''Her ne kadar Türkiye, özel konumunu uluslararası arenada kabul ettirerek önemli bir başarı sağlamış olsa da geçtiğimiz 10 yıllık sürede başta Çin ve Hindistan olmak üzere büyük bir yatırım ve finansman desteği alan ülkelerin yararlandığı avantajlardan yararlanamamaktadır'' diyen Ümit Boyner, ulusal iklim değişikliği politika ve stratejilerinin tutarlı şekilde uygulanması ve bunun uluslararası arenayla da paylaşılmasının Türkiye'nin yeni rejimde arzu ettiği şekilde konumlanmasını sağlayabileceğini belirtti.
TÜSİAD Başkanı Boyner, ''Şunun da altını çizmeliyim ki, düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde elde edilecek kaynakların bürokratik mekanizmalardan ziyade iklim değişikliğine teknoloji yatırımı yapan özel sektörün desteklenmesi için kullanılması bu sürecin daha başarılı olmasını sağlayacaktır. İklim değişikliğiyle mücadele, küresel ekonominin bir dönüşüm geçirerek düşük karbon salımı prensibini benimseyen üretim ve hizmet yöntemlerine geçişini gerekli kılmaktadır. Düşük karbon ekonomisini oluşturacak olan bu yeni yöntem ve teknolojilerin 3,5-4 trilyon dolarlık bir piyasa yaratacağı öngörülmektedir'' diye konuştu. ''İklim değişikliği konusunda özel sektöre aktif rol...'' Küresel olarak düşük karbon ekonomisine doğru bir yönelim, doğru politikalar oluşturulduğu takdirde, Türkiye gibi rekabet gücünü artırmayı hedefleyen bir ülke için büyük fırsatlar sunabileceğini söyleyen Boyner, ''Yeni piyasa koşullarına adapte olacak şekilde ekonominin yapılandırılması, rekabet gücünün korunarak bu piyasadan pay alınmasında önemli bir rol oynayacaktır. Genel stratejilerin yanı sıra, son yıllarda hazırlanan sektörel stratejilerin de bu yeni eğilimi göz önünde bulundurarak planlanması rekabetçi bir ekonominin sektörel olarak da düzenlenmesine yardımcı olacaktır'' dedi. Boyner, ulusal politikaların ve kapasitenin oluşturulması sürecinde iş dünyası ile güçlü bir ortaklığın kurulmasının, sektörel durum değerlendirmelerinin ve eylem planlarının bu ortaklıklar temelinde hazırlanması ve takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Boyner, iklim değişikliği ile mücadelede hedeflerin belirlerken, sanayi politikası, enerji politikaları, yatırım destekleri ve teşvikleri, dış ticaret, yerel yönetimler, bölgesel kalkınma gibi çeşitli konuların entegre bir şekilde ele alınması gerekliliğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ülke pozisyonları oluşturulurken iklim değişikliği konusunda yükümlülük altına girecek olan özel sektörün, bilgi ve deneyimine başvurulması ve süreçte aktif bir rol alması gerektiğine inanıyoruz. İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu ve altındaki çalışma gruplarının da etkili bir şekilde çalıştırılması bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Sözlerime son vermeden önce, hem kamu, hem de özel sektör olarak küresel iklim müzakereleri ile oluşmakta olan yeni iklim rejiminde Türkiye'nin doğru konumlanması için çalışmamız gerektiğinin bir kere daha altını çizmek istiyorum. Biz TÜSİAD olarak üzerimize düşeni yapmaya ve işbirliği içerisinde olduğumuz muadil uluslararası iş dünyası örgütlerine bu yöndeki görüşlerimizi aktarmaya hazırız.''
|