Çevre dostu bir madencilik mümkün mü?
Değil; ama insanların temel gereksinimlerinin bir kısmını karşılamak üzere belki çevrenin bir kısmını feda edebilirsiniz. Bunu, iyi hesap kitap yaparak, çevrenin kendini yenileyebileceği şekilde planlayabilirsin. Ama örneğin altın madenciliği konusunda, dünyanın altına ihtiyacı olmadığını söyleyebiliriz. Bertrand Russel, altının Güney Afrika’da bin bir zahmetle çıkarıldığını, soygunlara karşı yoğun güvenlik önlemleriyle Paris’te, New York’ta, Londra’da yeniden çelik kasalarda yerin altına gömüldüğünü söyler ve “Böyle olmasaydı, değişen ne olurdu?” diye de sorar. Bu işin hocası olan William Herbert Dennis de Demirden Gayrı Metaller Metalurjisi kitabının ikinci cildinin 712. sayfasından 729. sayfasına kadar altın işletmeciliğini, hem de 9 puntoyla anlatır. Orada en son tümce şunu söyler: “Altın bunca zahmetle çıkarılıyor ve Ford Knox’ta çelik kasalara gömülüyor; her bilim insanının bunu bir değerlendirmesi gerekir”. Benim yüksek lisans tezim de siyanürle altın işletmeciliği üzerine. Bu konuyu Türkiye’de iyi bilen kişilerden biriyim ve iyi bildiğim için de bu işi yapmam.
Farklı yöntemlerden bahsediliyor; bunların bir alternatif oluşturduğunu söyleyebilir miyiz?
Şu anda altın işletmeciliğinde dünyanın en karlı yöntemi siyanürle yapılandır. Toprağı alırsınız, öğütürsünüz, yıkayıp içindeki altını alırsınız ve gerisini de içindeki zehirle bir yere bırakırsınız. 1886 yılından bu yana uygulanan bir yöntemdir bu; sadece teknolojiyle birlikte bazı değişiklikler yapılmıştır. Karıştırma/tank liçi ya da yığın liçi tercih edilebilir; bunun sebebi de cevherin özelliğine bağlı olarak daha fazla verim alabilmektir. Tank liçi yapanlar her ne kadar bu işi kapalı alanda yaptıklarını savunsalar da fark etmez; çünkü sonuçta atığı alana koyarlar. Bergama’da tank liçi yapılıyor, Eşme’de ise yığın liçi; ama sonuç olarak birbirlerinden farkları yok. Bence dünyaya 500 yıl yetecek kadar altın şu anda çelik kasalarda gömülü; öncelikle onların çıkarılması gerek. Ben altının çıkarılmasından yanayım; ama o çelik kasalarda olanların.
Bu işin dünyadaki iyi kötü örnekleri nedir?
2000 yılında Romanya’da, 2011 yılında Macaristan’da yaşananlar, felaketin yakın örnekleri. Romanya’da yaşanan felaket sonrasında Tuna nehrinde yaşanan balık ölümlerini ‘soğuk’ ile açıkladılar. Macaristan olayı sonrası yine aynı şeyler yaşandı; Bakan Veysel Eroğlu, “Bizim Balkan ülkeleriyle anlaşmamız var, o kirlilik bize gelmez” dedi. Komedi. Yaşanan çevre felaketleri saklanıyor, inkar ediliyor; çünkü bunlara neden olan projelerin yenileri üzerinde çalışılıyor. Oysa örneğin Trakya’da kazandığınız paralar, kaybettiğiniz yer altı su rezervlerini geri getirebilir mi?
Türkiye’de sadece madencilik konusunda değil, endüstriyel tesisler dahil birçok alanda çevre felaketleri yaşanıyor. Halkın doğal alanları, arazileri hızla gasp ediliyor. Türkiye’de son yıllarda çok hızlı bir kadastro çalışması yapıldı; neden biliyor musunuz? Nereleri kullanamayacaklarını tespit etmek istediler.
|