Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Çimento ve Çimento
Ürünleri Meclisi, yeni dönemin ilk toplantısını Birlik merkezinde
gerçekleştirdi. Meclis Başkanı Adnan İğnebekçili, sektörde ilk
fabrikanın 1911 yılında kurulduğunu belirterek, 100. yılını kutlayan sektörün
büyük gelişmeler kaydettiğini söyledi. İğnebekçili, sektörün 1911'deki 20 bin
ton klinker kapasitesinden bugün 66 milyon ton klinker kapasitesine ulaştığını
kaydetti. Türkiye'nin şu anda çimentoda dünyanın en büyük 4. üreticisi olduğunu
ifade eden İğnebekçili, son 2 yıldır da en büyük ihracatçısı durumunda olduğunu
bildirdi. Özel sektör, sivil toplum kuruluşları
ve kamu kurumlarının üst düzey yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen
toplantıda, sektörün Çevre ve Orman Bakanlığı nezdinde takip edilen sorunları
Bakanlık yetkililerine iletildi. En
önemli maliyet enerji Meclis
toplantısında, çimento için en önemli maliyet unsurunun enerji olduğuna işaret
edilirken, enerji maliyetlerinin azaltılması için sektörün görüşleri ve AB
standartları dikkate alınarak, çalışmalar yapılması gerektiği ifade edildi.
Bakanlık yetkililerinden, İkinci Ulusal Bildirim taslak haline gelmeden önce,
projeksiyonlar konusunda sektörün resmi görüşünün alınması istendi.
Sektörün atık yönetimi konusunda
beklentileri Ömrünü tamamlamış
lastiklerin, enerjiyi geri kazanan fabrikalarca toplanmasına ve parçalanmış araç
lastikleri ile tehlikesiz atıkların, enerji geri kazanımı amacıyla ithaline,
izin verilmesi konusunda görüş birliğinde olan sektör temsilcileri, Çevre ve
Orman Bakanlığı yetkililerine dileklerini aktardı. Yetkililer ise sektörün
ömrünü tamamlamış lastik ihtiyacının toplam 550 bin ton civarında olduğunu,
bunun 40 bin tonunun iç piyasadan karşılanabildiğini bildirirken, kesin
hesaplamalar sonucunda, dış ticaret tebliğinde yapılacak bir değişiklikle,
parçalanmış atık lastik ithalatına bazı ön şartlarla izin verilebileceğini
anlattı. ''Yakıt tahsisatları
kaldırılmalı'' Toplantıda ayrıca,
sektör içerisinde kömürün ve petrokokun nerede, hangi şartlarda kullanıldığının
belirlendiği ve bununla ilgili emisyonların sürekli kontrol edildiği bir
sistemin benimsendiği vurgulandı. Meclis üyelerince, bu konudaki tahsis
usullerinin, sektörün önüne ilave bir bürokrasi getirdiği, dolayısıyla sektörü
zora soktuğu dile getirildi.
|