"Şehir Yeniden İnşa Edilirken...
Armatür Sektöründen "Yeniden...
Afet Yeniden İmar Fonu'nun...
ŞPO İzmir’den “İmar Affı Anayasada...
“Kentlerin Bulunduğu Yerde...
“Yoğunlukları Riske Göre Kontrollü...
Sismik İzolatörlü Hastaneler...
Deprem Vergisinin İzi Sürülemiyor
Kültür Varlıklarının Tamamında...
Depremde Hazreti Ukkaşe Türbesi...
Hatay'da 1000 Hanelik "Kütahya...
TOBB, Deprem Bölgesine Kalıcı...
Elazığ da Afet Bölgesine Dahil Edildi
Depremde Hasar Gören Harran...
Yıkılan Binalarla İlgili Soruşturmalarda...
5 Yıllık Müftülük Binası Yıkıldı
Adıyaman'da Uzman Ekipler...
AFAD Hizmet Binaları için...
“Yeniden İnşa Süreci Bilim, Teknik ve Şehircilik İlkelerine Uygun Sürdürülmeli”
Şehir Plancıları Odası, yeniden inşa sürecinin bilimsel gerçekler, teknik gereklilikler ve şehircilik ilkelerine uyulmadan yapılması halinde uzun vadeye yayılmış ciddi sorunlarla karşılaşılacağı uyarısında bulundu.
TMMOB Şehir Plancıları Odası, yaptığı basın açıklaması ile deprem bölgesindeki yeniden inşa süreci ile ilgili uyarılarda bulundu. Şehir Plancıları Odası’nın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş ilimizde gerçekleşen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler ve artçıları neticesinde 10 ile yayılmış bir coğrafya içerisinde birçok bölgede büyük yıkım yaşanmış, bu yıkım neticesinde on binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır. Yıkım yaşanan illerimizde yeniden inşa sürecine ilişkin merkezi ve yerel düzeyde konut rakamları ve sürelere ilişkin bilgiler kamuoyuna yansımıştır. Deprem sonrasında zor koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan yurttaşlarımız açısından güvenli konut alanlarına bir an önce erişmeleri elbette ki temel beklentimizdir. Ancak bu sürecin bilimsel gerçekler, teknik gereklilikler ve şehircilik ilkelerine uyulmadan yapılması halinde uzun vadeye yayılmış ciddi sorunlarla karşılaşılacağı açıktır. Bu anlamda yapılması gerekenler bellidir ve belirli bir program dâhilinde mümkün olan en kısa sürede, ancak bilim, teknik ve şehircilik ilkelerinden taviz vermeden gerçekleştirilmesi durumunda doğru sonuca ulaşabilmemiz mümkün olacaktır. Dolayısıyla geçici barınma sorununun çözülmesi sonrasındaki süreçte mesleğimiz adına yapılması gerekenlere ilişkin bilgiyi kamuoyuyla paylaşmak isteriz. 1. Yıkımın boyutu illere ve ilçelere göre farklılık göstermektedir. Kimi ilçelerde (Elbistan, Defne, İslahiye, Nurdağı) ve illerde (Hatay, Adıyaman, Kahramanmaraş) yıkım kent düzeyinde gerçekleşirken, yıkımın görece daha düşük hasar verdiği illerimiz de mevcuttur. Öncelikle hasar tespit çalışmalarının tamamlanması ve şu an için ayakta kalsa dahi yıkılması zaruri olan, güçlendirilerek kullanılabilecek olan yapı stokunun ayrı ayrı tespiti gerekmektedir. 2. Bölgede yeniden inşa sürecine başlamadan önce büyük yıkımların gerçekleştiği illerde eğer bulunmuyorsa yerbilimsel etütlerin (mikrobölgeleme etütleri, jeolojik-jeoteknik etütler) yapılması en önemli zorunluluklardan biridir. Bu çalışmaların kentlerin zarar gören yerleşik kesimleri ile yeni konut inşa edilmesi öngörülen kesimlerini kapsaması gerekmektedir. 3. Yıkım yaşayan kentlerimizde ulaşım, içme suyu, kanalizasyon, enerji, haberleşme gibi mevcut teknik altyapının ve deprem toplanma alanı gibi afetle ilgili donatı eksikliklerinin durumu ivedilikle ortaya çıkarılmalıdır. 4. Deprem sonrası yapı stokunun durumu (tamamen yıkılmış, ağır hasar görüp yıkılması gereken, güçlendirme ile kullanılması mümkün olan yapılar) ile zemin yapısına ilişkin veriler birlikte sentezlenerek kentlerin yapılı yerleşik alanlarına müdahale biçimleri belirlenmelidir. 5. Bu çalışmalarda deprem riski ile birlikte olası diğer doğal ve insan kaynaklı risklere yönelik tespitlerin hızlıca yapılması, planlama çalışmalarının bu riskleri azaltacak ve sakınım önlemlerini alacak esaslar çerçevesinde kurgulanması sağlanmalıdır. Daha öz bir ifade ile şehirlerimizin yeniden imarı sürecinde yapılacak olan planlar bütüncül bir afet önleme politikasını mutlaka içerisinde barındırmalıdır. 6. Yıkımın kent ölçeğinde olduğu illerimizde, sorunun kent ölçeğindeki kurgudan kaynaklandığı unutulmadan, çözümün de mutlak şartla kent ölçeğinden, çevre düzeni ve nazım plan kararlarından başlanarak aranması gerektiği unutulmamalıdır. 7. Yeniden kurulacak kentlerimizde nihai amaç; afetlere karşı dirençli yaşam alanları tasarlamakla birlikte; nitelikli, yaşanabilir, sosyal donatısı yüksek, kamusal alanlara sahip altyapısı güçlü kentler yaratmak olmalıdır. Bu amaç doğrultusunda konut alanları ile birlikte, ticaret, sanayi, ulaşım olanaklarının şimdiden bütünleşik biçimde ele alınıp gerçekçi ve refah yaratacak çözümlerin üretilmesi ana amaç olmalıdır. 8. Depremden etkilenen kentlerimiz önemli tarihsel kültür varlıklarına sahip olan kadim kentlerdir. Kentlerimizin tarihsel bölgelerinin koruma ilkeleri çerçevesinde onarımı ve kentin bütünü ile entegre olacak şekilde planlanmaları önem taşımaktadır. 9. Depremzede vatandaşlarımızın büyük oranda bu mekanlarda tekrar yaşayacakları göz önüne alınarak süreç içerisinde mutlak şartla istek ve arzularının planlama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir. 10. Depremden etkilenen kentlerimizin üst ve alt ölçekli plan revizyonları, imar uygulamaları ve korunmaları sürecinde meslek odamızın bilimsel desteği alınmalıdır. Yıkımın boyutları bu bilimsel desteği, felaketin tekrar etmemesi adına zorunlu kılmaktadır. Unutulmamalıdır ki tarihsel birikimlerinin üzerinden yeniden kuracağımız kentler bundan sonraki süreçte yüzyıllar boyunca yaşamımızı sürdüreceğimiz mekânlar olacaktır. Kısa vadeli, parçacıl, bilim, teknik ve şehircilik ilkelerini yok sayan yöntem ve uygulamalarla uzun vadede kentlerimizde bambaşka sorunlar yumağı yaratma ihtimali gözden kaçırılmamalıdır.” (Fotoğraf: AA) |