Şehirler Yatay Mimariyle Geleceğe...
"İstanbul'u Katleden Ayrıcalıklı...
İstanbul’a İhanete Devam
TOKİ'den Yatay Mimari Hamlesi
Seyhan Gölü'nde Silüeti Bozan...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan...
"Yeni Şehircilik Vizyonu"
"Yıkmak Gerekiyorsa Yıkacağız"
6.7 Milyon Riskli Yapı 2 Yıl...
Kanal İstanbul'da Yatay Mimari...
"2030 Yılında 7.5 Milyon Konut...
Kentsel Dönüşümde Yüksek Katlı...
"Yatay Mimariyle Güvenli Yaşamanın Peşinde Koşmalıyız"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Yapılara ilişkin kurallar, kat irtifa sınırları, yapı denetim kuralları, hepsi bizler için var olan şeylerdir. Çoluk çocuğumuza, komşularımızın çocuklarına, gelecek nesillere bir bombayı miras bırakmamalıyız." diye konuştu.
İstanbul'un Afetlere Hazırlık Çalışmaları Değerlendirme Toplantısının açılışında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerin tarih boyunca olduğunu ve olacağını ancak dere yataklarına bina yapmanın, depreme dayanıklı bina inşa etmenin, heyelan riski olan yerlerde yerleşim alanları kurmamanın insanların elinde olduğunu ifade etti. 17 Ağustos Depremi'nde yaşananlar hakkında konuşan Soylu "Büyük bir imtihandı. Türkiye'de yeni gelişmelere yol açan, milletimizin devletin ortaya koyduğu bu çaresizliğe defalarca önemli bir şekilde fatura kestiği süreci birlikte yaşadık." açıklamasında bulundu. Vatandaşlarda doğal afet bilinci oluşturmak gerektiğine işaret eden Soylu, "Ülkemizin topraklarının yüzde 93'ü, nüfusumuzun yüzde 98'i deprem riski altındadır. 1900'lü yılların başından beri 200'ün üstünde can ve mal kaybına yol açan deprem meydana gelmiştir ve yaklaşık 86 bin vatandaşımız bu depremlerde hayatını kaybetmiştir. Marmara Depremi'nin etkili olduğu bölge, Türkiye nüfusunun yüzde 23'ünü barındırıyordu. 17 Ağustos Depremi'nde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi de yaralandı. Can ve mal kaybı olarak etkilenen nüfus, ülkenin yüzde 6'sını oluşturuyordu. Depremden etkilenen 7 ilin gayri safi milli hasıla içindeki payı yüzde 34,7, sanayi katma değeri içindeki payı ise yüzde 46,7 seviyesindeydi. Değişik kurumların yaptığı değerlendirmelerin ortalamasına bakıldığında Marmara Depremi'nin maliyeti 17 milyar dolardır ki o günün gayrisafi milli hasılasının yüzde 6,6'sına denk gelmektedir" dedi.
Türkiye nüfusunun yüzde 18,6'sının yaşadığı İstanbul'un 349 milyar dolarlık ekonomik büyüklüğüyle Türkiye ekonomisinin yüzde 40'ına denk geldiğini anlatan Soylu, "Burada yaşanacak her afetin maliyetinin yüksek olacağını bilmek için fazla bir araştırmaya, akla gerek yok. Yaşanmış tecrübelerimiz de cabası... Şimdi bütün bu anlattıklarımızı alt alta toplarsak, buradan varacağımız da iki sonuç var. Birincisi her zaman hazırlıklı olmalı ve tedbirlerimizi sürekli gözden geçirmeliyiz. İkincisi, doğru yaşam alanları inşa etmeliyiz." diye konuştu. Türkiye'de tedbirler konusunda önemli adımlar atıldığını ve ciddi kurumsal yapılanmalar ortaya konulduğunu belirten Soylu, şu bilgileri paylaştı: "Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığımız (AFAD) bu sürecin bana göre en önemli meyvelerinden birisidir. Toplam 6 bin 29 personel, 773 müdahale aracı, 23 adet koordinasyon tırı, 25 lojistik deposu, 30 adet lojistik destek deposu, 81 il müdürlüğü, 11 birlik müdürlüğü, AYDES, İKAS gibi dijital altyapılarıyla afet öncesi, olay anı müdahale ve iyileştirme süreçlerinin tamamında, AFAD Başkanlığımız ciddi bir çıktı üretmektedir. Bin 56 gözlem istasyonu, 757 ivme ölçer, 299 hız ölçerle Avrupa'nın en büyük ikinci gözlem ağına sahiptir. 2017'de bin 465 olaya, bu yılın ilk 10 ayında ise bin 281 olaya müdahale edilmiştir. AFAD'ın aslında en büyük kazanımı, Türkiye'de afet yönetimine modern ve bütüncül bir bakış kazandırmış olmasıdır. Çünkü afet yönetmek sadece depolarda çadır ve battaniye bulundurup, bunları sevketmek değildir. Bu konularda geçmiş dönemlerdeki karnemiz hele deprem dönemlerindeki karnemiz hiç iç açıcı değildir. Afetlere hazırlıklı olmak, eğitim vermek, toplumu bilinçlendirmek, hızlıca organize olabilmek, nitelikli ve eğitimli personel bulundurabilmek, afet sonrası hayatın normalleşme süreçlerini yönetebilmek artık modern anlamda bir afet yönetim bilincinin temellerini oluşturmaktadır." Türkiye’de 2002'den bu yana 96 bin 426 afet konutu tamamlandığını söyleyen Soylu, bunun iyileştirme süreçlerinin kapasitesi anlamında önemli bir veri oluşturduğunu kaydetti. "İstanbul'da 402 okul binası yıkılıp yeniden inşa edildi" İstanbul'da meydana gelebilecek bir depremden komşu illerin de etkileneceği göz önüne alınarak biraz daha uzak illerin, destek iller olarak belirlendiğini söyleyen Soylu, İstanbul'da