Arup’tan David Height, şehirlerin ve binaların
nasıl daha iyi tasarlanacağının belirlediği bu sürecin en önemli açılımının,
teknoloji ve enerji sorunları olduğunu söylüyordu. EKODesign 2009
Konferansı için geldiği İstanbul’da Arup’un, sürdürülebilir mimarlık
misyonunu, ekolojik mimarlık üretiminde izlediği süreçlerle ilgili sorularımızı
yanıtlayan Height sözlerine şöyle devam ediyordu:
"Fakat teknoloji ve enerji yanıtın yalnızca bir kısmı.
Sürdürülebilirlik, asıl anlamıyla İstanbul gibi, yüzyıllardır kültürün,
kentleşmenin merkezi olmuş ve nesiller boyunca yaşanmış, çalışılmış, ulaşılmış
kentlere bakarak çerçevesi çizilmesi gereken bir alan. Tasarladığımız
mekânlarda, çok daha verimli enerji kullanımını sağlamak adına, sağlık odaklı ve
genel konfor koşullarını gözeten teknik prensipler belirlerken, başarılı
sürdürülebilir bir mekânı ortaya çıkaran temel bir koşutu gözden kaçırabiliriz.
Karbon emisyonu veya yıllık enerji kullanımı gibi ölçümü yapılabilir
gereklilikler veya ön kabullere odaklanmak, kuşkusuz çok kolay. Fakat örneğin,
sosyal etkileşimi, üretim olanakları ve istihdam potansiyelini nasıl
ölçebilirsiniz? Tasarladığınız her şeyin, inşaattan sonra planladığınız gibi
çalışacağından nasıl emin olabilirsiniz? Bence anahtar soru bu olmalı.
Sürdürülebilirliğe ilişkin yüzlerce olağanüstü fikir geliştirmekten çok,
olabildiğince çeşitli perspektiften konuya bakmak gerektiğine
inanıyorum."
Her geçen gün kendini insanoğluna daha “somut” bir biçimde; sel
felaketleriyle, kuraklıkla, orman yangınlarıyla hissettiren küresel ısınma,
gözlerin bir an önce mimarlık alanındaki ekolojik uygulamalara çevrilmesini
zorunlu kıldı. Bu zorunluluğu henüz milyonlar hissetmese de, tıpkı David
Height’ın söylediği gibi, başta konuyla ilgili kitapları, haberleri ve
etkinlikleri olmak üzere olabildiğince çeşitli mecralarda, olabildiğince çeşitli
perspektiflerden konuya odaklanmaya çalışan Yapı-Endüstri Merkezi (YEM)
Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol, EKODesign 2009
Konferansı’nda, "Çabamız, gelecek kuşaklara da yaşanabilir bir dünya
bırakabilmek içindir" diyordu.
"Yaşanabilir bir dünya bırakma" çabasına dair izleri takip
edilebilir kılmak açısından okurlarımız için noktaları yan yana getirirken,
YEM’in 6 Ekim’de Mardav
tarafından organize edilen "Passive House-AB 2019 Hedefi: Düşük Enerjili
Binalar" başlıklı seminere ev sahipliği yapacağını da hatırlatmadan
geçmeyelim.
|