www.yapi.com.tr’nin 16 Ocak – 06
Şubat 2012 tarihleri arasında oylamaya açtığı "Sizce tarihi
silueti bozduğu iddia edilen binaların şehircilik ve mimarlık bağlamında nasıl
bir uygulamaya tâbi tutulması gerekiyor?" anketine 250 kişi
katıldı. Ankete katılan okuyucuların yüzde 63’ü "Söz konusu
binaların silueti bozmaması ve kendinden sonraki uygulamalara emsal
oluşturmaması için yıkılması gerekiyor" yönünde oy kullanırken
yüzde 29’u "Yapıların, Park Otel gibi tıraşlanması gerekiyor"
yönünde oy kullandı. Ankete katılan okuyucuların yüzde 8’i ise söz
konusu yapıların, Tarihi Yarımada’nın ya da siluetin içinde yer almadığı
dolayısıyla yıkılmaması gerektiği yönünde oy kullandı.
Ankete katılan ve anket kapsamında görüş bildiren okuyucuların büyük
çoğunluğu binaların hızla yıkılması gerektiğini belirtirken, konunun " müsamaha
kaldırmayacağını" ve "tıraşlamanın bir çözüm olamayacağını" belirtti. Aynı yönde
yorum yapan anket katılımcılarının bir kısmı da belediyelerin "şehir tahrip
edilircesine inşaat izin veriliyor" olmasından yakındı.
Öte yandan bazı okuyucular, "silueti bozan durumdan tıraşlanarak
çıkabiliyorlarsa" bu alternatifin de bir yöntem olarak değerlendirilebileceği
yönünde yorumda bulundular.
Ankete yorum yapan okuyucular arasında konunun "istihdam" odağında ele
alınması gerektiğini vurgulayan ve "açı değiştiğinde arka plana her durumda,
silueti bozan binaların gireceğini" belirten okuyucular da oldu.
Ankete gelen dikkat çekici yorumlardan bazıları:
- Mimari proje yapılıyor, kırk yerde onaylanıyor,
üstelik şimdi 3D modelleme istemek çok moda, bunların üstüne bina yapıldıktan
sonra mı fark ediliyor silueti bozduğu? Nasıl bir akıl bu? Onay imzalarını
atanlar mimar değil mi? Gözlerini bir kapatıp 'bu bina orada nasıl dururdu bir
düşüneyim' dememişler mi?
- Mimarlık; dış mekandan iç mekana doğru geliştirilir.
Önce çevre ve doğa ile uyumu nedir ona bakılır. Yani; yanında yöresinde ne tip
binalar ve mekanlar vardır, onlara bakılır ve onlarla bir uyum içinde olması
sağlanır. Özellikle Tarihi Yarımada’daki binalar ile uyumsuzsa derhal
yıkılmalı, yoksa geçmişimizi yok edersiniz ve kimliksiz kalırsınız! O zaman da
bir hiçsinizdir.
- Tarihi dokunun silüetini kötü etkileyecek yapılaşmaya
kesinlikle izin verilmemelidir. Tarihi dokuyla ölçek, yükseklik, dokuya
uygunluk vb. kriterlere uymayan yapılar, proje aşamasında belirlenerek gerekli
izinler verilmemeli ve eğer yapılacaksa da ticari kaygılar ön plana
çıkmamalıdır. Neticede tarihi miras; evrensel bir olgudur ve bütün insanlığa
mal edilmiştir.
- Bir yerleşim bölgesinde tarihi yapıların oluşturduğu siluet görüntüsünün
sürekli olarak korunması için o yapıların tarihsel açıdan korunmaya değer
anlamlar ifade etmeleri gereklidir. Bu tür yerleşim yerlerinin İstanbul'un
tarihi yarım adası gibi koruma altına alınması zorunludur. Ama bu durum aynı
yerleşim bölgesinin çevresinde günümüzün mimari anlayışına uygun siluet
görüntüsüne sahip çağdaş yapılar yapılmayacağı anlamına gelmez. Bu durumun
tersi çağdaş teknolojik gelişmeler ile yenilikleri tanımamak ve bu
gelişmelerin insanlık açısından önemini görmemek anlamına gelir. Tarihte her
dönem kendi teknolojik gerçeklikleri ile bilinir. Dolayısıyla her dönemin
yapılaşması kendi teknolojik gerçeklikleri ile o dönemin bilim ve sanat
anlayışını da yansıtmak zorundadır. Bu gerçekliğin aksini düşünmek içinde
bulunduğumuz dönem uygarlığının evrimleşmesine karşı çıkmak anlamı taşır. Bu
da geri kalmışlığa yeşil ışık yakmaktır. İçinde bulunduğumuz dönem Modernleşme
olarak bilinen dönemin sonrasını ifade eden Post-Modern dönemdir. Ancak
ülkemizdeki mevcut mimari anlayışın henüz Modern sonrasının bilim ve sanat
anlayışını yansıttığını söylemek hiç ama hiç mümkün değil. Ben şahsen bundan
dolayı çok ama çok üzüntülüyüm.
Yapıların tepelerine
külah koysunlar siluete uydursunlar (elalemin gökdelen tipolojisini taklit
etmek zorunda değiliz). İstanbul tipi gökdelen tasarımlarımızla bu sorun
çözülmeli. Açı değiştiğinde arka plana her durumda silueti bozan binalar
girecektir. Tabi bu siluet bozulmasını fark etmek istemeyen rüşvet severleri
de meslekten ihraç etmek gerekiyor. Şehir ölçeğinde tüm yapılar yarışma ile
yapılmalı hattı zatınızda…
- Bence tüm yüksek yapılar bu kapsama girmeli. Ya hepsine izin vereceksiniz
ya da hepsini yasaklayacaksınız çünkü İstanbul'un her yeri tarihi
dokudur.
|