Çağdaş Türk sanatının, Sotheby’s gibi
Batılı büyük kuruluşların müzayedeleri üzerinden dünya sanat piyasasına
açılmasını ele aldığımız bu dizide, bugüne kadar Türkiye’nin önde gelen müzayede
evi ve sanat galerisi yöneticilerinin, Türkiye sanat ortamının tanınmış sanatçı
ve küratörlerinin görüşlerine yer verdik. Bu açılım kimilerince bir ölçüde
olumlu karşılanırken, kimilerinin olumsuz tepkileriyle karşılandı. Dizinin son
bölümünde ise Sotheby’s yetkililerinin sorularımıza verdikleri yanıtları
sunuyoruz.
Uluslararası bir müzayede şirketi olarak, sanatçıların seçimini ve
onların yapıtlarının fiyatlandırılmasını nasıl belirliyorsunuz?
Sotheby’s’in müzayedelerinde, bir resmin seçiminde kullandığımız ölçütler,
sanat değeri, pazarlanabilirlik ve o yapıtın söz konusu müzayedenin bağlamına
uygunluğu gibi bir dizi etken içerir. Satışı önerilen yapıtların incelenmesi
sırasında, Sotheby’s’in çeşitli alanlarda geniş bir piyasa deneyimi olan
yönetici ve uzmanları karar alma sürecine katılırlar. Yukarıda sayılan
etkenlerden biri bile, belirli bir yapıtın kabul edilmemesine yol açabilir.
Çağdaş Türk sanatıyla ilgili son satışlarda, Sotheby’s’in yönetici ve uzmanları,
Türkiye’deki danışmanımız Isabella İçöz’ün de aralarında bulunduğu ülkenin sanat
alanından farklı kişilerle danışma toplantıları yaptılar.
Türk sanatçıların seçiminde, Türkiye’deki sanat ortamının küresel
sanat piyasasına eklemlenmesinin payı var mı?
İstanbul’un canlı sanat ortamı ve hep popüler olan İstanbul Bienali, sanat
piyasasının bu özel bölgesindeki inanılmaz momentumu gösteriyor. Bu etkenler,
Türkiye’nin önde gelen sanatçılarından bazılarının önemli yapıtlarını içeren
çağdaş Türk sanatı başlangıç müzayedesinin, çağdaş Türk sanatının uluslararası
sanat piyasasına çıkmasının ortamını oluşturdu. Satıştan elde edilen sonuç, pek
çok yetenekli çağdaş sanatçı yetiştirmiş olan Türkiye’nin zengin kültürel
tarihinin gerçek kanıtıdır. Ayrı bir kategori olarak çağdaş Türk sanatı,
uluslararası müzayede sahnesinde iyi karşılanmış ve alıcıların coşkulu
katılımını sağlamıştır.
Sotheby’s Ortadoğu Stratejik İş Geliştirme Asbaşkanı Ali Can
Ertuğ’un, müzayede öncesi verdiği bir röportajda, 1980-90 yılları arasını “ölü
bir dönem” olarak tanımlaması pek çok kişi tarafından sanat ortamını manipüle
etmeye yönelik bir açıklama olarak değerlendirildi. Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Sotheby’s Türkiye’yle yakından ilgilenmektedir ve Türk müşterilerinin şirket
için ne kadar önemli olduğunun farkındadır. Bu da, İstanbul’da bir büro açmaya
karar vermemize yol açmıştır. Sanatsal yetenek, Osmanlı İmparatorluğu’ndan
günümüze kadar Türk sanat piyasasını sürekli kılmıştır ve Londra’daki bu ilk
çağdaş Türk sanatı satışından elde edilen sonuçlar, yalnızca bu piyasanın
uluslararası sahnedeki potansiyelini değil, çağdaş Türk sanatının dünyadaki
koleksiyoncular için de ne kadar cazip olduğunu ortaya koyuyor.
