alovit Vadisi'ni korumak için internet üzerinde bir kampanya başladı.
Palovit Vadisi'ni korumak için çalışanlar açtıkları internet sayfasında şunları
söylüyorlar:
Fırtına Vadisi, Fırtına Deresi’nin, Karadeniz kıyı çizgisinden
başlayıp iç kısımlara doğru birden çok kola ayrılarak (Durak, Hemşin, Hala,
Palovit, Elevit ve Tunca dereleri) Kaçkar Dağları’nın kuzey yamaçlarına kadar
uzanmasıyla oluşuyor. Bölgede, alüviyal akarsu ormanları (kızılağaç), geniş
yapraklı ılıman ormanlar (doğu kayını), iğne yapraklı doğu ladini ormanları,
yapraklı ve karışık ormanlar, geniş alpin çayırlıklar ve kayalık habitatlar,
nadir şimşir ormanları gibi Doğu Karadeniz’e özgü bütün habitatları burada
bulmak mümkün. Bu değerlerinden ötürü, Fırtına Vadisi ormanları, dünyada
korumada öncelikli yüz alandan biri. Ayrıca bölge doğal sit alanı yani
dokunulmaz, yapılaşma olamaz, inşaat yapılamaz, yol yapılamaz. Diğer ülkeler
doğal alanlarını artırarak ve ekolojik politikalar üreterek sorumluluklarını
yerine getirmeye çalışırken her nedense ülkemizde yeşili "yok etmek" için özel
bir çaba sarf edilmesine anlam veremiyoruz.
Deniz alası için, boz ayı için, yaşlı dev ağaçlar
için
Fırtına vadisi öyle bir biyolojik çeşitliliğe sahip ki Kaçkar
Dağları ile birlikte 537 odunsu bitki, 136 kuş, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116
endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Fırtına, Hemşin ve Çağlayan dereleri,
her yıl Karadeniz’den iç kısımlara göç ederek yumurtadan çıktıkları yere kadar
yüzüp burada yumurtlayan dünyadaki tek denizalalarının da yuvası. Fırtına ve
Palovit vadileri, içerdikleri doğal yaşlı ormanlarla, hem bölgenin, hem de
ülkenin en bozulmamış birkaç orman ekosistemi arasında değerlendiriliyor.
Palovit Vadisi kendine özgü endemik bitki çeşitliliğinin yanı sıra barındırdığı
hayvan türleriyle de doğa koruma açısından büyük önem taşıyor. Türkiye’de en
yoğun bozayı popülasyonun bulunduğu bölgelerden biri olan alanda, yaban domuzu,
çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban keçisi, kurt, tilki, çakal, yaban
kedisi, vaşak, karaca ve porsuklar yaşıyor.
İş işten geçmeden! Vadi bütünüyle
korunmalı
Tüm bölge aslında birçok kanunla korunuyor; Bern sözleşmesine
taraf olan Türkiye bölgeyi koruma altına alacağını çok önceden taahhüt etmiş
durumda. Ayrıca Türkiye yine imzaladığı AB katılım çerçevesinde; "Avrupa’nın
yaban hayatı ve doğal yaşama ortamlarının korunması" sözleşmesi ile endemik ve
doğal yaşamı korumakla yükümlü. Kendi kanunlarımızla doğal kültür turizm ve
arlıkları açısından bölge birinci derece doğal sit alanı ilan edilmiş
durumda.
Tüm bunlara rağmen hangi kanuna dayanarak ve hangi inisiyatifle
bilinmez; halen ısrarla kepçeler bu doğal vadiyi mahvetmek için çalışıyor.
Açılan davalara rağmen doğa rant uğruna kurban ediliyor. İmzalanan anlaşmaları
görmezden gelen, uluslararası sözleşmelere yokmuş gibi davrananlar, ihale
alamayan yandaş müteahhitlere doğayı peşkeş çekenler, şark kurnazlığı ile aradan
sıvışıp yol alacaklarını zannediyorlar.
Türkiye’nin yağmur ormanlarını
kestirme!
Fırtına Vadisi başta hidroelektrik santraller olmak üzere, yol
inşaatları, turizm ve çarpık yapılaşma, taş ocaklarının tehdidi altında. Bir de
bunlara yaylaların birbirine bağlanması projeleri eklenince kirlenme kaçınılmaz
oluyor. Fırtına Vadisi boyunca yer alan şimşir ormanları, dev yaşlı ormanlar
yasa dışı kesimler nedeniyle azalıyor. Türkiye’nin yağmur ormanları planlı
olarak yok ediliyor.
Bu nedenlerle hem yol isteyen yöre sakinlerinin hem de yaylaları
birbirine bağlayıp jeep-safari turizmi yapmak isteyenlerin ve ilgili devlet
yetkililerinin yapacakları bu katliamı görmeleri gerekiyor. İş işten
geçmeden!
|