Sayın Binali Yıldırım,
Siz gerçekten “ulaştırma”mızın bakanı mısınız?
Merakımızın nedeni, “ulaştırma karşıtı” haliniz.. daha doğrusu artık
“ulaşılamama”nın nedeni olan “karayolcu”luğa “kara sevda”nız...
Oysa Ulaştırma Bakanlığı “demiryolu uygarlığı”mızın yüz akıdır. Bu nedenle
Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM), yarım yüzyılı aşkın bu bakanlıktan “ayrı”
tutulmuştur.
Bilirsiniz; 1949’daki ABD raporunda, Türkiye’ye “demiryolu yerine karayolunu
geliştirin” denmişti de bu “tavsiye”ye uyularak, KGM Ulaştırma Bakanlığı’na
“bağlanmadan” kurulmuştu. Böylece, “demiryolu, denizyolu, karayolu ve
havayolu”nu ulusal çıkarlara göre “birlikte planlama” hedefi de baştan
engellenmişti...
İşte o yıllardan beri KGM, adeta “devlet içinde devlet” konumuyla, hem
karayolu politikasının egemenliği, hem de Türkiye’nin “demiryolsuz”
bırakılmasında “siyasi önder”lerin baş tacı olmuştur.
Bizler, ulaşımda “dışa bağımlı”lıktan kurtulmak; “ulaştırma”nın yüzde 95’ine
karışamayan bir Ulaştırma Bakanlığı “ayıbı”na son vermek; ulaşım tercihlerini
“karayolu kayırmacılığı”na kapılmadan belirleyebilmek için, “KGM’yi de yöneten”
bir Ulaştırma Bakanlığı’nı özlemle bekledik...
Atatürk’ten miras bakanlığınızın, tüm ulaşım sistemlerini dengeli
geliştirecek bir planlamaya sahip çıkmasını savunduk...
Bu nedenle hükümetinizin KGM’yi tam 55 yıl sonra asıl sahibi olan
bakanlığınıza bağlamasını da “içtenlikle” destekledik...
O kadar ki bir yazımda “Çok şükür artık demiryolu gereken yere demiryolu,
karayolu gereken yere de karayolu planlanabilir...” dememe, kimi okurlar anlam
verememiş ve sormuşlardı; “Nasıl yani, zaten tümü Ulaştırma Bakanlığı’nın
yetkisinde değil miydi?”
Değildi Sayın Bakan, ama şimdi artık “yetkiniz”de...
Siz ise işte böylesine umutların bakanı olmanıza rağmen, “Boğaziçi’ne 3.
köprü” ve hatta “Denizaltı Karayolu Tüneli”yle, öncelikle kendi bakanlığınıza
karşı “tarihsel bir vefasızlık” içinde olduğunuzun galiba farkında değilsiniz...
Ülkeyi vaktiyle demir ağlarla ören bakanlığınız emektarlarının ruhlarını
incittiğinizin de...
Ulusal onur projemiz olan Marmaray’la yeni köprü ihtiyacının da kalmayacağını
kanıtlayan “raporlar”ınız resmi internet sitenizde yayımlanırken, bunu hiçe
sayan köprü inadınızın ülkeye ve İstanbul’a büyük kötülük olduğunu size
anımsatan bir danışmanınız yok mu?
Hele şu Suriçi’ne saplanan “Karayolu Tüneli” İstanbul’un “Dünya Mirası”
tarihi dokusunun daha fazla otomobil işgaline açılacağını nasıl görmezsiniz?
Aynı konuda çekincelerini “size saygı”yla belirten büyükşehir belediyesi mimar
ve şehircilerini bile nasıl üzersiniz?
Projeniz sayısız şehircilik sakıncası nedeniyle ve yine Marmaray’ı yok sayan
bilim dışılığıyla nâzım plana bile işlenemezken, tutup plansız olarak ihalesini
yapabiliyorsunuz!
Ve yine sayısız bilim insanı ile kendi bakanlığınızın yürekli uzmanları, 3.
köprünün çözüm olmadığını ve İstanbul’un elde kalan son doğal alanları için
cinayet olduğunu söylerken siz, tanımlanamaz bir umursamazlık içindesiniz...
Oysa biz, KGM’nin size bağlı olmadığı dönemlerden beri dayattığı, çevre
düşmanı bir “para toplama köprüsü”nü “sorgulama”nızı beklemiştik; “aynen”
savunmanızı değil... “Bakanlık yetkiniz”le, Karayolları’nın keyfi uygulamalarını
durdurabileceğinizi ummuştuk; aynı keyfiliğe siyasal önderlik yapmanızı
değil...
Ancak öyle görünüyor ki KGM’nin bakanlığınıza bağlanması, “karayolu
kayırmacılığının sizin himayenizde de sürmesi” demekmiş. Belki de cumhuriyetin
ulaştırma bakanlarını, ulaştırmanın değil; ABD kökenli karayolcu siyasetin
bakanları yapma planıymış...
Boşuna sevinmiş, umutlanmışız...
Lütfen söyler misiniz; siz gerçekten ulaştırmaya mı bakıyorsunuz; yoksa 50
yıldır başımıza dert olan, rant düşkünü karayolculuğa mı?
|