Küresel stratejileri olan müzayede evlerinin yüzlerini Türkiye’deki
sanat ortamına çevirmeleri bir gereklilikten mi doğuyor, yoksa uluslararası
sanat ortamında son yıllarda kendini gösteren Üçüncü Dünya ülkelerinin sanat
piyasalarına girme eğiliminden mi kaynaklanıyor?
Sotheby’s sürekli olarak dünyanın dört yanındaki fırsatları
değerlendirmektedir. Türkiye’deki müşteri tabanımızın gelişmesi ve Türkiye’nin
sanat ortamındaki belirgin canlılık, İstanbul’un Sotheby’s’in genişleme
planlarının önemli adaylarından biri olmasını sağlamıştır. Türkiye’de yeni
açılan büromuzun amacı, Sotheby’s’in Londra, Paris ve New York’taki çağdaş
sanat, empresyonist sanat, Rus sanatı, İslam sanatı, oryantalist sanat, mücevher
ve mobilya alanlarındaki müzayedelerine katılan ve eser satın alan Türk
müşterilerimize daha yüksek düzeyde bir hizmet sunmaktır. Şu sıralar daha yüksek
düzeyde bir müşteri hizmeti şimdiye kadar olduğundan daha önemlidir.
Bu son müzayedenin alıcı profili nasıldı?
Çağdaş Türk sanatı müzayedesi Türkiye, Asya, Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey
Amerika da dahil dünyanın dört yanından alıcıları çekti. Müzayedede eser satın
alanların yüzde 66’sının Sotheby’s için yeni alıcılar olması son derece cesaret
vericiydi.
Beklenilen satış elde edildi mi? Rakamsal bir döküm verilebilir
mi?
Müzayede, ayrı bir kategori olarak çağdaş Türk sanatının piyasada ilk
sınanışıydı. Satış öncesi beklentilerimizi karşılayan sonuçlardan çok memnunuz.
Müzayedede toplam 1.307.400 sterlinlik (1.838.597 dolarlık) bir satış elde
edildi ve eserlerin yüzde 70’inden fazlası satıldı. Hem çağdaş hem de modern
bölümlerde, özellikle Mübin Orhon -ki tuval üzerine yağlıboya isimsiz eseri
müzayedenin en yüksek fiyatına ulaştı- Fahrelnisa Zeid, Taner Ceylan ve Erol
Akyavaş gibi sanatçılarda bu kadar güçlü fiyatlara ulaşıldığını görmek son
derece yüreklendirici.
Sotheby’s’in bundan sonraki adımı ne olacak?
Çağdaş Türk sanatının uluslararası piyasaya yerleştirilmesinde önemli bir
adım olduğuna inandığımız bu ilk müzayedenin sonuçlarını daha da geliştirmeyi
umuyoruz.
Sotheby’s Müzayedesi’nde en yüksek on fiyat...
* Mübin Orhon / İsimsiz / 1961 / 193.250 sterlin (463.80 TL) * Fahrelnisa
Zeid / Minotauros / 1958 / 85.250 sterlin (204.60 TL) * Taner Ceylan / Ruhani
/ 2008 / 70.850 sterlin (170 bin TL) * Erol Akyavaş / The Kiss / 1980 /
70.850 sterlin (170 bin TL) * Mübin Orhon / İsimsiz / 1957 / 61.250 sterlin
(147 bin TL) * Bedri Baykam / Graffiti Guy / 1984 / 49.250 sterlin (118 bin
TL) * Mehmet Güleryüz / Sıkıştırılmış Maymun / 2007 / 46.850 sterlin (112 bin
TL) * İlhan Koman / İsimsiz / 1961-62 / 42.050 sterlin (100 bin TL) *
Abidin Dino / İsimsiz / Tarihsiz / 37.250 sterlin (89 bin TL) * Mübin Orhon /
İsimsiz / 1962 / 37.250 sterlin (89 bin TL) * Abidin Elderoğlu / Gündüz ve
Gece / 1968 / 37.250 sterlin (89 bin TL)
|