki müşterilerimiz arasında 365, Kentpark ve ANKAMall var. Ayrıca Trabzon, Mersin, Tekirdağ gibi farklı şehirlere de hizmet veriyoruz. "Paspas ciddi anlamda ekonomik ve ergonomik bir üründür" Paspaslar kirlenmeye en açık, en çok kir tutan yüzeyler. Bu ürünlerde hijyen nasıl korunur? Öncelikle müşterinin ihtiyaçlarını dinliyoruz. Neresi için nasıl bir ürün aradığını anlamaya çalışıyoruz. Herkesin duruma göre farklı ihtiyaçları olabiliyor. AVM içindeki bir müşterinin ihtiyacı farklıdır, cadde mağazasındaki bir müşterinin ihtiyacı farklı. Özel terzi gibi çalıştığımız için müşterinin ihtiyaçlarını, sorunlarını dinleyip ona çözüm üretmeye çalışan bir firmayız. Örneğin, genel mekanlarda üç aşamalı bir paspas sisteminden bahsediyoruz. Dış mekanda ayaktaki kaba kiri temizleyecek paspas türleri öneriyoruz. Bu alüminyum olabilir, plastik paspas olabilir, sıyırıcı özellikte mat dokulu paspas olabilir. Yani tek bir alternatifle müşterinin önüne çıkmıyoruz. Dış mekanda ana amaç, sıyırıcı özellikteki paspasları kullanmaktır. Ara bölümde, ikinci aşamada kullanmamız gereken paspasların hem sıyırıcı hem de nem/ıslaklık alıcı türden paspaslar olması lazım. Burada da önerdiğimiz ürün yine alüminyum ya da nem alıcı tarzda paspas türleridir. Ki bu alanda da sıyırıcı özelliği olan nem alıcılarımız var.
Dolayısıyla müşterinin bu ürünlerin hepsini Ateco’dan temin etmesi, hijyeni artıran bir sistem çözümü sunacaktır. Zaten Ateco Zemin olarak “Paspas sistemlerinde çözüm ortağınız” diye bir sloganımız var. Birinci aşama kaba kiri sıyırmak; ikinci aşama, birinci aşamada sıyıramadığımız kaba kirle birlikte nemi almak; üçüncü aşamaysa tamamen nem ve ıslaklığı almak için önerdiğimiz paspas çeşitleridir. Bunlar temizlenebilir olmalıdır. Sonuçta paspaslar dışarıdan gelen kaba kiri alıp üzerinde toplar. Temizlik görevlileri arada paspasın altını ve üstünü temizleyerek ürünün daha temiz, daha sağlıklı ve uzun ömürlü olmasını sağlayabilirler. İçeriye girecek kiri tuttuğu için paspas ciddi anlamda ekonomik ve ergonomik bir üründür. Dışarıdaki kiri içeriye taşımayarak hijyen anlamında daha temiz, daha sağlıklı ortamlar yaratırken, gereksiz maliyetleri de ortadan kaldırır. Elinde sürekli mop paspasla dolaşan bir yardımcı eleman tahsis etmek yerine, yeterince paspas kullanarak daha az bir maliyetle daha fonksiyonel ve verimli bir hizmet sunmuş olursunuz. Ürünlerin nerelerde kullanılması gerektiğiyle ilgili bir projelendirme hizmeti de sunuyor musunuz? Tabi, çok önemli bir noktaya değindiniz. Artık nereye, ne kadar, ne tür paspas kullanılması gerektiği daha binanın temelleri atılmadan önce proje aşamasında, şartnameler yazılırken belirleniyor. Dolayısıyla işi yapan müteahhit firmalar da, mimarlık firmaları da buna önem veriyor. Çünkü binalarda çok ciddi bir tasarruf ve hijyen sağlıyor. Bu ürünlerin hepsi temizlenebilir, yıkanabilir ürünlerdir. Dolayısıyla ekonomik olarak da çok ciddi faydalar sağlar. Bunun bir de çevresel boyutu var. Dışarıdan gelen kiri paspas kullanarak giriş kısımlarında tutup içerdeki kirliliği önlediğiniz zaman, çevreye kimyasal salınmasını da önlemiş oluyorsunuz aslında. Sürekli mop paspasla etrafta dolaşan bir personel, deterjana harcanan maliyet, su maliyetleri, bunları alt alta sıraladığınızda aslında yeterli miktarda paspas kullanmak daha verimli bir yöntem. Ayaklarınızı paspasa silin deyip, ortada ufacık bir paspas bırakana kadar; yeterli miktarda doğru paspası kullanarak bu ergonomiyi sağlayabilirsiniz. Eskiden paspas konusu bu kadar önemli değildi ama şu anda çok ciddi önem arz ediyor. Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da çok güzel projeler yapılıyor. Bunların prestijli projeler olması tesadüf değil, hiçbir başarı tesadüfle olmuyor. Örneğin Akasya AVM’nin tasarım aşamasında her rezidansın önüne paspaslar henüz proje çizilirken belirlendi ve konuldu. O planlama yapılırken yurtdışından nem alıcı paspaslar getirdik, ölçülere göre hazırlattık, koyduk ve her rezidansta aynı görünüm sağlandı. Bu, projenin değerini arttıran bir detaydır. Güneşli’deki G-Plus projesinin yapım aşamasında da her dairenin önüne özel ölçüde Slimlines paspaslar yapıp koyduk. Mesela Sea Pearl Ataköy projesinin paspasları seçilene kadar, renk uyumu için belki 10 defa gittik geldik ama sonuçta mimari ekiple birlikte projeye uygun çözümler üretmiş olduk. Ateco Zemin’i diğer markalardan ayıran en önemli özelliklerden biri de sunduğu renk seçenekleri sanırım. Evet, bu çok güçlü olduğumuz bir nokta. Bu anlamda çok fazla alternatif renk skalasıyla hareket edebiliyoruz. İstenilen ölçülerde paspaslar üretebildiğimiz gibi, istenilen renklerde de yapabiliyoruz. Herkesin farklı talepleri oluyor. Bu taleplere uygun çözümler üretebiliyoruz. Örneğin, Sea Pearl projesinin paspaslarının üretimini 3 ayda tamamladık. Hollanda’da bu projeye özel paspaslar ürettirip getirdik ve montajını yaptık. Kullanıldığı alana ve sirkülasyona göre değişiyordur ama bu ürünlerin kullanım ömrüyle ilgili de bilgi alabilir miyiz? Akbatı AVM kurulduğu günden beri (Eylül 2011) bizim ürettiğimiz alüminyum paspasları kullanıyor. Ciddi bir sirkülasyon söz konusu, ufak bir mağazadan bahsetmiyoruz. Her türlü ayak kirini barındıran insan geliyor; rezidanstan direkt aşağı inen de oluyor, şantiyeden çıkıp ayağının çamuruyla içeri giren de. Paspaslarımızın kullanım süresi garanti kapsamında iki yıldır ama 8-9 yıl sonra “Artık sizden aldığımız paspasın üst yüzeyini değiştirebilir miyiz” diye gelen müşterilerle karşılaşıyoruz ve bu da bizi mutlu ediyor. "Burmatex'in Türkiye’deki tek yetkili distribütörüyüz" Paspasın yanında kullancılara, süpürgelik, karo halı, LVT zemin kaplamaları ve ofis mobilyaları gibi farklı ürünler de sunuyorsunuz. 2008 yılında Ateco’yu kurduktan sonra, piyasada beliren ihtiyaçlar doğrultusunda karo halı da getirelim dedik. O dönemde Türkiye’de bunun üretimi yoktu. Kalitesinden ve Avrupa standartlarında üretim yapma özelliklerinden dolayı İngiliz Burmatex firmasıyla bir anlaşma yaptık. 2009’dan beri bu firmanın Türkiye’deki tek yetkili distribütörüyüz. Onları temsilen ürün gamlarını Türkiye’de stoklu bulunduruyoruz. Ürün her zaman proje zamanında seçilmeyebiliyor. Böyle durumlarda fabrikadan ürün getirme süresi sıkıntılar yaratabiliyor. Deneyimlerimize dayanarak en çok gidebilecek ürünleri tahmin edip, depolarımızda stoklayarak müşterilerimize sunuyoruz. Diyelim müşteri stoğumuzda olmayan bir ürünü seçti; firma da fabrikasında kendi stoğunu tuttuğu için onu da İngiltere'den çok kısa sürede getirip teslim edebiliyoruz. İstenilen ürün fabrika stoğunda olmadığı durumlarda ise Burmatex yine kısa bir sürede bu ürünü üretip bize teslim edebiliyor. “Renk