Yasama Süreci "Yağmanın Güvencesi" Olarak İşletiliyor
/P> Kıyı Kanunu Anayasa’da kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olacağı, kıyıdan yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği ilkesi benimsenmiştir. 1992 yılında yürürlüğe giren Kıyı Kanunu’nda da aynı anlayışla, kıyının herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olduğu, buralarda hiçbir yapının yapılamayacağı, duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık vb engellerin oluşturulamayacağı, hüküm altına alınmıştır. Kıyıda yapılabilecek yapıları ise, iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan gibi kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesisler ile faaliyetin özelliği nedeniyle kıyıdan başka yerde yapılması mümkün olmayan tersane, gemi söküm yeri vb özelliği olan yapı ve tesislerle sınırlandırılmıştır. İlk olarak 2003 yılında 4971 sayılı Kanun ile özelleştirme kapsamındaki kuruluşların kullanımında bulunan kıyıdaki arazi ve yapılar için kıyı kenar çizgisi tespiti, her türlü imar planlarının hazırlanması, ruhsat gibi işlemleri yapma yetkisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na verilerek, kıyıdaki bu yerlere ilişkin yerel yönetimlerin imar yetkileri alınmış ve bu alanlarda planlama bütünlüğünü bozan kararların alınmasının önü açılmıştır. Ardından 2005 yılında 5398 sayılı Kanun ile kıyıda yapılabilecek yapılar arasına organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerinin (kruvaziyer gemiler) bağlandığı, günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin (elektrik, jeneratör, su, telefon, internet vb teknik bağlandı noktalarının) sağlandığı, yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü, ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı (yeme-içme tesisleri, alışveriş merkezleri, haberleşemeye yönelik üniteler, danışma, enformasyon ve banka hizmetleri, konaklama üniteleri, ofis binaları) yer aldığı kruvazyer ve yat limanlar eklenmiştir. Kıyıların herkesin kullanımına açık olacağı ilkesi, kamu yararının gözetilmesi ilkesi, kanuna eklenen bu madde ile ortadan kaldırılmıştır. Kanunun bu maddesine dayanarak, esasen kruvaziyer liman potansiyeli olmayan yerlerde dahi, kruvaziyer liman tanımı içinde kıyıda alışveriş merkezlerinin, ofislerin, yeme-içme tesislerinin yapıldığı görülmektedir. Kıyılardan herkesin eşit ve serbestçe yararlanabilme özgürlüğü bu uygulamalarla sona erdirilmiş, kıyılar yabancı sermayenin rant tesisleri alanı haline getirilmiştir.
|