Denetim ve danışmanlık firması Ernst &
Young'ın 'Avrupa Yolsuzluk ve Usulsüzlük Anketi 2011'
raporunda, Türkiye'de rüşvet ve yolsuzluğun yaygın olduğunu düşünenlerin
oranının yüzde 77 olduğu bildirildi. Usulsüzlük İncelemesi ve
Uyuşmazlık Danışmanlığı Bölümü tarafından ortaya konulan araştırma,
Türkiye'nin de içinde bulunduğu 25 Avrupa ülkesinden 2 bin 365, Türkiye'den ise
105 şirket yönetici ve çalışanının görüşleri alınarak gerçekleştirildi. Avrupa
ve Türk şirketlerinde gerçekleşen usulsüzlüklerin yanı sıra Türk yöneticilerin
neden ve sonuçlarıyla usulsüzlük konusuna yaklaşımlarını ortaya koyan rapor,
Ernst & Young Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca ile
Güney Doğu Avrupa ve Türkiye Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı
Bölüm Lideri Dilek Çilingir'in katılımıyla düzenlenen
toplantıda kamuoyuna duyuruldu. Raporda,
katılımcıların yüzde 64'ünün krizin ve etkilerinin önümüzdeki 12 ayda da devam
edeceğini düşündüğü, finansal krizin ve işten çıkarmaların devam edeceğini
düşünenlerin oranının 2009 anketine göre azalsa da hala yüksek göründüğü, bu
dönemde maliyetleri azaltmanın katılımcıların yüzde 60'ı için en ciddi baskı
unsuru olduğu belirtildi. Raporda, Avrupalı her
5 katılımcıdan birinin rüşveti çalışma hayatının gerekliliklerinden biri olarak
gördüğü, üçte ikisinin rüşvetin ülkelerinde yaygın olduğunu, yüzde 40'ının ise
etkilerinin krizle birlikte arttığını belirttiği ifade edildi. Raporda, ankete
katılan şirket çalışanlarının sadece yarısının şirketlerinin bir yolsuzluk
karşıtı politikası bulunduğundan haberdar olduğu, onların da üçte birinin bu
politikanın net bir yol gösterici olduğunu düşündüğü, usulsüzlük karşıtı
programlarla ve kurallarla ilgili bir eğitim almış çalışanların oranının ise
sadece yüzde 21'i oluşturduğu bildirildi.
Katılımcıların usulsüzlük karşıtı politikalara bakış açısının da ele
alındığı raporda, katılımcıların üçte ikisinin bu konuda olumlu üne sahip
şirketlerin ticari avantaj sağlayacağını düşündüğü, yüzde 45'inin büyük bir
rüşvet ya da usulsüzlük skandalına adı karışmış bir şirkette çalışmak
istemediği, yüzde 53'ünün adı büyük bir usulsüzlük olayına karışmış satıcılarla
çalışmayı düşünmediği ifade edildi. Anket
katılımcılarının yüzde 77'sinin usulsüzlük riskinin azalması için düzenleyici
kurumların gözetiminin artması gerektiğini düşündüğü, ankete yanıt verenlerin
yüzde 16'sının düzenleyici kurumların usulsüzlük suçlarına karışmış kişileri
cezalandırmakta etkin olduğunu, yüzde 42'sinin de düzenleyici kurumların bu
konudaki suçluları cezalandırmak istediği halde etkili olamadığını düşündüğü
kaydedildi. Raporda, düzenleyici otoritelerin
etkin olamamasının nedenleri arasında en ön sırada yüzde 53 ile usulsüzlüğün
önlenemeyecek kadar yaygın olması gelirken, bunu yüzde 30 ile yeterli hukuki
güçlerden yoksun olmaları, yüzde 28 ile de yeterli kaynağa sahip olmamalarının
izlediği ifade edildi. Türk katılımcılar
rüşvetle mücadele çabasında artış, alınan önlemlerde azalış olduğunu
düşünüyor Ekonomik krizin şirketler üzerinde
yarattığı baskının halen sürdüğü, bunun da yolsuzluk ve usulsüzlüğü artırdığı
belirtilen raporda, Avrupa ülkelerindeki katılımcıların oranına (yüzde 16)
paralel olarak, Türk katılımcıların yüzde 17'sinin son iki yıl içinde
şirketlerinde önemli bir yolsuzluk olayı yaşandığını vurguladığı, bu oranın
geçen yıl açıklanan anket sonuçlarında yüzde 14 olduğu bildirildi. Raporda,
Türk katılımcıların yüzde 42'sinin (Avrupa ortalaması yüzde 29) şirketlerinde
usulsüzlükle mücadele çabalarının arttığını belirttiği, bu durumun Avrupa
genelindeki en yüksek oranı ifade etmekle birlikte geçtiğimiz yıla göre bir
düşüşün söz konusu olduğunu gösterdiği, 2009 yılı anket sonuçlarında bu oranın
yüzde 46 olarak yer aldığı kaydedildi. Anket
sonuçlarının, Türk katılımcıların usulsüzlüğü önlemek için özellikli önlem
alındığını düşünenlerin oranının 2 yıl öncesine göre yüzde 4 düştüğünü
gösterdiği belirtildi. Raporda, yolsuzluk eylemlerinin önlenmesinde tercih
edilen yöntemlere değinilirken, Türk yöneticilerin bu konuda yüzde 65'inin iç
denetim yaptırdığı, yüzde 47'sinin davranış ilkelerini caydırıcı bir önlem
olarak kullandığı, yüzde 43'ünün ise harcamaları daha sıkı kontrol ettiği
bildirildi. Caydırıcı bulunan diğer faktörlerin ise yüzde 43 ile dış denetim,
yüzde 36 ile hukuki durum tespiti olduğu kaydedilen raporda, Avrupa genelinde bu
oranların tamamının Türkiye'den daha düşük olmasının ise Türkiye için dikkat
çekici bir gelişme olarak nitelendirildiği vurgulandı.
|