arıyorsanız Ateco’ya gidin" Karo halıda eskiden daha standart desenler, daha düz renkler görüyorduk. Şimdi desenler ön plana çıkmaya başladı. Ofisler kendi kurumsal kimliklerine göre tasarımlar yapıyor. Tasarımcılar da renklerle, desenlerle oynamayı seviyor. Bu anlamda 2009’dan bu yana karo halı dünyasında neler değişti? Kullanıcı tercihleri ve Türkiye’deki eğilimler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Aslında Türkiye’yi dünyadan çok farklı düşünemeyiz. İnşaat sektöründe de, yapı sektöründe de dünyada önde gelen ülkelerden biriyiz. Dünyada genel trendler neyse hemen Türkiye’ye yansıyor. Çevre duyarlılığı ön plana çıkan BREEAM sertifikalı, LEED sertifikalı ürünler Türkiye’de de araştırılmaya, tercih edilmeye başlandı. Bu güzel bir gelişme. Daha sağlıklı, daha ergonomik ürünlere ağırlık veriliyor. Renk kombinasyonları çok fazla kullanılıyor. Eskiden daha düz renkler, antrasit gibi koyu renkler kullanılırken şimdi daha canlı ortamlar yaratılıyor, gökkuşağı renkleri kullanılıyor.
Ateco Zemin olarak bu alandaki en önemli özelliğimiz, çok geniş bir renk skalasına sahip olmamız. En önemli farkımız, çok farklı renkleri stoğumuzda ve bünyemizde bulundurmamız. Mesela bir projede renk kullanılacaksa hemen şunu derler, “Renk arıyorsanız Ateco’ya gidin, orada çok farklı, çok canlı renkler var”. Rakiplerimiz bile bunu söyler. Tabi başka firmalarda bu yok anlamında söylemiyorum ama bizdeki renk skalası biraz daha geniş. Son dönemde doğaya atfıta bulunan, doğayı anlatan desenler revaçta. Tabi biz de bu eğilimlere göre ürün gamımızı genişletiyoruz. Ahşap, taş gibi doğal malzemelerin görüntüsünü veren Lüks Vinil Karolar (LVT) da zeminde tercih edilen ürünlerden. Ateco Zemin olarak bu alanda kullanıcıya ne gibi alternatifler sunuyorsunuz? Bazen binanın yapısı gereği ahşap parke kullanmak çok sağlıklı olmayabiliyor. Bu tür durumlarda LVT ile farklı çözümler sunabiliyoruz. Ahşabın sıcaklığını LVT zeminlerine yansıtıp, müşterilerimize parke görünümlü, taş görünümlü, beton görünümlü LVT’ler sunuyoruz. Bunlar İstanbul stoğumuzda da bulunuyor. Projeleri okuyabilen bir mimari ekibimiz olduğu için tasarım anlamında da mimarlara her türlü desteği veriyoruz. Bunun yanında, son kullanıcı geldiğinde onlara da bedelsiz bir keşif ve tasarım hizmeti veriyoruz, önerilerde bulunuyoruz. Müşterinin isteklerini dinledikten sonra buna yönelik ürünleri seçip üç boyutlu görsellerle projeye aktarıyoruz. Ürünü sattıktan sonra, arzu eden müşterilerimize iş sağlığı güvenliği sertifikasına haiz personelimizle montaj ve servis hizmeti de veriyoruz. Halının inşaat zeminine uygulamasını da yapıyoruz, birkaç yıl sonra sonra tadilata ya da dekorasyon değişikliğine ihtiyaç duyulduğunda bu konuda da yardımcı oluyoruz. Bu da çok önemli bir unsur. Yükseltilmiş döşemeler günümüz binalarının olmazsa olmazı. Bu konuda da satış ve uygulama hizmeti veriyoruz. Müşterilerin ihtiyaçlarına ve isteklerine göre farklı ürün grupları sunuyoruz. Üst kaplamasıyla birlikte hem satışını, hem uygulamasını, hem servisini veriyoruz. Bunun dışında yine müşterilerin beğenilerine göre değişen alüminyum süpürgelikler ve geçiş profilleri sunuyoruz. Led’li, desenli, logolu süpürgelik modellerimiz var. Bunlar da piyasadaki örneklerinden farklıdır. "Koleksiyon’la isim getirecek projeler yapıyoruz" Ocak 2018 