Munzur deyince akla tehlike olarak
sadece baraj ve hidroelektrik santralleri gelse de en az baraj ve hidroelektrik
santralleri kadar önemli tehlikeler daha var. Açıklayalım. 1971 yılında
millî park statüsüne kavuşan Munzur Vadisi’nin en
önemli kaynak değeri Munzur suyudur. Gerek Munzur suyu üzerinde ve gerekse de
milli parkın diğer önemli kaynak değerlerinden olan Mercan
Deresi üzerinde yapımı planlanan baraj ve hidroelektrik santrallerine
karşı yürüttüğümüz hukuksal mücadele sonucunda önemli kazanımlar elde ettik.
Onlarca dava
Munzur Vadisi’ndeki en büyük baraj ve hidroelektrik santrali projesi olan
Konaktepe Barajı ve Hidroelektrik Santrali I - II için
Konaktepe Şirketi’ne verilen lisans, lisansa karşı açtığımız
dava kapsamında Danıştay 13. Dairesi’nce, 11.10.2010 tarihinde
verilen karar ile, milli parkta yapımı kararlaştırılan diğer baraj ve
hidroelektrik santrali projeleri bakımından da emsal olacak gerekçelerle
durduruldu. Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 17.
maddesine göre üretim lisansı sahibi tüzel kişiler; üretim tesisi kurulması,
işletmeye alınması, elektrik enerjisi üretimi, ürettikleri elektrik enerjisinin
ve/veya kapasitenin müşterilere satışı ile iştigal edebilir. Bu sebeple de
lisansın yürütmesi durdurulduğunda hiçbir inşaat çalışması vs. hukuken
yapılamıyor.
Munzur Vadisi’nin 1. derece doğal sit alanı olarak tespit ve tescili
istemiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yaptığımız başvurunun
reddi üzerine açtığımız iptal davasında İdare Mahkemesi’nce
Munzur Vadisi’nin pek çok kültürel ve doğal kaynak değerlerine sahip olduğu ve
bu haliyle bütünsel şekilde incelenmesi gerektiği gerekçesiyle 15.11.2011
tarihinde iptal kararı verildi.
Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları dahilindeki Mercan Deresi üzerinde
1985’te yapımına başlanan ve 2003’te tamamlanan Mercan Hidroelektrik
Santrali’nin kaçak yapı statüsünde vs. olduğu gerekçesiyle gerekçesiyle
faaliyetlerinin durdurulması talebinde bulunmuştuk. Talebimize rağmen anılan
hidroelektrik santralinin faaliyetlerini durdurmayan mülga Tunceli İl
Çevre ve Orman Müdürlüğü yetkilileri hakkında yaptığımız suç duyurusu
üzerine Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca görevi kötüye
kullanma suçundan dava açıldı. Davanın ilk duruşması 20 Mart’ta Tunceli Sulh
Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Ve fakat millî park açısından baraj ve hidroelektrik santralleri dışında
başkaca sorunlar da var. Milli Parklar Yönetmeliği’nin 5. maddesi hükmüne göre
“Tabiatı mutlak koruma zonlarında, tabii kaynaklar insan etkisi olmaksızın tabii
haline bırakılır”.
Biyolojik çeşitlilik ne olacak?
Millî Park Mutlak Koruma Zonları’nda insan eseri hiçbir yapı
ve tesis bulunmaması gerektiği halde Tunceli şehir merkezini Ovacık ilçesine
bağlayan karayolunun tümü Munzur Vadisi Millî Parkı’nın Mutlak Koruma Zonu’nda
kalıyor. Tunceli - Ovacık Karayolu, mevzuat hükümlerine açıkça aykırı. Ve anılan
karayolu bu haliyle yanlış bir yol. Radikal bir talep gibi gözükse de
Tunceli -Ovacık Karayolu’nun alternatif bir karayolu
oluşturularak ulaşıma kapatılması gerekiyor. Karayolunun hangi güzergâhlardan
geçirilmesi gerektiği de milli parklar mevzuatı, çevre mevzuatı hükümleri nazara
alınarak belirlenmeli.
Millî Parktaki endemik fauna türlerinin yaşam alanlarının genellikle Munzur
Suyu ve etrafı olduğu gözetildiğinde anılan karayolunun ulaşıma kapatılmasının
biyolojik çeşitliliğin korunmasında vs. getireceği kamusal yarar daha da
anlaşılabilir olacaktır. Milli Parktaki endemik fauna türleri olan Kırmızı
Benekli Alabalık, Bezuvar Dağ Keçisi, Çengel Boynuzlu Keçi gibi türlerin
yasadışı avlanılması açısından sıklıkla bu yolun kullanıldığı da bilinen bir
durum. Diğer önemli bir sorun da Ovacık ilçesinin evsel vs. atık sularının
doğrudan Munzur Suyu’na deşarj edilmesi. Anılan durum Munzur Vadisi Milli
Parkı’ndaki biyolojik çeşitliliği ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu durum gerek
Milli Parklar mevzuatına ve gerekse de çevre mevzuatına açıkça aykırı. Çevre
Kanunu ve anılan kanun gereğince çıkarılan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak
gerekli önlemlerin derhal alınması gerek.
Munzur Gözeleri
Önemle üzerinde durulması gereken bir husus da Munzur Gözeleri’dir. Hali
hazırda Munzur Gözeleri’nin mesire yeri / piknik alanı, açık hava restaurantı
gibi kullanılması, su kaynaklarına ticari amaçlı yaklaşım, mevzuatta belirtilen
koruma amaçlı tedbirlerin alınmaması, denetimsizlik sebepleriyle Gözelerin genel
peyzajına, fiziki, jeolojik yapısına ciddi şekilde zarar veriyor. Munzur
Gözeleri açısından genel bir duyarsızlık bulunduğunu ifade etmek isterim.
Munzur Suyu’nun kaynağı durumunda bulunan ve 1. derece doğal sit alanı
statüsüne sahip Munzur Gözeleri’nde hiçbir ticari, turistik vs. faaliyete izin
verilmemeli. Gerek ülkemizin kültür ve tabiat varlıklarını koruma mevzuatı ve
gerekse de uluslararası sözleşme hükümlerine göre 1. derece doğal sit
alanlarında ticari, turistik vs. amaçlı faaliyet yürütmek kesin olarak yasak ve
hukuksal ve cezai yaptırıma tabidir!
Munzur Vadisi Millî Parkı doğal miras alanıdır. Milli parkın ve milli parkın
temel kaynak değeri konumundaki Munzur Suyu’nun korunması ve gelecek kuşaklara
miras bırakılabilmesi için yukarıda aktarılan hususların yerine getirilmesi
yaşamsal önemde. Kaldı ki belirttiğim hususların tümü anayasal çevreyi koruma
yükümlülüğü vs. kapsamında hukuksal zorunluluk. Munzur insanlığın ortak
mirasıdır ve bu haliyle her bireyin ekonomik mirasından çok daha önemli bir
miras olduğu unutulmamalı!
Barış Yıldırım / Avukat
|