TÜRKÇİMENTO Anadolu Buluşmalarının...
Çimento Üretiminde Kriz Kapıda
TÜRKÇİMENTO, Beton Yolları Anlattı
TÜRKÇİMENTO Sektörün Güncel...
TÜRKÇİMENTO Yöneticileri ABD’de...
TÜRKÇİMENTO Üniversite Öğrencilerine...
Çimentoda İç Satışlar Artarken...
Çimentoda Çevreci Yaklaşım:...
Çimento Sektörünün Yurt İçi...
“Çimento Sektörü AB Uyum Politikalarını...
TÜRKÇİMENTO 63. Genel Kurulu Yapıldı
Çimento Fiyatları Rekabet...
TÜRKÇİMENTO ve ÇEİS’ten Ortak açıklama
ÇEİS’ten Çimento Fiyatlarına...
“Dünya’nın En Ucuz Çimentosu Türkiye’de”
“Kentsel Dönüşüm için Çimento...
TÜRKÇİMENTO’nun Yeni Başkanı...
TÜRKÇİMENTO, Sektörün 2020...
TÜRKÇİMENTO Anadolu Buluşmaları’nın Beşincisi Gaziantep’te Yapıldı
TÜRKÇİMENTO’nun Gaziantep’te düzenlediği Anadolu Buluşmaları’nda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, “Çimento sektörü olarak yüksek maliyet artışlarından kaynaklı büyük fiyat baskılamasına maruz kaldığımız dönemlerde dahi ülkemize katma değer yaratacak çalışmalara imza atmaktan geri durmadık.” dedi.
Çimento sektörünün yüzde 94’ünü temsil eden TÜRKÇİMENTO’nun geleneksel hale gelen Anadolu Buluşmaları bu kez Gaziantep’te yapıldı. Gaziantep’teki buluşma TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, Başkan Vekili Adil Sani Konukoğlu ve Başkan Yardımcısı Nihat Özdemir’in katılımıyla gerçekleşti. Çimento sektörünün temsilcileri, son günlerde yaşanan maliyet-fiyat tartışmasına da değinerek, dünyada en ucuz çimentonun Türkiye’de satıldığına dikkat çekti. Konuşmacılar, çimento ihracatına getirilmesi düşünülen ihracat kısıtlamasının ise Türkiye’de zaten düşük olan kapasite kullanımını daha da azaltarak maliyetleri yukarı çekebileceği uyarısında bulundu. Çimento ihracatının durdurulması konusunu değerlendiren Fatih Yücelik, sektörün ihracata büyümeyi hedeflediğini hatırlatarak, “Sektörün fazla tonajı var. İç pazardaki tüketim belli. İhracata bir kısıtlama getirilmesi halinde fabrikalar tonajlarını düşürmek zorunda kalırlar. Matematiksel olarak değerlendirildiğinde bu maliyetlerin artması demektir. Biz tam kapasite üreterek içerdeki maliyeti de düşürmeye çalışıyoruz. İhracata mal veremezsek oluşacak maliyetlerin iç piyasa fiyatlarına yansıması muhtemeldir. Sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 60-70 arası. Kullanılmayan kapasite yüzde 30 - 40 civarı. Proje üretilsin biz Türkiye’ye yeteriz. Her yerde üretime hazır fabrikalarımız var.” diye konuştu. Adil Sani Konukoğlu ise “İhracatı durdurursanız eksik kapasite çalışırsınız, üretim düşer. Birim başı maliyet daha da artar. İnşaatçılar fabrika kuracakmış gelsinler biz fabrikaları satalım. Olduğu gibi devretmeye hazırız yatırdığımız parayı bize verin yeter ki.” dedi. Nihat Özdemir de ihracata getirilecek bir kısıtlamanın yabancı sermayeyi üzeceğine dikkat çekerek, bunun Türkiye ekonomisi açısından da sıkıntı yaratacağını söyledi. “Pandemiye rağmen inşaat sektörünün devamlılığı için çaba gösterdik” “Son 10 yılda, sektörümüz 2 milyar dolara yakın yeni fabrika yatırımı yaparak üretim kapasitesini 2 katına çıkardı. Bu dönemde inşaat sektörünün ihtiyacı olan çimento tamamen yerel üretimden karşılandı. Çimento sektörü, 2020 sonu itibariyle 55’i entegre 76 tesis ile 17.200 kişiye istihdam sağlıyor. Sektörümüzün iç piyasa cirosu yaklaşık 1,7 milyar $, ihracat geliri ise 1,1 milyar dolar.” Dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin, üretim ve ekonomiye büyük darbeye yol açtığı dönemde de inşaat sektörünün devamlılığına her zamanki gibi katkı sunmak adına büyük çaba gösterdiklerini vurgulayan Fatih Yücelik, “Sektörümüz, 2017 yılında 72 milyon ton olan iç piyasa çimento tüketiminin, 2019’da 45 milyon tona düşmesi ile maalesef büyük bir yara alarak pandemi dönemine girmişti. Çimento sektörü olarak, yıllara dayanan azim ve fedakarlıklarla, yüksek maliyet artışlarından kaynaklı büyük fiyat baskılamasına maruz kaldığımız dönemlerde dahi ülkemize katma değer yaratacak çalışmalara imza atmaktan geri durmadık.” dedi. Çimento sektörünün toplam maliyet kalemlerinin yaklaşık yüzde 80’ini ithal girdilerin ve elektrik maliyetinin oluşturduğuna dikkat çeken TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı yücelik, maliyetlere ilişkin şu bilgileri verdi: “Sektörümüzün yakıt tedarikinde ithalata olan bağımlılığı da oldukça yüksek. Çimento sektörü birincil yakıt ihtiyacının yüzde 90’dan fazlasını petrokok ve ithal kömürden karşılanıyor. Üretimde yoğun olarak kullanılan fosil yakıtların nerdeyse tamamı (%92) ithal ediliyor, yani dövize endeksli. 