herhangi bir afet durumunda AFAD, AFAD'ın destek çözüm ortakları ve İstanbul İtfaiyesi personeli olmak üzere toplam 5 bin 622 personel sahada hazır olacak şekilde organizasyon ve müdahale planlarının hazır olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin de mevcut imkanları doğrultusunda 43 bin 522 personel, 9 bin 552 araç, 823 tesisle müdahale faaliyetlerinde bulunacağını kaydetti. Yolların ve köprülerin depremden zarar görmemesi ve ulaşımın aksamaması için Karayolları 1 .Bölge Müdürlüğü tarafından İstanbul'daki 237 yapının güçlendirme çalışmalarının tamamlandığını ve çalışmaların aralıksız devam edeceğini söyleyen Soylu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin de kendi sorumluluk alanlarındaki köprü ve viyadüklerdeki güçlendirme işlemlerini bitirdiğini kaydetti. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okulların incelendiğini kaydeden Soylu, "İncelemeler neticesinde İstanbul'da 877 okulda güçlendirme çalışması bitmiş, 112 binada çalışmalar sürmektedir. Ayrıca önemli bir sayı, 402 okul binası yıkılıp yeniden inşa edilmiştir. İncelenen binalardan 200 tanesinin de herhangi bir takviyeye ihtiyaç duymadığı tespit edilmiştir." dedi. "İstanbul'da 2 milyon 158 bin 675 konut sigortalandı" Depremden zarar görmemenin en önemli başlıklarından birinin de binalar olduğunu kaydeden Soylu, "Yapılara ilişkin kurallar, kat irtifa sınırları, yapı denetim kuralları, hepsi bizler için var olan şeylerdir. Kendi hayatımızda bize bir deprem denk gelmeyebilir, içinde biz oturmayabiliriz ama çoluk çocuğumuza, komşularımızın çocuklarına, gelecek nesillere bir bombayı miras bırakmamalıyız. İstanbul'da 65 bin 417 binanın riskli olduğu tespit edilmiş, 44 bin 710 tanesinin yıkımı gerçekleştirilmiştir. İçinde kimse yokken yetkili ekipler tarafından mı yıkılması daha iyidir yoksa bu kadar binanın, Allah göstermesin, depremde yıkılması mı? Cevabı hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu dönüşüme her vatandaşımın destek vermesi, geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır. 25 Ekim 2018 itibarıyla İstanbul'da 2 milyon 158 bin 675 konut, Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından sigortalanmıştır." açıklamasını yaptı. Soylu, toplanma alanlarının, e-devlet üzerinden öğrenilebildiğinin altını çizerek, "Şu ana kadar Türkiye genelinde 240 bin kişi bu alanları sistem üzerinden giriş yaparak öğrenmiş bulunmaktadır. Bu sayı takdir edersiniz ki çok azdır, yeni bir başlangıç olduğu için ümit verici olacağını düşünüyoruz. İstanbul'da 39 ilçede 2 bin 872 alan, belediyeler tarafından toplanma alanı olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu alanlar belediyelerimiz tarafından tabelalarla da işaretlendirilmektedir" dedi. Afetlere hazırlık konusunda önemli mesafe alındığını ancak daha yapılacak şeyler olduğunu söyleyen Bakan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu noktada vatandaşlarımızın anlayışı, algısı, desteği bizim için çok önemli. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın altını çizerek bir çok kez ifade ettiği yatay mimari noktasında vatandaşlarımızın talepleri artmalıdır. Çünkü talep nereye yönelmişse arz da ona göre şekillenir. 10 yıllardır sürekli bina yapıyoruz ve bu yaptığımız binalarda daha sonra dönüşümler yapmaya çalışıyoruz. Barınma ihtiyacımızı, sosyal alanlarla birlikte tasarlamak durumundayız. Sadece yaşamak değil, mutlu yaşamanın, güvenli yaşamanın da peşinde koşmalıyız. Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan Tokyo'da kilometrekareye düşen insan sayısı 2 bin 662 kişidir. İstanbul bundan biraz daha fazla, 2 bin 892 kişi. Ancak Tokyo, daha yatay bir şehir. Gökdelenler sadece birkaç noktada toplanmış durumda. Japonya'nın genelinde kilometrekareye düşen insan sayısı 336. Almanya'da 229, Hollanda'da bu sayı 404. Bizim ülkemizde ise 105. Yani çok daha fazla yerimiz var ama bu ülkelerde mimari yatay, bizim ülkemizde ise dikey gelişmeye çalışıyor. Eğer daha sağlıklı konut arzı üretilirse, daha sağlıklı evlere, yaşam alanlarına ulaşabiliriz. İmar planları sadece park bahçe alanı üretmeye odaklanmamalıdır, yatay mimariye ve buna uygun arazi üretimine de odaklanmak gereklidir diye düşünüyorum." "Kamu binalarının deprem riski asgari düzeye indirildi" İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesinin (İSMEP) hayata geçirilmesinden bu yana deprem riskinin azaltılması kapsamında bin 360 kamu binasında yatırım çalışması yapıldığını kaydeden Yerlikaya, risk düzeyi yüksek binalardan başlayarak yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul genelindeki kamu binalarının deprem riskinin asgari düzeye indirildiğini kaydetti. |