‘Yedik devlet şamarını, gördük ölüm fermanı, kesmeyin can damarımı, Aksu’mu
sayarlar çölden...’ Erzurum İspir’e bağlı Aksu Vadisi’ne yapılan HES’lere
karşı bölge halkı büyük bir mücadeleye girişti. Dernek kuruldu, davalar açıldı.
Bilirkişilere başvuruldu. Aksu Köyü’nden Mehmet Durmaz ise çareyi ‘HES ağıtı’
yakmakta buldu.
Çoruh Havzası’nda bulunan ve 2004’te ‘Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ olarak
koruma altına alınan Aksu Vadisi çarpıcı bir güzelliğe sahip. Sonbaharın
etkisiyle yeşil ve sarının tüm tonlarıyla tabloya dönmüş durumda. Ancak
Aksu’daki bu huzur tablosu son aylarda bozuldu. Halk ne olduğunu bile
anlayamadan dev iş makineleri vadiyi kazıp, tüneller açtı. Patlamalar vadideki
eski ahşap evleri yerlerinden oynattı. Halen dere yatakları hafriyatla
dolduruluyor. Bunlar Çoruh Havzası’na yapılacak toplam 37 hidroelektrik
santralinin (HES) inşaat görüntüleri. Koruma altına alınan Aksu Vadisi’ne de,
Yedigöller ve Aksu Regülatörü adıyla, 41 megavat gücünde iki HES için çalışmalar
tüm hızıyla devam ediyor. Elbette ‘Aksu yok olmasın’ diyen bölge halkının
mücadelesi de... Santrallerin gücü 50 megavattan düşük olduğu için ön
incelemelerde, bölgeye Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınması da
gerekli görülmedi.
‘Zaten su boşa akmıyordu’
Erdoğan Aksu, köyün en eskilerinden. Vadinin adı da Aksu soyundan geliyor.
Erdoğan Aksu, vadide huzurun HES’lerle kaçtığını söylüyor. Aksuluların tarımla
geçindiğini anlatan Aksu, tarım ve hayvancılıkla birlikteı vadide yaşamın da
biteceği görüşünde:
“İspir’in fasulyesi meşhur. Bizler geçimimizi bağ bahçe işleri ve fasulyeden
sağlıyoruz. Aksu’daki derenin 49 yıllığına kiralandığını duyduk. İnanmadık.
Erzurum’a atlayıp gittik. Başbakan’ın ‘Artık su boşa akmayacak’ dediğini
öğrendik. Zaten bizim suyumuz da boşa akmıyordu. Aksu Vadisi’ne, yaban hayatına
ve bizlere hayat veriyordu. Suyumuz akmazsa yaban hayatı geliştirme alanı olan
Aksu’da ne yaban hayatı kalır, ne de normal hayat. Zaten insanları göç etmesin
diye zor bela köyde tutuyoruz. Dere de olmazsa kim kalır? Devlet HES’lere değil,
turizme destek olsun.”
Erdoğan Aksu, bölgenin endemik türleri ve yaban hayatıyla ilgili de şu
bilgileri veriyor:
“Kafkaslar’da ve sadece Çoruh Vadisi’nde yaşam alanı bulunan ‘benekli başak’,
Su samuru ve dünyada iki üç bölgede yaşam alanı bulunan kırmızı benekli
alabalığınınnesli tehlike altında. HES çalışmalarından dolayı suyun rengi bile
bulanıklaştı, balıklar nasıl yaşasın? Ayrıca vadide 100’e yakın endemik tür
bulunuyor.”
Bilirkişi geldi
Aksulular, bireysel olarak mücadelenin dışında örgütlü olmaya da karar
vererek ‘Aksu Vadisi ve Köyleri Doğal Yaşamı Koruma Derneği’ni kurmuş. Dernek
başkanı Yakup Kaplan, HES projelerine karşı mücadelelerini şöyle anlatıyor:
“Vadideki iki HES projesinin yürütmenin durdurulması ve projenin iptali için
dava açtık. 2008’de açtığımız dava hâlâ sonuçlanmadı. Birkaç gün önce bilirkişi
heyeti geldi. Bilirkişi heyetine yaşadığımız sıkıntıyı anlattık. Eğer rapor
bizim lehimize olursa, mahkemenin buradaki çalışmaları durduracağını
düşünüyoruz. Ancak bilirkişi raporlarına da çok fazla güvenmiyoruz.”
Aksu Köyü Muhtarı Mehmet Kısı, vadinin kayıtlı 5 bin civarında nüfusu
olduğunu ancak sürekli yaşayan 1000 kişi olduğunu söyleyerek HES çalışmalarından
sonra vadide hayatın değiştiğini vurguluyor:
“Buradaki çalışmalar bir buçuk yıl önce başladı. Hızla tünelleri açtılar.
Bolu tünelleri neden bu kadar uzun sürdü şaşıyorum. HES’cilere verselerdi hemen
biterdi. Kazılara ve patlamalar ilk başladığında savcılığa giderek suç
duyurusunda bulunduk, takipsizlikle sonuçlandı. Projenin tanıtım dosyasında
burada tarım yapılmadığı, kurulacak tesisin yakınında mesken ve insan
bulunmadığı belirtiliyor. Kadastro Müdürlüğü’ne giderek, projenin olduğu yerde
bulunan meskenlerin ve arazilerin kayıtlarını almak zorunda kaldık. Bunu da dava
dilekçemize ekledik.”
Sırada madencilik mi var?
Doğa Derneği Başkanı Güven Eken de, HES’lerin dışında vadi için diğer bir
tehdit olan ‘maden’lere dikkat çekiyor:
“Türkiye’deki 81 yaban hayatı geliştirme merkezinden biri de Aksu Vadisi.
HES’ler bittiği zaman vadinin her iki tarafı madencilerin baskısı altında
olacak. Bu bölgede bakır ve altın rezervleri var ancak koruma altında olduğundan
madencilere şimdilik izin verilmiyor. HES’lerden sonra madenciliğe de izin
verilirse daha büyük bir tehlike yaşanır.”
Aksu köyünden Mehmet Durmaz’ın ise HES’lere karşı mücadelesi farklı oldu.
Zaman zaman şiirler yazıp besteler yapan Durmaz, bu kez bir ‘ağıt’ için kalemine
sarıldı. “Bin yıl var bu diyardayım, bugünlerde intizardayım, Yetişin gardaş
dardayım, Aksu’mu almadan benden. Yedik devlet şamarını, gördük ölüm fermanını,
kesmeyin can damarımı, Aksu’mu sayarlar çölden...’
|