2021 yılı Ağustos ayında petrokok fiyatları geçen yılın Ağustos ayına göre yüzde 270 artarken, elektrik ve ithal kömür fiyatları sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 197 artış gösterdi. Yine 2021 yılı Temmuz ayında yerli linyit yüzde 43 oranında arttı. 2020 Ağustos ayında 7,27 TL olan dolar kuru ise 8,49 TL’ye yükseldi. Tüm bu gelişmelere rağmen sektör, çimento fiyatlarını maliyet artışının çok daha altında bir noktada tutma fedakârlığını gösterdi. Bu dönemde çimento fiyatlarındaki artış, maliyet artışlarının çok daha altında kaldı. Ancak bu gelişmeler yaşanırken, sektörümüz maalesef inşaat sektöründe yaşanan fiyat artışlarının sorumlusu gibi gösteriliyor.” “Sektörün üretiminin yüzde 80’i iç piyasaya gidiyor” Yücelik, 100 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren çimento sektörünün, ortak geleceğimizin de baş aktörlerinden biri olma sorumluluğunu her şeye rağmen fedakârlıkla üstlenmeye devam edeceğini belirterek, “Sürdürülebilirlik konularının dünya genelinde böylesine önem kazandığı bir dönemde gerek sektör gerekse ülke olarak konsantrasyonumuzu bu alana yöneltmemizin çok daha önemli olduğu görüşündeyim.” dedi. “150 metrekare bir dairede çimentonun payı 7-9 bin lira” “Dünyanın en ucuz çimentosu Türkiye’de” “Ekonomi büyüyorsa büyüme inşaat sektöründen başlar. İnşaat sektörü 200 sektörle birlikte hareket eder. Ekonomi durursa ilk hisseden yine inşaat sektörü olur. Biz de inşaatın alt sektörlerinden biriyiz. Yükte ağır ama pahada hafif bir ürün üretiyoruz. Yaklaşık 2 yıl önce ODTÜ’ye 6 ay süren bir araştırma yaptırdık. Bu araştırmanın sonucunda konut inşaatının maliyetinde çimentonun değeri yüzde 3.5 çıktı. Konut lüks olunca bu yüzde 3’e düşüyor. Bizim şirketimiz dünyanın üçüncü, Türkiye’nin en yüksek barajı olan Yusufeli’ni yaptı. Yüksekliği 275 metre. Bu baraja 4,3 milyon metreküp beton döktük. Bunun tüm çimentosunu nakliye nedeniyle daha ucuz olduğundan Erzurumlu Aşkale Çimento’dan satın aldık. Bu barajda kullandığımız çimento barajın toplam maliyetinin yüzde 7,7’si. Türkiye’de 55 fabrika var, hiçbirinde iddia edildiği gibi 500 liralara varan fiyatla satış yoktur. Türkiye’nin çimento fabrikalarının tamamının fabrika kapısındaki satış fiyatı 330-340 TL. Bu nakliye ile 200 km taşınırsa o tamamen nakliye bedeli olarak fiyatın üzerine gelir. Bu çimentocuları bağlamaz. Limak olarak yurtdışında da çimento fabrikalarımız var. Biz hem çimento üreticisi hem tüketicisiyiz. Fildişi’nde 1000 TL. Mozambik’te 105 dolar. Türkiye’deki satış fiyatımız 35 dolar. Dünyanın en ucuz çimentosu Türkiye’de.” Nihat Özdemir, son günlerde yapılan tartışmalarda gerçekliği olmayan açıklamaların yapıldığını, kamuoyunun bu konuda yanıltıldığını iddia ederek, “Biz maliyetlerin matematiğini her platformda tartışmaya hazırız. Burada medyadan da isteğimiz söyleneni peşin doğru kabul etmemesi araştırmasıdır.” Ekonomi finans yazarı Abdurrahman Yıldırım da toplantıda yaptığı konuşmada, “çimento fiyatlarındaki tartışmada ana sebep dövizdir. Dolar kurudur. Son 8 yılda yüzde 77 değer kaybetti TL. 2013 yılı ortalama dolar kuru ve 2021 yılı OVP 8.30’luk dolar kuru. Her yıl yüzde 10 değer kaybetti. Bu enflasyonu fırlatıyor. Kur artışında beraberinde enflasyon artışı ve diğer faktörlerle ülke olarak yatırım reytingimizi de kaybettik. Yatırım yapılabilir seviyede 4 sıra geriledik. Yüzde 77 değer kaybeden bir ülkede kim nasıl yatırım yapsın. Maalesef Türkiye ithalat yapmadan üretemiyor. Hammadde ithal edinip üretimin içinde kullanılınca, kur artışı tüm üretimin içine yayılıyor. Sorunlar bütüncül yaklaşımla ele alınıp yerli üretime ağırlık verilebilirse çözülebilir.” diye konuştu. Gazeteci Vahap Munyar da, hükümetin çimento sektörü başta olmak üzere ekonomide dinamizmin önünü açacak şekilde adımlar atması gerektiğini düşündüğünü söyledi. Munyar, “Hammadde ve ara mal ithalatıyla birlikte enflasyon da ithal ediyoruz. Bu bizi de daha zorlar noktaya geliyor.” dedi. |