itibariyle Koleksiyon Ofis Mobilyaları’nın İstinye bayisi oldunuz. Bu yeni girişiminizden de bahsedebilir miyiz? Ofis mobilyaları bizim için çok önemli bir ürün gamı. Şu anda yedinci aydayız ama ürünler mağazamıza mart sonunda geldi, nisan itibari ile satışa başladık. Koymuş olduğu hedeflere kararlı bir şekilde ilerleyen bir firma pozisyonundayız. Kaliteli ofis mobilyalarını zemindeki kaliteli ürünlerimizle birleştirerek sunmak gücümüze güç kattı. Bu anlamda mimarlara ve son kullanıcılara güzel bir hizmet sunuyoruz. Koleksiyon’la birlikte çok güzel projeler yapmaya başladık, bunların hepsi isim getirecek projeler. Şu anda uluslararası bir firmanın ofisini yapıyoruz. Yükseltilmiş döşemesinden, halısına, LVT’sine, süpürgeliğine, mobilyasına, renk seçimine varana kadar içerisinde bulunduğumuz bir proje. Ağustos sonunda bitirmeyi planlıyoruz. Yeni mağazanızda hangi ürünleri teşhir ediyorsunuz? Konsept olarak en çok beğenilen ofis mobilyalarını seçiyoruz. Tabi ki fiziki koşullarımız bütün ürünleri sergilemeye elverişli değil. 700 m2’lik bir alana her ürünü koyma şansımız yok. Çok da üst üste sergilemek istemiyoruz. Mimarların hazırladığı bir yerleşim planı var burada. Çalışılan bir ofis havası vermek lazım. Mobilyaları üst üste yığarsınız insanlar buraya girdiğinde o enerjiyi alamaz, bir depoya girmiş gibi hisseder. O yüzden buna özellikle dikkat ediyoruz. Daha çok beğenilen, daha çok tercih edilen, ergonomik, tasarım yönü güçlü ürünleri mağazamızda bulunduruyoruz. Koleksiyon gibi uluslararası bilinirliğe sahip bir markayla birlikte çalışmak bizim için çok değerli. "Türkiye’de üretim yapsanız da girdilerin çoğu yurtdışından geliyor" Eski bir mali müşavir olarak sektörle ilgili bir 2018 değerlendirmesi de alabilir miyiz sizden? Yapı sektörü, 2018’de ülke olarak yaşadığımız konjonktürel durumdan etkilenmiş durumda. Ama Türkiye güçlü bir ülke. Son birkaç senedir yaşadığımız olaylara rağmen, hala birlik ve beraberlik içinde olmamız, ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzun göstergesidir. Son üç aylık süreçte ciddi şeyler yaşadık. Biliyorsunuz Ramazan ayı ekonominin durgun geçtiği bir aydır. Bunun yanında bir erken seçim yaşadık. Seçim bitti, hükümet belli oldu, yeni bir sisteme geçildi. Şu anda yedinci aydayız, yılın yarısı böyle geçti. Dolayısıyla ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçtiğimiz aşikar. Ama belirsizliklerin ortadan kalkmasıyla birlikte bu sıkıntıları çözeceğimizi ve ekonominin iyiye gideceğini düşünüyorum. Kurda dalgalanmalar yaşandığı için bir müddet daha sıkıntılar olabilir ama biz bunları aşabilecek bir ülkeyiz ve güzel şeyler olacağına inanıyorum açıkçası. Kurdaki dalgalanma sizi de doğrudan etkiliyordur çünkü bir yandan ithalat da yapıyorsunuz. Evet, kurların bir an önce rayına oturması bizim için çok önemli. Şu bir gerçek; Türkiye’de üretim yaptığımız zaman bile ara girdilerin çoğu yurtdışından geliyor. Maalesef bu gerçeği inkar edemeyiz. Öyle olunca TL ile sattığımız ürünlerde bile sürekli fiyat revizyonuna gitmek zorunda kalıyoruz. Alüminyum paspas benim kendi yaptığım yerli üretim ama alüminyumu, Londra Metal Borsası (LME) üzerindeki fiyatlarla döviz bazlı aldığım için dolara tabiyim. Dolayısıyla bu yerli üreticiyi de etkiliyor. Bu devirde üretici olmak çok zor ama biz bu zorlukların üstesinden geleceğiz.
|