''Güvenlik sistemimiz ve sergi mekanlarımız yeterli değildi. O yüzden 2010 yılı içinde yani bir yıldan biraz daha kısa sürede, bir kapatma kararı verdik. Yeni baştan tavandan-çatıdan zemine kadar yeni teşhir salonları açmaya çalışarak ve dış mekanı elden geçirerek, aynı zamanda güvenlik sistemlerini yenileyerek gerçekten bir devlet, bir kamu kurumuna yakışır Resim ve Heykel Müzesi yapmaya çalıştık. O ciddiyette, o duyarlılıkta bir müze yapmaya çalıştık.'' Bakan Günay, ''güvenlik sistemi ve teşhir salonlarının büyüklüğündeki sıkıntının'' hatırlatılması üzerine, müzede geçmiş yıllarda sadece üst katlarda teşhir olduğunu söyledi. Binanın 1926 yapımı olduğunu ancak 1980'den sonra müzeye dönüştürüldüğünü ifade eden Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Sadece üst salon, alt salonda periyodik sergi salonları ve kullanılmayan birtakım depo mekanları vardı, bunların hepsini açtık. Tavanlara inanılmaz şekilde asma tavan yapılarak alçaltılmıştı. Bunları kaldırdık ve orijinal tavanları ortaya çıkardık. Teşhirde kullanılmayan bu depo alanlarını ve periyodik sergi alanlarını teşhirin içine aldık. Ana kapıdan girdikten itibaren tamamı müze haline geldi yapının. Periyodik sergide bahçeden gelen ayrı bir bölüm var. İki ayrı kat var. Orası da yapılıyor şimdi. Geçmiş dönemde 300'ün altında resim ve heykel sergileniyordu. Şu anda 800'e ulaştı rakam ve üç katına yaklaştı neredeyse. Depolarımızda bu zamana kadar unutulmuş, ihmal edilmiş olan eser de böylece sergilenme imkanına kavuştu.''
Bakan Günay, 'Fikret Mualla eserlerine' yönelik soruyu da ''Buraya geçmiş yıllarda da en az 25 kez gelmişimdir. Fikret Mualla 4-5 taneydi sergide. Şimdi 30'dan fazla Fikret Mualla sergileniyor. Hani depoda ne varsa hepsini ortaya çıkarmış olduk'' diye konuştu.
Ayrıca güvenlik sistemlerinin son derece yetersiz olduğunu, depoların bir çelik kafesi, penceresinin bile bulunmadığını, kapı giriş yerinin çok gelişigüzel olduğunu dile getiren Günay, bütün bunları şimdi dünyada kullanılan yöntemlerle yenilemeye çalıştıklarını bildirdi. Günay, ''Bu işi çok fazla kurcalamak istemiyorum. Bir nazar ve bir kaza 'Allah esirgesin' olabilir kaygısıyla ama Ankara'ya, başkente yakışır, Türkiye'ye, içinde yaşadığımız çağa, döneme yakışır bir Resim ve Heykel Müzesi olmaya başladı'' dedi. Müzeye hemen sanatçıların ilgisinin doğduğunu da ifade eden Günay, ''Değerli bir sanatçımız Sayın Metin Yurdanur, 7 objesini burada sergilenmek üzere bize verdi. Bu at heykelleri, aslan heykelleri, barışı simgeleyen kadın heykelleri Metin Yurdanur hocamızın. Sanıyorum önümüzdeki dönemlerde benzer birtakım sergiler de buraya gelecektir ve koleksiyonumuz gittikçe zenginleşecektir'' diye konuştu.
|