ktidara geldiği günden bu yana ormanların özelleştirilmesi için kanun değişikliği yapmaya çalışan AKP Hükümeti’nin Acarkent çıkışı şaşkınlık yaratıyor. Bir yandan Acarkent ve yeni proje Acarİstanbul ile ilgili Orman Bakanı Osman Pepe’nin yaptığı sert açıklamalar devam ediyor; diğer yandan çevre örgütleri ve meslek odalarının yaptığı belki yüzlerce itiraza rağmen Acarkent’in, dünkü olaymış gibi gündeme getirilmesi ilgi çekiyor.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uçkun Geray, Bakan’ın çıkışlarını samimi bulmadığını ve bir sonuç alınacağını düşünmediğini belirtti. Bakan’ın, neden devlet ormanındaki Koç Üniversitesi’ne ya da Formula 1’e müdahale etmediğini soran Geray; Bakan’a “samimiyse yıkıma başlama” çağrısı yaptı.
Koç Üniversitesi ve Formula 1 ne oldu?
Prof. Dr. Geray, “Kendi bakanlığı döneminde törenle temelleri atılmış olan bir ‘Formula 1’ tesisi var. Orman Mühendisleri Odası Marmara Şube Başkanı olduğum sırada uzun mücadeleler verdik. O zaman Pepe’nin hiç sesi çıkmadı. ‘Formula 1’ de özel ormana, vakıf ormanına yapıldı. Onun ardından bölgeye villa kentler kuruldu, yeni kentler oteller de yolda... Bu sırada niye susuyordu Pepe?” diye konuştu.
2 yıl önce bakanlığın mülkiyetine geçen, ancak hakkında hâlâ bir işlem yapılmayan Koç Üniversitesi’ni de hatırlatan Geray, “Koç Üniversitesi bütün davalarını kaybetti. Gecekondu üniversitesi durumunda. Orman Genel Müdürlüğü’nün arazisidir üniversite alanı şu anda. Niye iki senedir gidip araziyi teslim almıyor? Hani yiğitlik nerede kaldı? Riva havzasının içinde inşaatlar, villa kentler var. Riva deresinin Karadeniz’e dökülen kısmında binlerce inşaat başladı. Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi ama bakıyorsunuz dergilerde villaların satış ilanları... O sırada neredeydi Bakan? Siz 2006 biterken birden çevreci rolüne soyunuyorsunuz. Bu inandırıcı değil” dedi.
Pepe’nin savcılarla ilgili açıklamalarını hatırlatarak, Acarkent ve Acarİstanbul olayında İçişleri Bakanı ile Orman Bakanı’nın karşı karşıya geldiğini belirten Geray, “Kabinede çatlak var. İçişleri Bakanı ikinci planda kaldı. Bu işin de bir siyasi tutumu var, bunu gözden kaçırmamak lazım. Acaba diyoruz, bir infaz mı var; kim neyi infaz ediyor şu sırada?” yorumunda bulundu.
Sonuç alınmaz
Tüm yargı kararlarına rağmen orman alanlarında ve su havzalarında “gözümüzün içine baka baka konut yapıldığını” kaydeden Geray, şunları dile getirdi: “Bu bir barbarlıktır bana göre. Bütün bunların sonucunda İstanbul; varlığı, arazisi, doğası ile elden çıkmıştır. Bakan’ın çıkışının olumlu bir sonuç getireceğini de düşünmüyorum. Geçmişte yaşadığımız olaylar bunu gösteriyor. Ne oldu ki, 2006 sonunda birden Türkiye ‘karadan aka’ büyük bir rota değişikliği yapsın? Ormanı, doğayı korumak istediğini söylüyorsa, Bakan buyursun yıksın o zaman. Serdaoğlu ormanındaki Acarİstanbul’un yüzde 6’yı aşan inşaatlarını yıksınlar bakalım. Ama yapmayacaklar. Bugün esip gürlemenin hiç bir anlamı yok. Arkası gelmedikten sonra inanmayız. Biz bunları kaç kere yaşadık, bir değil beş değil...” (İstanbul/EVRENSEL) ‘Medya biz söylerken neredeydi?’
Prof. Dr. Uçkun Geray, medyayı da şu sözlerle eleştirdi: “Bu hafta yaşadığımız olayda ben medyanın büyük bir kısmına esef ediyorum. Onlar, işin medyatik tarafındalar. Bütün diğer hadiseler sırasında neredeydiniz? Biz bu kadar mücadele verdik; meslek odaları, sivil toplum örgütleri büyük mücadeleler içindeydi, çoğunu kaybettik. O zaman neredeydiniz? Orman yangını olduğu zaman gösteriyorsunuz ateşi, ‘ciğerimiz yanıyor’ diye duyarlılık gösterisi yapıyorsunuz ama, bir doğa yıkımının arkasında bir holding sahibi, bir gazete sahibinin çıkarı varsa ondan tek kelime söz etmiyorsunuz”
|