Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Türkiye'nin Üniversiteli İnşaat İşçileri

Üniversiteli Ömer'in harç parasını biriktirmek için çalıştığı inşaattan düşerek ölmesi bir başka Türkiye gerçeğini hatırlattı. Peki inşaatlarda çalışıp aynı zamanda üniversitede okuyan Ömer gibi başka gençler yok mu? Elbette var. İşte Hacettepeli amele Abdullah ile İstanbul Üniversiteli sıvacı Arif...

Gazete Habertürk
Türkiye'nin Üniversiteli İnşaat İşçileri

uğla Üniversitesi Edebiyat 2. sınıf öğrencisi 22 yaşındaki Ağrılı genç Ömer Çetin'in çalıştığı inşaattan düşerek ölmesi yürekleri dağladı. Ömer, İstanbul Ataşehir'deki bir inşaatta günlük 30 lira yevmiyeyle çalışıyordu. Tek hayali üniversite harç parasını biriktirip okulunu biritrebilmekti ama beton kalıplar sökerken 20 metre aşağıya düşerek can verdi. Hayalleri de kendisiyle birlikte uçtu gitti. Peki Ömer gibi inşaatlarda güneşin altında çalışıp, alın teri döken ve aynı zamanda üniversitede okuyan gençler yok mu? ''Vardır elbette'' diyerek foto muhabiri arkadaşım Sedat Suna'yla birlikte yollara düştük, inşaat inşaat gezdik. İlk durağımız Nurtepe'ydi. Sokak aralarındaki inşaatlarda hep aynı diyalog geçiyordu:

-Kolay gelsin.
-Sağolasın...
-Aranızda üniversitede okuyan arkadaşlar var mı?
-Nasıl?
-Diyorum ki, hem inşaatta çalışan hem de üniversitede okuyan kimse var mı?
Yok beyim. En tahsillimiz Mahmut. O da lise terk...

Hacettepe'de okuyor

Bir, iki, üç derken dördüncü inşaatta aradığımız cevabı duyduk: ''Evet var abi, ben üniversite öğrencisiyim.'' Adı Abdullah'tı. Abdullah Işık. Nurtepe'deki 5 katlı inşaatta kendi deyimiyle 'amelelik' yapıyordu. 24 yaşındaydı. Van Erçişli, 9 çocuklu bir ailenin üniversitede okuyan tek çocukları, gurur kaynağıydı. ''Hangi üniversitede okuyorsun?'' deyince bir çırpıda sorumuzu yanıtladı: ''Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyim. Bir yıl da ingilizce hazırlık okudum.''

Abdullah zehir gibiydi. Ortaokul sıralarından beri baba mesleği olan inşaatlarda amelelik yapıp, harçlığını çıkartıyordu. Üniversite sınavını ise 2008 yılında yaşıtları gibi dersanelere gidip, özel dersler almadan kazandı: ''ÖSS sonuçlarının açıklandığını duyduğumda internet kafeye koştum. Yüreğim hop hop ediyordu. Numaramı yazdım, Hacettepe'yi kazanmıştım. Hayatımdaki en mutlu anım o andı.''

Ama Abdullah için şartlar ağırdı, harç için, kitap için para lazımdı. O ise bu durumu, ''Hem çalıştım, hem de okudum'' diye özetleyiverdi: ''40 lira yevmiyem var. Yemek içmek de verilen ücrete dahil. Ama çalışmaya mecburum. Geçen yıl 485 lira tutan yarım dönem harcımı inşaatlarda çalışarak ödemiştim; bu sene de öyle ödeyeceğim.''

"Burs alamayınca oturup ağladım"

'Peki burs almıyor musun?' diye sorunca yüzü düşüyor: ''2008 yılında üniversiteyi kazandığım yıl TOKİ'nin Bursa'daki Zümrüt konaklarının inşaatlarında çalıştım. TOKİ sigortasız işçi çalıştırmaz. Benim de 26 gün sigortam yatmış. Aynı dönemde ben de burs için başvurdum ama sigortalıyım diye burs vermediler bana. Başbakanımız ise o günlerde 'Üniversitelerde burs almayan öğrenci yok' diyordu. Sesim çıksa 'Ben varım' demek istedim ama çıkmadı. Oturup ağladım. Başbakanlık'tan geri ödemeli kredi çıktı. Ayda 200 lira. Amcamın oğlu da 50 lira gönderiyor her ay. Biz de 4 arkadaş Ankara'da 510 lira kirayla bir öğrenci evi tuttuk."

