Yıllarını Ankara’da geçirmiş bir diplomat Macaristan Cumhuriyeti Büyükelçisi
István Szabó. Bu nedenle de, diğer diplomatlardan farklı olarak
çok iyi Türkçe konuşuyor. İlk kez 1985 yılında
Ankara’ya gelmiş, zaman içinde kültür ataşesi ve müsteşar
olarak görev yapmış. Sonraları ülkesine dönmek zorunda kalsa da ne Ankara’dan
kopabilmiş, ne de Türkiye’den. 2001 yılında yeniden Ankara’ya geldiğinde, kentin
çok büyük değişimler geçirdiğini tespit etmiş. Ankara gözüne daha yeşil bir kent
görünmüş ancak ona göre kentin en büyük sorunu, Budapeşte’deki
Kahramanlar Meydanı gibi bir meydana sahip olmaması. O nedenle
soruyor: “Ankara’nın merkezi nerede?”
Macaristan Cumhuriyeti Büyükelçisi István Szabó’ya Ankara’yı nasıl
değerlendirdiğini sorduk:
- Türkçeye çok hâkimsiniz. Genellikle yabancılar dilimizin çok zor
olduğunu düşünür ve İngilizce konuşmayı tercih ederler...
- Türkiye’ye 1985 yılında geldim. Uzun yıllar ülkenizde bulunduğum için
öğrendim Türkçeyi. Çok çeşitli görevler yaptım Ankara’da. Kültür ataşeliği,
müsteşarlık, son olarak da büyükelçilik... Şimdi 1980’li yılların Ankarası ile
bugünkü Ankara’yı kıyasladığımda ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: Ankara o
yıllara oranla daha yeşil bir kent şimdi. Çünkü dikilen fidanlar büyümüş,
güzelleşmiş kent. Pek çok da parkı var. Göksu Park, Dikmen Vadisi, benim çok
sevdiğim yerler. Her yerde piknik yapabilirsiniz. Macarlar için de ilgi çekici
bir kent bence Ankara.
- Ankara’yı modern bir kent olarak değerlendiriyor
musunuz?
- Ankara 1980’li yıllarda 2 milyon nüfusa sahipti. Şimdi 4 milyon. Çok büyük
göç aldı. Bu göçün büyük bir kısmı da köylerden geldi. Onlar alıştıkları
kıyafetlerle kentte dolaşıyorlar. Ancak 1980’li yıllarda kılık kıyafet, tabii
sözü edilen türban, Türkiye’de sorun değildi. Sonrasında bu sorun haline
dönüştürüldü. Ama her ne olursa olsun Türkiye yurtdışında, Macaristan’da da
çağdaş bir ülke olarak tanınıyor. Ankara’da da çağdaşlaşma devam ediyor. Örneğin
Cermodern. Çok müthiş bir yer. Çok seviyorum Cermodern’i. Hep düşünürdüm. 4
milyon nüfusa sahip bir kentte neden büyük çapta bir tiyatro, konser ve sergi
salonu yoktu diye. Cermodern, bu ihtiyacı karşılayabilir.
- Ankara’yı İstanbul ile kıyasladığınızda ortaya nasıl bir sonuç
çıkıyor? Yabancılar genellikle İstanbul’u ziyaret etmek istiyorlar...
- Tabii ki Ankara’nın İstanbul ve Bursa gibi kentlerden çok büyük farkları
var. Bursa ve İstanbul imparatorlukların başkentiydi. Örneğin Rusya’da Moskova
ve St. Petersburg gibi. Ancak Ankara başka bir kent. 20. yüzyılda küçük bir
kasaba. Beypazarı bile o dönem Ankara’dan kat kat büyüktü nüfus olarak. Kent 20.
yüzyıldan sonra gelişmeye başladı. Yani son 80-90 yılda çok büyük mesafe
katetti. Eğer 20. yüzyıldaki, yani Atatürk dönemindeki Ankara’nın fotoğraflarına
bakarsanız, Atatürk Bulvarı’nın çok daha geniş olduğunu görürsünüz yayalar için.
Kurtuluş Parkı da çok güzeldi. 1980’li yıllarda da öyleydi. 1980’lerden sonra
Atatürk Bulvarı’na yeni binalar yapılırken ne yazık ki estetik kriterlere dikkat
edilmedi. Bir sürü beton küp var bulvar üzerinde. Ama umut ediyorum ki
değişecektir, sonsuza dek böyle kalmayacaktır Atatürk Bulvarı. Keza bulvar
üzerinde hâlâ çok güzel yapılar var, Celal Bayar Köşkü gibi.
‘TBMM?binası dünya çapında ünlü’
- Ya Ulus?
- Ulus’u da çok güzel bulurum ben tiyatro, opera binalarıyla... Meclis
binanız üzerinde durmak istiyorum biraz. Çünkü sizin şu anda kullandığınız
Meclis binası çok güzel. Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeister tarafından
inşa edilmiş. Ancak bence binaya Ankara’ya gelen turistler açısından yeteri
kadar önem verilmiyor. Belki bina dıştan olağanüstü görünmüyor ama içi,
salonları çok güzel, çağdaş. Cumhuriyetin ilk yıllarında kullanılan iki TBMM
binası da çok güzel. Mimarlık bakımından çok değerli.
- Ankara’ya Macar turistler geliyor mu?
- Çok değil. 1990’lı yılların başında yaşanan Yugoslavya Savaşı’ndan sonra
Macar turist sayısı da azaldı. Çünkü Macarlar arabalarıyla geldikleri için yolu
biraz tehlikeli gördüler. Ama her şeye karşın sayı artıyor. 100 binden fazla
Macar turist geliyor Türkiye’ye. Bu rakam 3 milyon Rus turistle ve Alman
turistlerin sayısıyla kıyaslanamaz ama yine de iyi bir rakam. Macar turistler
daha çok güney bölgeleri tercih ediyorlar. Deniz, kum ve güneş... Dağlar da
ilginç geliyor Macarlara. Macaristan bir ova olduğu için... En yüksek dağımız
1000 metre. Ancak her yer yemyeşildir Macaristan’da.
- Sizce Ankara’nın en büyük sorunu nedir?
- Bence Ankara’nın en önemli sorunu, Budapeşte’deki Kahramanlar Meydanı gibi
bir meydanının olmaması. Ankara’nın merkezi nerede? Bence 1930’lu yıllarda
çalışan Türk ve yabancı mimarlar Ankara için bir merkez düşünmediler. Bir
zamanlar Ankara’nın merkezi Kurtuluş Parkı idi. Ama Kurtuluş Parkı’nın çevresi,
bugünkü gibi büyük betonlarla çevrili değildi. Çok daha iyi konumdaydı. Yani
özetle, Ankara’nın bir merkezi olması gerekiyor. Kızılay için meydan diyorlar
ama orası bir meydan değil. Çok güzel restoranların, barların, balık
alabileceğiniz yerlerin bulunduğu bir yer ama meydan değil. Üstelik çok sıkışık.
Binalar iç içe.
|