ahip olduğu biyolojik çeşitlilik ile Uluslararası Yaşayan Göller
Ağı’na üye olan, ülkemizdeki tek göl, Uluabat Gölü’ne
yapılması planlanan turizm odaklı yatırımlar, WWF Türkiye’yi harekete geçirdi.
WWF Türkiye’ye göre 1998 senesinde hazırlanan ‘Uluabat
Gölü Yönetim Planı’, gölün ekolojik karakterini tehlikeye atacak
projeler nedeniyle sekteye uğruyor.
WWF Türkiye’nin konu ile ilgili
yayınladığı basın bülteni şöyle:
“Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından
biri olmasına karşın, ekolojik yapısına yönelik tehditlerle gündeme gelen
Uluabat Gölü, Bursa-İzmir Otoyol Projesi’nden sonra bu kez de Marmara Denizi’yle
birleştirilme projesiyle karşı karşıya.
1998 yılında Uluslararası Öneme
Sahip Sulak Alan (Ramsar Alanı) ilan edilerek koruma altına alınan, Çevre ve
Orman Bakanlığı ile WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) önderliğinde, ilgili
tüm tarafların katılımıyla hazırlanan ‘Uluabat Gölü Yönetim Planı’, gölün
ekolojik karakterini tehlikeye atacak projeler nedeniyle sekteye uğruyor.
Uluabat Gölü’nün 30 km uzunluğunda bir kanal ile Marmara Denizi’ne bağlanması
projesi, teknik ve ekolojik açıdan pek çok sakınca barındırıyor.
Ortalama
derinliği 1-2 metre olan Uluabat Gölü’nün, söz konusu proje ile doğal bir marina
haline getirilmesi teknik açıdan mümkün değildir. Açılması planlanan kanaldan
geçerek göle ulaşan yatların hareketleri son derece sınırlı olacaktır. 1900’lü
yılların başındaki derinliği teknelerin işleyebileceği düzeyde olan Uluabat
Gölü, son yüzyılda Susurluk Havzası’ndaki hatalı toprak kullanımı ve aşırı
erozyon gibi nedenlerle oluşan sediment taşınmasıyla dolmuştur. Bu şekilde devam
eder ve önlem alınmazsa, Uluabat Gölü 80 yıl içinde tamamen dolarak bataklığa
dönüşecektir.
Peyzaj ve biyolojik çeşitlilik değerlerinin yanı sıra
arkeolojik mirası ile çok önemli bir turizm potansiyeline sahip olan Uluabat
Gölü’ne yapılacak turizm odaklı yatırımlarda öncelik, bu değerlerin korunması ve
geliştirilmesi olmalıdır. Uluabat Gölü; sahip olduğu koruma statülerine karşın
tarım, sanayi ve evsel atıkların neden olduğu yoğun bir kirlilik tehdidi ile
karşı karşıyadır. Başta Mustafa Kemal Paşa ilçesi olmak üzere göl çevresindeki
yerleşimlerin evsel atıklarının büyük bir kısmı, herhangi bir arıtıma tabi
tutulmadan göle ulaşmaktadır. Göldeki su kalitesinin azalması, başta balıkçılık
olmak üzere gölün ekolojik yapısını ve rekreasyon değerlerini tehdit
etmektedir.
Uluabat Gölü, başından itibaren etkin katılımla oluşturulmuş,
Türkiye’nin en önemli sulak alan yönetim planlarından birine sahiptir. Uluabat
Gölü Yönetim Planı 2002 yılında Ulusal Sulak Alan Komisyonu’nca onaylanarak
yürürlüğe girmiştir. Plan faaliyetleri, Yönetim Planı Yürütme ve Denetleme
Kurulu tarafından izlenmekte ve ilgili kurumlarca sürdürülmektedir. Uluabat
Gölü’ne geniş kapsamlı etkisi olacak bu tür projeler, Uluabat Gölü Yönetim Planı
çerçevesinde, Uluabat Gölü Yürütme Kurulu ve Bursa Yerel Sulak Alan Komisyonu
toplantılarında ilgili kamu kurumlarının, üniversite çevresinin, sivil toplum ve
yerel halkın katılımını öngören süreçler ile
değerlendirilmelidir.
|