entsel mücadelelerin, gelişmelerin, kente dair alınan kararların hayatımızdaki öneminin ve etkisinin giderek arttığı günümüzde; bizden habersiz yapılanlara karşı bir şeyler söyleyebilecek, geleceğe dair hayallerimizi gerçekleştirebilecek ortak zemin eksikliği bugün sesimizi soluğumuzu kesmekte. Ne yazık ki, kentlerimiz ve yaşam alanlarımız bir şeylere "dönüştürülürken" kimseye söz hakkı verilmemekte, oldu bittilerle işler yürütülmekte, bazı toplantılar yaparak "katılım" olgusunun gerçekleştirildiği düşünülmekte, bu sürecin sonunda yoksullar kent dışına sürüklenmekte, merkezler sadece belirli sermaye gruplarına uygun görülmekte, değerli kamusal alanlar süslü projelerle peşkeş çekilmektedir. Nihayetinde şehirler uluslararası ve ulusal sermayenin oyun alanına dönüştürülürken, sayısız operasyon projelendirilerek kentliyle adeta dalga geçilmektedir.
Böyle bir gerçeklikte kenti şekillendirenlerin, yaşayanların ve değiştirebilecek olanların şu anki durumu ise oldukça vahim. Bugün susmak, gerçekten de yapılanlara ortak olmak anlamına gelirken, yapılacak olana dair neredeyse hiçbir zemin bulunmuyor ve iyi niyetli faaliyetler ise dar alanlarda sıkışıp kalabiliyor. Artık sermayenin kente yönelik kararlarda merkezi konumunda olması, neredeyse tüm sürecin sermayenin yatırım portföylerince belirlenmesi, kentte yaşayan; başta yoksul, yok sayılan ve emekçi kesimler olmak üzere herkesi çaresiz bir konuma sürüklemekte.
Ortak bir zemin
Tüm bu süreç içerisinde mevcut sistem karşısında savunmacı olmayan, kendi kendisini kuran bir alternatifi hayata geçirebilmek ise oldukça hayatidir. Bu süreçte oluşturulacak dayanışmacı, demokratik ve eşitlikçi bir zemin, toplumun kendi sorunlarına, kendi geleceğine dair karar alma becerisini geliştirebilmesi yönünde bir kamusallığın yapı taşlarını oluşturacaktır. Uzmanların, profesyonellerin, meslek erbaplarının, toplumun ve dolayısıyla toplumdaki eşitsiz güç ilişkilerinin normalleştirildiği mekanın planını kendi başlarına üretemeyeceği esasından hareketle; her özgül koşul içerisinde yeniden üretilebilen, hayata dokunabilen, sorunların gerçek muhataplarının birebir söz/karar sahibi olduğu, farklı sorunların ortaklaştırılabildiği bir şehircilik hareketine bugün daha da fazla ihtiyaç bulunmaktadır.
İşte bu gidişat içerisinden yola koyuldu İMECE. Toplumla yan yana, birada üretilecek, söze, eyleme, bir şehircilik politikasına ortak zemin oluşturabilmek için çalışmalara başladı. İki aylık bir süreç içerisinde herkesin katılımına açık toplantılarda hareketin genel ilkeleri belirlendi ve bu ilkeler doğrultusunda beraberce oluşturacağımız eylemliliğe dair adımlar atıldı.
Tutunamayanların umudu
İMECE, kısaca özetleyebildiğimiz bu gidişat içerisinde "kentte tutunamayan" kesimlerin hâlâ bir umudunun olabileceğini önüne koyuyor. Toplumun önüne geçmeyen, karşılıklı alışveriş içerisinde kente dair bilgimizi toplumla beraber üreten ve bunu toplumla paylaşan, herkesi kendi yaşamına dair "özne"leştirmeye çabalayan bir hareketin temellerini atıyor. Ve ses çıkarmanın ötesine geçip "sokağa" çıkıyor.
Kentine ve kendine yönelik saldırılara sen de sürekli "artık yeter" diyorsan,
Başka bir yaşam için buluşalım.