Kitaplarını sarıp sarmalıyor

22 Haziran'dan beri Nurtepe'deki inşaatta amelelik yaptığını anlatan Abdullah, bugüne kadar sadece 1,5 gün izin yapmış: ''O izinde de denize gittik. Çok güzeldi. Ama en çok neye gıpta ediyorum biliyor musun abi? Sabahları inşaattan bakkala giderken yolda gazete okuyan insanlar görüyorum. Benim öyle bir lüksüm de zamanım da yok.''

Ama Abdullah tam bir kitap kurdu. Heyecan içinde okuduğu kitapları anlattı: ''Akşam 18.30 da paydos ediyoruz. Yıkanıp, yemek yedikten sonra kitaplarımı okumaya başlıyorum. Doğan Avcıoğlu'nun Türkiye Düzeni 1 ve 2. ciltlerini okudum. Felsefe üzerine düşünceler ile Christine Bingaman'ın 'Etkili Sunuş' ve Cahit Talas'ın 'Toplumsal Politikalar' adlı kitapları da. İngilizce gramer çalışıyorum. İngilizce kitaplar aldım Sahaflar'dan, onları okuyorum. Bazı kitaplara para yetmiyor, ben de fotokopisini almıştım fakülteden, her gece onları okuyorum. Abilerim 'Gözlerine yazık o kadar okuma'' diyorlar ama sonra da anlattıklarımı ilgiyle dinliyorlar.En büyük dileğim Erasmus programıyla ABD'ye gitmek...''

Abdullah, inşaatta 9 kişiyle aynı odada yatıyor. Kitaplarını görmek için odaya giriyoruz, kitapların hepsi gazete kağıtlarına sarılı. ''Neden kitapları böyle sardın?'' deyince de Abdullah'ın cevabı yüzümüze tokat gibi çarpıyor: ''Kitaplar tozlanmasın, sayfaları kırışmasın diye sarıyorum abi. Hepsi çok değerli benim için.''

Çalışan çocuklarla ilgili sunum yaptım

Abdullah inşaatta harç karıyor, 35 kiloluk alçı torbalarını sırtlayıp taşıyor. Ama geleceğe dair umutlarını da anlatmaktan geri kalmıyor: ''Hacettepe Üniversite Radyosu'nda arşivinde çalışmaya başlayacağım bu yıl. Bir de fakültem beni ücretsiz İngilizce Dili ve Edebiyatı kursuna gönderecek. Üniversitede en çok heyecanlandığım an ise çocuk işçiliği üzerine yaptığım araştırmayı sunarken yaşadım. Sunumda çok heyecanlandım. Sokak çocuklarının, çalışan çocukların haklarını savunuyorum ama benim de durumum aynı. Nasıl bir tezat değil mi abi?''

Ömer'in ölümü bana çok dokundu

Bu kez Kağıthane'deki inşaatları geziyoruz. Ve alın terini inşaat harçlarına karıştırıp üniversitede okuyan bir başka öğrenciyi daha buluyoruz. Adı Arif Algan. 19 yaşında. Samsunlu. İstanbul Üniversitesi Makine Bölümü Teknik Bilimler Fakültesi 2. sınıfta okuyor. O da Abdullah gibi harç parasını, kitap parasını çıkartmak için yaz boyunca inşaatlarda çalışıyor: ''Ben sıvacıyım. Yevmiyem 50 lira. Geçen yıl yarı dönem harç param 385 liraydı. Bu yıl da buna yakın bir rakam olur. Kazandığım parayı biriktirdim. Harç parasını çıkarttım. Bazılarımız için hayat çok daha zor. Ama bu şekilde okuduğunda okumanın değerini daha iyi anlıyor insan. O yüzden şikayetçi değilim.''

Arif de Abdullah gibi burs almadan okuyor: ''Keşke alabilsem, ama olmadı" diyor ve şöyle devam ediyor: "Başvuru tarihini kaçırmıştım geçen yıl, bu yıl başvuracağım. Ağrılı Ömer'in ölüm haberini dün duydum haberlerde. Ne yalan söyleyeyim çok dokundu bana. Kendimi gördüm sanki. Ben de inşaatlarda iskelelere çıkıyorum. Zaman zaman tehlike de atlatıyoruz. Hiçbir şey olmasa mala kesiyor elimi. Ama ne yapabilirim ki? Okumanın bedeli fakirler için ağır. Ben de yaz boyu inşaatta çalışıp para biriktiriyorum ki, kaydımı yaptırabileyim.''

ETİKETLER: kent
http://www.yapi.com.tr/haberler/turkiyenin-universiteli-insaat-iscileri_82279.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!