Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Umudun Mıknatısları

Dünya Konut Günü’nün bu yılki teması, son yıllarda kentlere doğru yaşanan göçün “dünya tarihindeki en yoğun göçlerden biri olması ve kentleri yadsınamayacak ölçüde etkilemesi nedeniyle seçilmiştir.

Evrensel/Necati Uyar
Umudun Mıknatısları Göç, pek çok sorunu da beraberinde getiriyor.

kim ayının ilk pazartesi günü Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Konut Günü” olarak belirlenmiştir. Ülkemizde de uzun yıllardan bu yana Ekim ayının ilk pazartesi günü “Dünya Konut Günü” olarak kutlanılmaktadır. Aynı zamanda kutlaması gerçekleştirilen bir başka gün ise “Dünya Mimarlık Günü”dür. Ülkemizde de yıllardan bu yana iki gün ortaklaşa etkinliklerle tüm haftaya yayılarak Mimarlar Odası öncülüğünde kutlanmaktadır.

Geçtiğimiz yıl Dünya Konut Günü’nde yapılan bir anlaşma ile Dünya ölçeğinde öncülüğünü Birleşmiş Milletler İskan Programı (UN-HABITAT) ve Uluslararası Mimarlar Birliği’nin (UIA) yaptığı iki kutlamanın, ortaklaşa etkinliklere dönüştürülmesi için 2 yıllık bir anlaşma imzalandı. 3 Ekim 2005 tarihinde Dünya Konut Günü’nün resmi açılışının yapıldığı Jakarta’da UN-HABITAT Direktörü Anna Tibaijuka ve UIA Başkanı Gaetan Siew tarafından 24 ay süre ile geçerli olacak şekilde imzalanan işbirliği anlaşması doğrultusunda, bu yıl iki gün tüm dünyada bir arada kutlanıyor. Tüm dünyada 2006 yılı Dünya Konut Günü için düzenlenen etkinliklerin teması “Kentler: Umudun Mıknatısları” olarak belirlenmiştir.

Dünya Konut Günü’nün bu yılki teması, son yıllarda kentlere doğru yaşanan göçün “dünya tarihindeki en yoğun göçlerden biri olması ve kentleri yadsınamayacak ölçüde etkilemesi nedeniyle” seçildiği belirtilmektedir. Temaya ilişkin yapılan açıklamalarda, 1950 yılında dünya nüfusunun üçte biri kentlerde yaşarken, 2050 yılında bu dengenin tersine dönmesi ve kentlerde yaşayan nüfusun üçte ikiye yükselmesinin beklendiği vurgulanıyor.

Kırsal alandan kente yönelen göçler, tarihin ilk dönemlerinden beri sürmektedir. Avrupa’da sanayi devrimi ile eş zamanlı başlayan kırdan kente göçün yoğunlaşması, ülkemizde ise 1950’li yıllara denk gelmektedir. Kırsal alanda artan yoksulluk, tam da bu yıl Dünya Konut Günü için belirlenen temada olduğu gibi kentleri umudun mıknatıslarına dönüştürmüştür.

Yoksulluktan sıyrılma ve geleceğe ilişkin yaşam umudu arayışı, pek çok insanı yaşadığı köyden ya da kasabadan bir başka yerleşmeye taşımıştır. Göçlerin bir bölümü doğrudan göçün gerçekleştiği tarihlerde daha çok umut ışığı veren büyük kentlere yönelirken, bir bölümünde ise sınırlı kalmış ve en yakın kentsel merkeze yönelmiştir. Bu durum bir dönem pek çok kentin göç almasına neden olurken, köyden en yakın kente yönelen göçler, bu kentlerden de başka ve daha büyük kentlere göçü zorunlu hale getirmiştir.

Başta Türkiye’nin üç büyük kenti, İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere, Bursa, Adana, Mersin, Gaziantep, Diyarbakır gibi kentler, farklı dönemlerde göç almada öne çıkmış ve oluşan göçler nedeniyle bu kentlerde önemli bozulmalar yaşanmıştır. Kentin çeperlerine yığılan nüfus, bazı kentlerde verimli tarım alanları ve korunması gereken alanların kaçak yapılaşmalarla dolmasına ve gecekondulaşmaya neden olurken, diğer yandan oluşan bu plansız yığılma bölgelerine yerleşenler, kendilerini altyapısız, sağlıksız bir yaşamın içinde buluvermiştir.

Kırsal alandan umutlarının peşine düşerek kente göç edenlerin yürüttükleri yaşam mücadelesi içinde oluşturdukları mahalleler, kısa süre içinde sermayenin gözünde yer seçimini etkileyecek düzeyde ucuz işgücü deposuna, politikacıların gözünde ise seçim kazandıracak düzeyde kolay oy deposuna dönüşmüşlerdir. Ülkemizde kırsal alandan kentlere yönelen göçler, “gecekondulu-dolmuşlu-işportalı” kentleşme geleneğinin yerleşmesini sağlamış, bu gelenek geçen onca yıla karşın değişmemiştir.
Geçmişte halkın kendi barınma sorununu gidermek için başvurduğu gecekondu yapımının yerini, günümüzde doğrudan belediyeler eliyle, yargı kararlarına rağmen ve bilimi hiçe sayarak yapılan gecekondu üst geçitler, kaptı kaçtı yol yapımları, en küçük yağışta sular altında kalan battı çıktı altgeçitler aldı. İşporta tezgahları ise değişime uğradı ve kimi zaman “sosyete pazarı” kimi zaman “bayram pazarı” kimi zaman ise konserler düzenlenerek “binlerce dansöz var” diye bağrışan insanların katılımıyla açılışı gerçekleştirilen refüj çarşılarına dönüştü. Geçmişte dar ve bozuk gecekondu mahallelerinin yolları için çözüm olan dolmuşların yerini ise bugün bile hiçbir araç alamadı.

Ülkemizde kırsal alandan kentlere yönelen göç, geçmişte olduğu kadar hızlı olmasa da günümüzde de sürmektedir. Ancak son yıllarda oluşan göçlere neden olan mıknatıs etkisi, kentlerden kaynaklanan çekicilik değil, halkı yaşadığı yöreleri terk etmeye zorlayan itici etkidir. Ancak bu tespit, son yıllarda ülkemiz kentlerinin umudun mıknatısı olmaktan uzaklaştığı anlamına da gelmez. Kentlerimiz bugün de bazı kesimler için umudun çekiminin dayanılmaz mıknatıslarıdır. Kimi zaman çöl ortasında susuz kalmış Arap Şeyhleri’nin Boğaz manzaralı tepe umudunun mıknatısına dönüşen kentlerimiz, kimi zaman üç günlük inşaat firmalarının dev yol ve köprü yapım ihaleleri alma umudunun mıknatısı haline gelmiştir.

http://www.yapi.com.tr/haberler/umudun-miknatislari_48737.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!