İMECE
Toplumun Şehircilik Hareketi
toplumunsehircilikhareketi@gmail.com
İMECE, aşağıda sayılan ilkeleri doğrultusunda, herkesin katılımına ve fikirlerine açık bir şekilde, toplantılara ve eylemliliğe devam ediyor. Toplantılar her cuma günü, saat 19.00'da Karakedi Kültür Merkezi'nde yapılıyor. (Karakedi Kültür Merkezi taşınmış olup, yeni adresi: Taksim Bekar Sk. No: 16 Kat 2-3)
İlkeler
1. Şehircilik; sosyal, fiziksel ve ekonomik mekânın organizasyonudur. Bu yüzden tüm halkın katıldığı bir alanı ifade eder.
2. Hareket tüm mevcut siyasi, mesleki ve sivil örgütlenmelerden bağımsızdır. İlkeleri doğrultusunda herkese açıktır.
3. Hareket kente yapılan saldırılar karşısındaki tüm mücadelelerde aktif olarak yer alır ve mücadeleleri bütünleştirici bir zemin olarak eylemliliği ve üretimi hedefler.
4. Kentler bir grup ve sermayedarın değil; ırk, din, dil, cinsiyet ve statü farkı gözetmeksizin tüm halkındır.
5. Planlama her bireyin eşit olarak katılması gereken bir süreçtir, sadece uzmanlara devredilemez. Kentler yaşayanların gereksinimlerine göre yaşayanlarla birlikte şekillendirilir. Her kim tarafından yapılırsa yapılsın, toplum yararını gözetmeyen her türlü plan temelden reddedilir.
6. Bu hareket, kamusal alanı sadece ortak kullanım mekânları olarak değil tüm doğal ve yapay çevre olarak kabul eder. İktisadi akıl ve iktidar tarafından işgal edilmiş kamusal alanın toplumun karar alma becerisini geliştirmesi yönünde büyütülmesini amaçlar.
7. Kentte ve kırda yaşanan problemler siyasi ve ekonomik menfaatler için bilinçli olarak üretilmiş politikaların sonuçlarıdır. Aynı politik anlayışla üretilen projelerle bu yapısal sorunlar çözülemez.
8. Kent ve doğal çevre meta değildir; pazarlanamaz. Mekânın değişim değeri değil kullanım değeri esastır.
9. Hareket, mekânlara kimliğini veren tüm doğal ve kültürel değerlere yapılan saldırıların karşısında-dır.
10. Kentlere tepeden inme kimlikler biçilemez. Mekâna anlamını üretim ilişkileri, tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ve doğal yapısı verir. Kentler yapay kimlikler biçilerek birbirleriyle yarıştırılamaz, kendi öz kimlikleriyle birbirlerini tamamlarlar.
11. Yaşama, barınma ve çalışma hakları temeldir. Hareket, bu hakların mülkiyet ilişkisinden kaynaklanan sınıfsal ayrımı ve ayrımcılığını reddeder.
12. Hareket, yurttaşları müşteri olarak gören tüm merkezi ve yerel yönetim anlayışlarını reddeder. Kamusal hizmetlerin sunumu özel sektöre devredilemez.
13. İmece, bilginin akademik ve kurumsal mülkiyetini reddeder. Bilginin toplumsal bir olgu olarak, toplumla beraber üretilip paylaştırılmasını amaçlar.
14. Hareket, akademik terimlerle yüklü hantal ve topluma uzak bir dil yerine canlı ve yaşayan bir dil kullanmayı savunur.
15. Hareket mevcut sistem karşısında savunmacı değil, kendi kendisini kuran; başta yoksul, yok sayılan ve emekçi kesimler olmak üzere herkesi kapsayan bir alternatif olmayı amaçlar.
16. Bu ilkeler süreç içersinde, içerikleri ve temel fikirleri doğrultusunda geliştirilebilir, değiştirilebilir ve bu ilkelere yenileri eklenebilir.
|